Siz ey yüreğini yitirenler kulak veriniz:
Tek dostum: halkım ve ülkem. Tek gayem: halkımın ve ülkemin gülmesi. Ülkemin temiz yüzlü çocuklarının yürekten gülümsediğine bizatihi tanıklık etmek biricik arzum. Ülkemin aydınlığı olan yavrularımızın ilimle donatılması, ahlakla süslenmesi, adalet kılıcını kuşanması için binlerce türkü söylemeye hazırım. Sonsuzluğa dek mürekkep akıtmaya eyvallah çekerim. Ülkemin ışığı ve istikbalidir mazlum ve masum yavrularımız. Onlara acıyalım. Onları koruyalım. Onları insan olarak yetiştirelim. Onlara güven duyalım. Umutlarımız onlarda. Yarınlarımız onlarda. Sevinçlerimiz onlarda. Rüyalarımız onlarda. Zaferlerimiz onlarda. Hatta mukaddes acılarımız onlarda. Her şeyimiz onlar.
Emeğin, terin, kanın farkında olmayan alçaklar ne bilsin bunu. Siyonistle işbirliği yapanlara lanet olsun. Bu güzel ülkeye ve necip millete ihanet edenlere lanet olsun. Bu ülkenin çocuklarının yarınlarını çalanlara lanet olsun. Fakiri, güçsüzü korumayan yönetimlere lanet olsun. Ülkemin kaynaklarını yağmalayan ve yağmalatan pezevenklere lanet olsun. Coninin ve siyonistin eline bakanlara lanet olsun. Bir şey yapmak için bunlardan medet umanlara lanet olsun. Konforu uğruna gerçeği gizleyenlere lanet olsun. Mutfağı dolu olupta, mutfağı boş olanları zerre düşünmeyenlere lanet olsun. Parti kavgalarıyla, seçim kavgalarıyla milleti oylayıp, daha hayati durum arzeden gerçekleri en arkalarda bırakanlara lanet olsun. Lanet olsun hayvan gibi yaşayıpta insanlığa uzak düşenlere.
Ey bir villaya, bir koltuğa, bir kadına ve milyarlara halkının kaderini bozan, tahrip eden köpekler lanet olsun size. O kadından hayır gelir mi? O villa rahat verir mi? O koltuk batmaz mı? O milyarlar tükenmez mi bir gün? Hepsi yok olucu şeyler. Ama ülkeniz ve halkınız bakidir, nesilden nesile var olmayı sürdürecektir. Hiç mi acıma hissiniz yok ardınızdan gelecek olan neslinize karşı? Bugün sizlere hükmeden kahpelerin dölleri yarın sizin çocuklarınıza hükmedecekler. Hiç bunu düşünüp, utanmıyor musunuz? Yazıklar olsun ervahınıza.
İnsan emeğine dokunmayın, dokunanı yıkar parçalar, yok eder. Hiç utanmıyor musunuz alın teri dökülerek hak edilmiş emekleri çalmaktan, gasp etmekten. Hiç yiyipte şişmekten utanmıyor musunuz? Hiç felaketlerde mağdur olanları düşünmüyor musunuz? Bu dünyayı sonsuz mu kalacak sanıyorsunuz? Hakikatleri dile getirmekten niçin korkuyorsunuz? Allah’tan da mı utanmanız yok sizin?
Şu manzar-ı umumiye bakın yaradan aşkına! Ordumuzu ne hale getirmişler. Gay mıdır nedir bilmem nelerle doldurmuşlar. Adeta fuhuş yuvası haline getirmişler. Yalansa yalanı savuran şerefsiz evladının yüzüne paçavra gibi fırlatır atarsınız iddiaları. Politik saha zaten tam bir bataklık. Putçuluk belasıyla, dalaverelerle kıvranıyor herkes. Her partide ayrı bir çıkar kavgası hükümferma. Cemaatler derseniz beka derdinde hakikati tersyüz etmekle meşguller, çok azı hariç. Sair kurumlar derseniz tam bir çöplüğü andırıyor. İnsicam yok, disiplin yok, otorite yok. Ekonomik saha zaten bu topraklarla bağı olmayan vahşi hayvanların tekelinde kumar masasını andırıyor adeta. İstihbaratımız derseniz şöyle kallavi bir Türk-İslam istihbaratından mahrumuz. İhanetin bini bi para. Ya hakikaten biz kimiz, neyiz? Şu resme yansıyan gerçekten biz miyiz? Onca asırlık tarihe sahip, köklü geleneğe ve kültüre sahip, onca devletlere sahip olmuş bizler miyiz bu aynada görünen yüz Allah aşkına? Bu hallere düşecek bir millet miydik biz? Kim düşürdü bizi bu hallere yaradan aşkına?
‘’Siz içinizdekini değiştirmeden Allah sizin durumunuzu değiştirecek değildir.’’ ALLAH
AYRINTILAR:
HAYDUT:
Hamit Geylani denilen kravatlı haydut, PKK borazanı, MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’ye güya laf etmiş. Ulan sefil sen ve senin gibilerin topu bir geceliktir amma yüreklerde ki imana dua et, Kürt kardeşlerimize karşı yapılacak yanlış hareketlerden kaçınma hassasiyetine ve vatan karışsa da ülkeye hâkim olsak diye öylece bakan şerefsizlerin oyununa gelmemek için imanlı-vatansever insanların sabırlı olmaya çalışmasına dua et. Yoksa çoktan it gibi gebermiştiniz. Amma senin derdin de başka. Yüreklerden vurup tahrik yapmak. Karşıda ki insanların hassasiyetlerini biliyorsun ve ötüyorsun rastgele bu yüzden. Nasılsa bir gizli el tarafından kaçırılacağını ve tehlikelerden emin olacağını biliyorsun. Sen Kürt kardeşlerimize de ihanet içinde olan şerefsiz bir hainsin. Ah bazı yerlere güvenilse mutlak manada, siz siyonist kırmalarının tek gecelik seansla işi biter amma işte bu ülkenin ve milletin makûs talihi de budur. Her yere güvenilmiyor ki. Ve her yer işgal altında ki. Bu ülkenin saf çocukları tutsak ki, parya ki. Ne yaparsın garip kaldık kendi topraklarımız da. Ve bazı çocuklarımızın gözleri de perdelenmiş, böyle olunca da el kol bağlı. Hem merkezi güç işgal edilmiş, hem de destekleyici güçler kör kılınmış. Çok acı çoook. Yürek yanıyor, dayanmıyor amma naparsın gardaşım, olmuş bir kere.
TEKTİPÇİLİK-EŞİTLİKÇİLİK:
Tek tip ve eşit askerlik konusu çok derin ve detaylı şekilde düşünülmelidir. Yetişmiş beyinler için tehlikeli durum arz edebilir. Dikkatli olunmalıdır. Bu konuda istihbari faaliyet yürütülmelidir. Lütfen yürütülsün lütfen. Evet, oyunlarla yaşayamayız, her şeyi bir yere bağlayamayız ama şurası da bir gerçektir ki bu ülke ve millet üzerinde oyunlar son bulmaz ve bulmayacaktır. Yetişmiş kalifiye elemanlardan elbet yararlanmak istenebilir ve bu doğaldır amma sorarım size askerlikte, o ocakta yetişmiş, her yönünü derinlemesine ve detaylı olarak hazmetmiş biri mi daha faydalı olur yoksa bir elektrik ya da makine mühendisi vb. sivil elemanlar mı faydalı olur? Elbet bu meslek erbapları askerlik yapmasın demiyorum. Yapsın ama muayyen bir süreye tabi olsun. Yani ben şahsen bu tek tipçiliğe ve dile getirilen eşitlikçiliğe pek prim vermiyorum. Evet, isterim herkes gerektiği gibi ve gerektiği kadar şereflice vatani görevini yapsın ama bu, bu ülkenin mutlak olarak kendine hâkim olduğu zamanda olmalıdır. Elbet kimseyi ayrıcalıklı göremem ki, bu şerefimi zedeler ve zihin örgümü felce uğratır, düşüncelerime ihanet olur. Ahhh, ahhh! Hatta tehlikeli görüyorum derinliklerine baktığım zaman. Yani anlayamıyorum da ne faydası olacak. Bir makine, elektrik ya da benzeri mesleklere 12 ay er olarak askerlik yaptırmak hangi derde derman olacak çözemiyorum bir türlü. Onca komutan ve eğitilmiş asker var yani. Yani sivil meslek erbapları ocakta yetişenlerden daha mı iyi stratejik ve tektik bilgiye sahipler, savaş konusunda, kısa çaplı hücum konusunda deneyimliler? Bir izaha mutlaka ihtiyaç duyuyorum. Yani bir eğitimciyi öğretmen olarak askerliğe tabi tutmak mı daha faydalıdır, yoksa er olarak mı? Burada ki temel espriyi ve amacı bir yakalayabilsem ikna olacam da, yakalayamıyorum (mu)? İstihbarat işi ya ben pek çakmıyorum(!) ilgili yerlere havale ediyorum. Ama bence çok derin bir mesele. Sonsuz dikkat edilmesi, bütün tafsilatıyla analiz edilmesi gerektiği unutulmasın. Böyle yapacağınıza hem emniyette, hem de askeriyede profösyönel yapıya geçin. Daha iyi olmaz mı yani? Bence diğerinden bin kat, sonsuz kez daha iyi ve faydalı olur. Şu ülkenin bu halde oluşu varya yüreğimi öyle kanatıyor ki yemin ediyorum. Yani adeta oyuncak gibiyiz. Şöyle bütün milletini katısız şartsız, umarsız kucaklayan kurumlarımız yok, milli birlik beraberlik yok. Bu toprakların ruhu ekseninde tek can tek fikir olmak yok. Böylece de hep acı içinde oluyoruz. Gülemiyoruz, insanlarımızı koruyamıyoruz. Hazinelerimiz başkalarının zevkleri için heba oluyor. Üzücü değil mi dostlarım? Âcizane saygılarımla.