İSLAMİ KOMÜNİZM-MÜSLÜMAN KOMÜNİST...

Özgür DENİZ - 27.08.2010

‘’Fazla detaya girip uzatmaya niyetim yok. Teknolojinin handiyse hükümferma olduğu çağda yabancı kalabileceğimiz bir şey yok. Her şey tek tık’ın ucunda.’’ Geçelim.

 

 

İslam, özü tevhid olan bir dindir. Din Allah’ındır. Öyleyse dinin kaidelerini tayin edende sahibi olan olması gerekmez mi? Bir ideolojinin kaidelerini belirleyen kimdir? Kulu yaratan pusulayı da yaratmıştır. O pusulayı döndürecek önderi de göndermiştir. Evet din belli midir? O dinin sahibi belli midir? O dinin kitabı belli midir? O kitabı getirmekle ve kulları bilinçlendirmekle görevli önder belli midir? Bu dünya gözle görüp tenle hissettiğimiz bir dünya mıdır? Ölüm mutlak mıdır? Kaçabilen, kurtulabilen var mıdır ölümden? Ahiret gözle görülmese de, tensel olarak hissedilmese de, yaşadığımız âlemi vicdan ekseninden temaşa ettiğimizde var olmasının zorunluluğu doğmuyor mu? Üstelik diyalektiğe göre de olması icap etmiyor mu? Kadınsız erkeğin, gündüzsüz gecenin mantıken imkânsızlığı kadar ahiretsiz dünyada mantıken imkânsız değil midir ya da anlamsız? Her şey zıttı ile kaimdir dedikleri şeyde bu olsa gerek değil midir? Peki, her şeyi yaratan, nasıl olması gerektiğini tayin eden, her şeye gücü yeten, her şeyin sahibi olan, helal ve haram koymaya yegâne yetki sahibi olan, velhasılı kelam her şeyde tek yetki sahibi olan biri niçin sunduğu bir şeyi eksik yaratsın ve başka şeyin varlığına muhtaç etsin o şeyi? Kendisine şerik kabul etmeyen, niçin dinine, resulüne ve kitabına şerik kabul etsin? Bu o gücün nakıs olduğunu göstermez mi ve nakıs olana itaat etmek insanlara zor gelmez mi? Bu mantıken tensip edilebilecek bir durum mudur? Din ahlakı önermiyor mu? Din adaleti ve paylaşmayı önermiyor mu? Din gerekirse, adalet, ahlak, özgürlük vb. durumlar için kılıçla mücadeleyi önermiyor mu? Dini afyon gibi kullananlara bakarak ve dini pasifleştirenlere bakarak din adalet mücadelesinde zayıftır ve şiddeti önermiyor o zaman adalet mücadelesinde vuruşmayı dikte eden ve gereken şiddeti öneren bir düşünceyi yanımıza almamız gerekir diye bir düşünce üretmek mantıken mümkün müdür? Ve bu varsayım doğru mudur? Dini birileri pasifleştiriyorsa sen aktifleştireceksin. Dini birileri afyon gibi uyutmak için kullanıyorsa sen bilinçleri açmak ve uyarmak için iğne gibi kullanacaksın. Ve malayani ile iştigalden, lüzumsuz sentezlerden uzaklaşacaksın. Kompleks yapmanın izahı yoktur, gereği de yoktur. Senin dinin üstelik ahlaklı bir adalet mücadelesi emrediyor. Hatta sonucunda herkesin mutluluğunu istiyor, bir avuç azınlığın mutluluğunu değil. Tüm insanların paylaşmasını diliyor sadece devlete egemen olmuş müstekbir zümrenin değil.

 

 

Din zulmü yasaklamıyor mu? Kardeşliği emretmiyor mu? Barışı dikte etmiyor mu? Öldürmeyi yasaklamıyor mu? Çalmamayı öğütlemiyor mu? Yetimi itip kakmamayı ve yetimin hakkını yememeyi emretmiyor mu? İyiliği nasihat etmiyor mu? Kerih (içki-kumar-fuhuş-sihir-fal okları vb) olanı yasaklamıyor mu? Namazı, zekâtı, haccı, kurbanı, şahadeti koşul kılmıyor mu? Terazide eksik tartmamayı emretmiyor mu? Şirki şiddetle yasak kılmıyor mu? Mülk üzerinde hak iddia etmeyi, iktidara ortak olmayı ve kendini hüküm sahibi görüp din hakkında hüküm vermeyi reddetmiyor mu? Dünyevi her alanda muayyen ölçüler getirmemiş mi kulların uyması için? Ahlakı ve adaleti emretmiyor mu? Hülasa din sorumluluk gerektirir. Muayyen kriterleri vardır, emrettiği ameller vardır. Kul sonsuz özgür değildir. Haddini ve hududunu bilmesi gerekir. Ki zaten sonsuz özgürlük hayvanlara mahsustur. Peki dinle sentezlemeye tevessül ettiğiniz düşünceler bunları ittihaz ediyorlar mı ya da ederler mi? Ya o düşünceler kasıtlı olarak icat edilmişlerse ve sizin hakikate dönmenizi engellemek için varlarsa ne olacak? Geçelim.

 

 

Kapitalizm. Özünde nedir? Cimrilik. Bencillik. İddihar etmek. Stok yapmak. Gasp etmek. Talan etmek. Çalmak. Yani şedit bir ahlaksızlık ve dehşetli adaletsizlik. Müstekbirlerin rejimi. İlahı para, kitabı karaborsa, önderi baronlar. Özü alınmış din, payandası. Hülasa insan olanın kusacağı bir şey. Hayvansanız sorunsuz. Öldürmek mubah. Barışın düşmanıdır. Kardeşliğin katilidir. Emeğin cellâdıdır. Kan besinidir. Alınteri ve gözyaşı damak tadıdır. Kaos denizidir. Şerefli ilkeleri yoktur. Şerefsizlik canıdır. Hak tanımazdır. Özel vatanı yoktur. İhaneti emreder. Yetim falan takmaz. Ezer geçer. Güçsüz tanımaz düzler geçer. Çünkü hak gücündür, yaşamak güçlünündür. Lezzet, zevk, şerefsiz kapitalist için var edilmiştir. Kapitalist, gerçekten şerefsizdir, namussuzdur, pezevenktir, kahpedir, ahlaksız ve adaletsizdir. Hayduttur, vampirdir. Mutlak manada müşriktir. Mülk üzerinde hak iddiasındadır. İktidara ortaklık davasındadır. Dini tayin etmek cüretindedir. Kapitalist insanlaşamamış vahşi bir hayvandır. İlkeldir. Rengi yoktur. Kokusu yoktur. Tadı yoktur. Şekli yoktur. Girdiği kabın rengine bürünmeye, kokusunu almaya, tadını vermeye, şeklini almaya müsaittir. Bazen kızıldır, bazen yeşil, bazen de karadır. Yani sürekli maskeli dolaşır, bukalemun gibidir, aldatıcıdır, yalancıdır. Kapitalizm de bireyin hiçbir sorumluluğu yoktur. Ama şeklini aldığı kabın gerektirdiği sorumlulukları yapıyormuş gibi izlenim vermesi icap ettiği için gerekeni yapar görünür. Yer, içer, sevişir, gezer, giyer, zevk eder. Yani bir nevi nefis imparatorluğudur. Yani muayyen insani kriterleri yoktur, emrettiği ameller mevcut değildir. Birey yalancı özgürlük denizinde yüzer ama sözde özgürlük, gerçekte rezilce bir esaret. Erkek olan gerçekliğini ispat etsin. Yani kapitalist olmak kolaydır. Şimdi gelin de kapitalizmi İslam ile ittifak ettirin. Bunu yapan da, yapmaya çalışan da yalancıdır, fikrin namusuna ihanet eden bir düzenbazdır. İstediği kadar şirin ve hoş görünmeye çalışsın. Bilinçsizce yapanları Allah ıslah etsin, affetsin.

 

 

Son tahlilde; kapitalizm bir dindir.

 

 

Komünizm. Özünde nedir? Despotizm. Teoride böyle olduğunu tereddüde mahal bırakmayacak şekilde biliyoruz. Kimse bizimle oyun oynamasın. Namuslu olunsun. Aldatmaya tevessül edilmesin. Dine mutlak şekilde muhaliftir. İdeologlarını ve düşüncelerini biliyoruz. Kandırmaya lüzum yok. Müptezelliğe de lüzum yok. Düşüncen neyse çıkıp erkekçe ifade edeceksin. Kabul etmezler diye kaypaklığa prim tanımayacaksın. O zaman yazıklar olsun derler. Fikrine güvenemiyor zavallı derler. Ki pratisyenlerini biliyor, tanıyor ve dinliyoruz. Hayata yabancı değiliz, ne kadar da kıyısından izlesekte. Mülkün sahibi kimdir? Mutlak manada devlet. İsteyen ideologlarının düşüncelerine bakabilir. Burada basit bir sahih bilgi vereyim: ‘’hedefimiz devlet kapitalizmidir’’ buyurur Lenin efendi. Lenin kimdir? Şu an dünya çapında komünistlerin yegâne önder ittihaz ettikleri ve komünizmin neredeyse tek pratisyeni olarak gördükleri önderdir. Kimse zavallılığa düşüpte bana bu sözü tevil etmeye yeltenmesin. Şükür beynim çalışıyor. Zaten komik duruma da düşer o zaman. Marks ve Engels’in de burjuvazi sınıfından olduğunu söyleyen Lenin efendinin kendisidir. Devlete hâkim zümre, yer, içer, sevişir, zevk eder ve gariban halk çalışır, yorulur, üretir, zayıfladığında ölür. (George Orwel’in ‘Hayvanlar Çiftliği’ isimli kitabını okumanızı muhakkak öneririm âcizane, haddimiz aşmadan, edep çerçevesinde, ayrıca ‘1984’ isimli kitabını) Her şey devletindir. İnsan bile. Mülkte, iktidar da devletindir. Din zaten yoktur, kendi tanzim ettiği ilkeleri dindir. Bana adaleti gösterin. Bana ahlakı gösterin. Düşünceler diye bir şey yoktur düşünce vardır. Aşk burjuvazi işidir. Oysa burjuvada da aşk diye bir şey kesinlikle yoktur. Burjuva da ki olan şey çıkardır. Aşk sadece İslam da vardır. Sevgi sadece İslam da vardır. Barış olanaksızdır. Ama herkes teklendiğinde-tek tipleştiğinde mümkün olabilir. Koşulsuz sadakat vardır. Sormak yoktur. Yoksa sonu ölümdür. Sormak ihanetle eşdeğerdir. Parti ilahtır. Önder tek otoritedir, liderdir. İlkeler mutlak pusuladır. Özgürlük hayaldir. Adalet muhaldir. Ahlak sanaldır. Haddizatında komünizm ilkelliktir. Zaten yolcuları da öyle demezler mi hep. İnsanlığın ilk aşamasına dönsek ne güzel olur diye iç geçirmezler mi daima? Komünizm her şeyden soyunmaktır. Nefsin mutlak imparatorluğudur. Aslında kapitalizmle sütkardeşidirler. Aynı memeden süt içmişlerdir. Vatan yoktur, millet yoktur, din yoktur. Kimse var deme aldatmacasına yeltenmesin. Şedit bir şiddet vardır özünde. Muhalif tanımaz, ezer geçer. Tıpkı kapitalizm gibi güçlülerin rejimidir. Mutlak manada müşriktir. Hak güçlünündür. Ayakta kalmak ve yaşamak güçlüye mahsus ayrıcalıktır. Doğal seleksiyon hayatın kanunudur. Şiddetsiz iktidarı muhal görür ve sürekli şiddete çağırır müntesiplerini. Stalin ve Lenin’in fikirlerine göz atabilirsiniz. Şimdi gelin de komünizmi İslam ile ittifak ettirin. Bunu yapan da, yapaya çalışan da yalancıdır, fikrin namusuna ihanet eden bir düzenbazdır. İstediği kadar şirin ve hoş görünmeye çalışsın. Bilinçsizce yapanları Allah ıslah etsin, affetsin.

 

 

Son tahlilde; komünizm bir dindir.

 

 

Ha, bu demek değildir ki, bu düşüncelerin müntesipleri ile bağları koparmak gerekir. Hayır asla. Biz öyle bir şey demiyoruz. Bizim tek dediğimiz; herkes inandığı fikir ne ise olduğu gibi savunsun ve fikrini gizlemesin. Başka fikirlerle karıştırmaya tevessül etmesin. Zaten fikir açık savunulduğu takdirde insanın uyanık kalmasını ve gerçekleri görmesini sağlar. Sen karşıda ki fikri görür, dinler, öğrenir ve varsa fikrinde ki eksikliği fark edersin ya da yanlışlık varsa onu görürsün. Çünkü hakikat güneşi de ancak böyle doğar. Bilakis fikrini gizleyerek ya da başka fikirlerle yamayarak bir adım bile ilerleyemezsin. Aslında bu da oyun. Kapitalizmin oyunu. Fikirler karışsın ki, insanlar gerçek doğruya hiçbir zaman ulaşamasın. Herkes kendisininkini doğru sanıp, öylece boş boş mücadele edip dursun. Ama tabi bir komünistle muhabbet, değerlerine saygılı olduğu müddetçe ve gerçekten dürüst bir komünist ise, bir kapitalistle muhabbetten çok daha keyiflidir. Ve bir kapitaliste göre komünistten daha çok şey alabilirsin. En azından, soyut düzeyde de kalsa, ortak noktalar bulunabilir.

 

 

Evet, beyler, bayanlar, yalana doyamayıp, hakikate kayamayıp yerinde sayanlar durum bundan ibaret. Bunların liberalizmi de, faşizmi de, bilmem ne izm’leri de, demokrasisi de aynı nanedir. Bunlarda birer dindir. Herkes inandığını dürüstçe savunabilmeli, koltuk değneği arama acizliğine düşmemeli. Kimse işte bende dine inanıyorum da ama düşüncem de şudur da gibi şeylere sığınmasın. İnsanlara kimlik ve kişilik tayin eden, insanlar için yaşam kuralları tanzim eden her düşünce kesinlikle din mahiyetindedir. Bilakis derdinizi Allah’a anlatınız, O’nun Kur’an’ın’dan destek bulunuz. Tabi kolaysa, sıkıysa. Kimse laga luga yapmasın. Görsün, bilsin, tanısın, anlasın ve en güzelini seçip ona uysun. Şu söyledi, bu böyleydi, işte insanız gibi teraneler okumasın. Görünen köy kılavuz istemez. Her şey ama her şey ayan beyan ortada. Çırılçıplak ortada hem de. Allah’ın, ahirette, sizi, inandığınız ve yaşamınızı kendisine göre tanzim ettiğiniz, dostunuzu ve düşmanınızı kendisine göre tayin ettiğiniz ideolojinizle-ideologlarınızla yargılayacağına inanıyorsanız aynı yolda yürümeye, o ideolojinin müntesibi ve ideolojinin kurucusu olan ideologun kulu olamaya devam ediniz. Ama emin olunuz ki bu asla olmayacak. Kolay gelsin. Allah şaşırtmasın. Âmin.

 

 

“Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Üstelik göklerde ve yerde olan her şeyin isteyerek ya da istemeyerek O’na teslim olduğu ve kendileri de O’na döndürülecekleri halde?” (3/83)

 

 

“Biz ona yolu gösterdik; artık ister şükreder isterse nankör olur” (76/3)

 

 

‘’Allah katında din islamdır.’’ (Âl-i İmran Suresi, 19)

 

 

Size şunu kati surette söyleyebilirim sevgili arkadaşlarım, dostlarım, kardeşlerim, ağabeylerim: Allah şahidim olsun bu ideolojilerin pençesine düştüğünüz zaman ve kurtulmaya çabalamayıp peşlerinden derin bir arzuyla gittiğiniz takdirde, ne kadar samimiyetle ve pervasızca verdiğinize inanırsanız inanın tüm adalet, barış, kardeşlik, ahlakilik ve benzeri mücadeleleriniz boştur ve sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Yemin ediyorum böyledir. Böyle değilse dünyanın en şerefsiz insanı olduğumu kabul ediyorum. Çünkü sizi, sizi var edenden daha iyi kimse bilemez asla. Yaşarsak, ömrümüzün son demlerinde de buluşuruz ve konuşuruz. Sahtekâr ideologlara ve yalancı ideolojilere kesinlikle inanmayınız, güvenmeyiniz, kendinizi teslim etmeyiniz, onları putlaştırıp tapmayınız.

 

 

“Bir toplum kendi nefislerinde olanı değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez…” (13/11)

 

 

İlgili yazılar: Karar-Seçim-Kader ve Derin Hakikat ile Din Ve Felsefe.

 

 

"Resul size neyi getirdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan vazgeçin. Allah'tan korkun, çünkü Allah şiddetle cezalandırır." (Haşr Sûresi, 59/7)

 

 

         ‘’Onlardan bir grup var ki, Kitab’da olmayan bir şeyi, siz Kitab’dan sanasınız diye dillerini eğip büker (uydurdukları sözleri, vahiymiş gibi göstermek için kelimeleri dillerinde bükerek okur, onarlı, Kitab’ın sözlerine benzetmeğe çalışır)ler ve: ‘O Allah katındandır’ derler. Oysa o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.’’ (Âl-i İmran suresi, 78)

 

 

                                                                               BAKARA - 42

وَلاَ تَلْبِسُواْ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُواْ الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ

Ve lâ telbisûl hakka bil bâtılı ve tektumûl hakka ve entum ta’lemûn(ta’lemûne).

1.

ve lâ telbisû

: ve karıştırmayın, gizleyip örtmeyin

2.

el hakka

: hakk, gerçek

3.

bi el bâtılı

: bâtıl ile 4 - ve tektumû

4.

ve entum

: ve siz

5.

ta'lemûne

: biliyorsunuz

 

İmam İskender Ali Mihr

:

Ve hakkı bâtıl ile karıştırmayın (örtmeyin) ve hakkı gizlemeyin. Ve (çünkü) siz biliyorsunuz.

Diyanet İşleri

:

Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.

Abdulbaki Gölpınarlı

:

Doğruyu bâtılla karıştırıp da bile bile gerçeği unutup gizlemeyin.

Adem Uğur

:

Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.

Ali Bulaç

:

Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz.

Ali Fikri Yavuz

:

Hakkı bâtıla karıştırıp da bile bile gizlemeyin

Bekir Sadak

:

Hakki batila karistirmayin ve bile bile hakki gizlemeyin.

Celal Yıldırım

:

Bildiğiniz halde hakkı bâtıla karıştırıp gerçeği gizlemeyin.

Diyanet İşleri (eski)

:

Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin.

Diyanet Vakfi

:

Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.

Edip Yüksel

:

Bile bile gerçeği yanlış ile karıştırmayın, gerçeği gizlemeyin.

Elmalılı Hamdi Yazır

:

hakkı batılla bulayıp da bile bile hakkı gizlemeyin

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

:

Hakkı batıla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin!

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

:

Tarih: 27.08.2010 Okunma: 656

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?