Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Hürriyet, 15.08.2010
BAŞBAKAN, referandum mitinglerinde,
bir zamanlar CHP’nin, Dersim’in (yani Tunceli’nin) başına bomba yağdırdığını
tekrarlıyor.
Amacı ne? İkinci Cumhuriyetçiler,
yandan çarklı demokratçılar, sağsolcular ve zehir zemberek liberaller gibi
tarihimizle yüzleşmek mi istiyor? Tarihle
yüzleşmek isteyen Osmanlı’yla başlar!
Başlamak için sağlam bir tarih bilinci
gerekir. Bu tarih bilincinin, Cumhuriyet’in ayağına bukağı, başına bela olan
her şeyin Osmanlı’dan miras kaldığını bilmesi de gerekir. Osmanlı-Dersim
ilişkisi can ciğer kuzu sarması mı idi?
ÇİÇEK Mİ VERECEKTİLER?
Başbakan, aslına bakarsanız, Dersim
simgesi üzerinden giderek, Cumhuriyet dönemi Kürt isyanlarının türlü şekilde
ezilmesinden hükümet partisi olarak CHP’yi sorumlu tutmakta ve günümüz
Tuncelililerinden, referandumda “Evet!”
oyu vererek, geçmişin intikamını CHP’den almalarını istemektedir.
Başbakan’ın bu tarih bilinci, dolaylı
yoldan, ilk dönem (1923-1939) Cumhuriyet rejimini suçlamaktadır. Buna 1922
tarihli Koçgiri isyanının bastırılmasını da ekleyebiliriz.
Demek ki, bu bilince göre, dönemin
Kürtçülük isyanlarına karşı yürüttükleri siyasetten dolayı İsmet İnönü ve
Atatürk suçludur.
“CHP Dersim’in başına bomba yağdırdı” cümlesi, tek başına, yalıtılmış bir cümle
de değildir. A’sından Z’sine bir dönemin tamamını suçlamaktadır.
Başbakan işine geldiği zaman, halkı acıtan bir işi hükümet partisi AKP’nin
değil “devlet”in yaptığını söyler. CHP yerine AKP olsaydı, ne yapacaktı,
isyancılara çiçek mi verecekti?
CHP politikasını eleştirdiğine göre,
demek ki çiçek verecekti!
Şimdi, “Teyzemin bıyığı olsaydı dayım olurdu!” varsayımını bir yana bırakalım.
Günümüze dönelim. Başbakan, meydanlarda, demokratik açılım sürecinden aldığı
hız ve ilhamla, CHP’nin Dersim’in başına bomba yağdırdığını söylüyor. Amaç oy
devşirmek için değil de tarihle yüzleşmek ise Başbakan’ın yapması gereken çok
önemli şeyler var:
ÖCALAN’DAN ÖZÜR DİLE!
Başbakan’ın sadece bombalamadan söz
etmesi yetmez. Dersimlilerden, yani günümüz Tuncelililerinden, hükümet ve
devlet adına resmen özür dilemek zorundadır. Bu da yetmez aynı şeyi bütün
Cumhuriyet dönemi için de yapmalıdır. Özel yasa çıkarmalıdır!
Bu da yetmez, Başbakan ve hükümeti, Seyyid Rıza, Şeyh Said gibi Kürtçü
hareketlerin cezalandırılan bütün liderlerinin itibarlarını yasa ile iade
etmelidir.
Bu da yetmez: Başbakan ilerde CHP’nin
durumuna düşmemek için, tez elden PKK ile uzlaşmalı, genel af çıkarmalı, PKK ve
Abdullah Öcalan’dan da özür dilemelidir!
Kusura bakılmasın, ben kuru deriden bal
çıkarmıyorum. Bir edebiyatçı, yazınsal söylem ve edebiyat kuramı üzerine
kitaplar yazmış bir yazar olarak, Başbakan’ın bir cümlesinin anlamını ve onun
uzantılarını açıklıyorum. Dilin intikamı, başka intikamlara hiç benzemez! Ava
çıkan avcıyı fena avlar!
Arşiv