HALK MAĞDUR OLANIN YANINDAYSA

İsmail Hakkı CENGİZ - 31.08.2010

Her ne olursa, milletin kararı başımızın üstündedir.

2002 seçimleri arifesindeki Erdoğan ve AKP, aşağı yukarı bugünkü muhalefet partilerinin durumundaydı.

 Meydanları geziyor, kalabalıkları topluyor, yeni söylemlerde bulunuyor fakat medyada çok zor yer buluyordu…

Sesi kısılıyor, çeşitli şekillerde sansür ediliyordu.

Sonuç ne oldu?

Sesi kısık olan, sansür edilen AKP; kendisine en yakın partinin, neredeyse iki katına yakın oy alarak, büyük bir meclis çoğunluğuyla tek başına iktidar oldu…

Yaygın görüş; “mağdur” olduğu için halk AKP’ye teveccüh etmişti.

*   *   *

Aradan 5 yıl geçti…

AKP’nin tek parti iktidarı devlet kadrolarına yerleşti… Bilhassa ekonomik kaynaklara tamamıyla egemen oldu… Artık “mağdur” değildi…

Lâkin önce Cumhurbaşkanlığı seçimi için 367 dayatması, ardından da 27 Nisan muhtırası geldi… Seçim kampanyasında “Dindar Cumhurbaşkanı seçtirmiyorlar” şikâyeti, bir büyük “mağduriyet” olarak ustaca işlendi.

Netice; % 47’lik büyük bir zafer!

Yine yaygın görüş, “mağdur” edildiği için halk AKP’ye yöneldi.

*   *   *

Aradan 3 sene daha geçti…

“Referandum” adı altında bir “erken seçim”e gidiyoruz.

Bugün bir “mağdur” var mı?

Hatta birden fazla var!

Fakat artık, general terfilerini engelleyebilen, sırası gelen orgeneralin Kuvvet Komutanlığına atanmasını durdurup, istediği orgenerali atayabilen,

YÖK başkanını ve üniversite rektörlerini istediği kişilerden seçebilen,

TÜSİAD gibi en dişli, en kudretli sermaye kuruluşuna “bertaraf” olursunuz diye posta koyabilen,

Villaları tek tek değil, üçer beşer alabilen, o siteye helikopter pisti yaptırabilen, bir Başbakan ve onun partisi “mağdur” değildir, herhalde.

Yine, Ahmet Hakan’ın deyimiyle (Hürriyet, 31.08.2010), “Bir zamanlar dava delisi delikanlılar, dedeler, amcalar, ellerine alırlar afişleri, buldukları duvarlara yapıştırırlardı. Sırf Allah rızası için... Şimdi ise geniş imkânlar ve bol para kullanılarak propagandanın en agresifi ve en sevimsizini yapanlar… ‘Yeneceğiz... Ha ha ha’ şeklinde mütekebbir Erol Taş kahkahaları atanlar” da mağdur olmasalar gerek!

Eskinin “mağdur”larının artık “mağrur” oldukları kibirli kahkahalarıyla ortada…

*   *   *

Kimin “mağdur” olduğunu ise “Damat”ın gazetesinde yazan Yavuz Donat’tan öğrenelim (Sabah, 31.08.2010):

“Evet oyu verecek olan açık açık söylüyor. ’Hayırcı’ ise kendini gizliyor. Ya ‘adımı yazmayın’ diyor. Ya da: ‘Henüz karar vermedim.’

Çok kişi ‘hayır dersem, hükümete ters bakmak gibi algılanır’ diye düşünüyor... Ve ‘adının yazılmasını, resminin basılmasını’ istemiyor.

*   *   *

“Hayır” diyen muhalefete korku salındığı, sesinin kısıldığı, sansür edildiği, en koyu yandaşların bile inkâr edemeyeceği biçimde gün gibi ortada…

Bugün “mağdur” olan, hiç şüphesiz muhalefettir!

Yani “hayır” tarafıdır!

Halk hakikaten mağdurun yanındaysa, sonuç ne olur dersiniz?

 

Önceki yazılar

Tarih: 31.08.2010 Okunma: 674

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?