Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Türkiye,
Konya’nın Kulu ilçesinde bir metruk besihanede ölen 4 çocuğa yanıyor.
Lâkin sansürlü
yanıyor…
Çarşamba günü, az
seyredilen ara haber bültenlerinde, meselâ Habertürk’ün
15:00 haberlerinde bildirilen haberler, çok seyredilen akşam haberlerinde yok.
Bugünkü yazımı
ara haberlerde aldığım bilgilere istinaden yazacağım için, Çarşamba akşamı “ana haberler”i dikkatle seyrediyorum. Flash, Shov, Star, Foks, KanalD ana
haberlerinde, konu uzun uzun verildiği halde gün içindeki ayrıntılar
verilmiyor.
Neydi o ayrıntılar?
Yaşları 4 ile 11 arasında değişen 4 çocuğunu kaybeden baba Mehmet Üçer (31), AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 12 yıl önce eşi Nazmiye ile imam nikâhıyla birlikte yaşamaya başladığını, resmi nikâhı imkânı olmadığı için yaptıramadığını, Saime (4), Aynur (7), Ozan (10) ve Ebru (11) adlarında dört çocukları olduğunu belirten Üçer, şunları söyledi:
''Çocuklarım
çok sıkıldığı için hep birbirleriyle oynamak zorunda kalıyordu. Bugüne kadar
başıma ne geldiyse hep maddi imkânsızlıklardan geldi. Ben çocuklarımın iyi
şartlarda büyümesi ve okuyabilmesi için 8 yıldır ayağıma ayakkabı bile almadım.
Çocuklarımın okuyup hayatlarını kurtarmasını istiyordum.” (Haber7)
Bunlara ilave
olarak TV’ye göre, baba Üçer’in şunları da söylemiş: “Çocuklarımın hiç oyuncağı olmadı…
Oyuncakları olsaydı belki şimdi hayattaydılar… Çocuklarım oynayacak bir şeyleri
olmadığından, oyun için o buzdolabının içine girdiler.” (Habertürk, 01 Eylül
2010, 15:00 haberleri)
Bunları işitince,
aklımıza, Erdoğan’ın her fırsatta, koli koli oyuncak dağıttığı ve bunun da
medya tarafından gözümüze gözümüze sokulduğu aklımıza geldi.
Lâkin Kulu’daki bu yoksul çocuklara Başbakan’ın
oyuncakları ulaşamamış!
Tıpkı milyonlarca
başka çocuğa da ulaşamadığı gibi!
Hadise, başlı
başına yürek yakıcı…
Babanın
açıklamaları ise iç acıtıcı, vicdan sızlatıcı…
Fukaralığın bu
boyutlarını görünce insanın aklına;
Kriz teğet geçti,
Türkiye çağ atladı,
Geliştik,
ilerledik, zenginleştik,
Kişi Başına düşen Milli Gelir (KBMG) 10 bin doları
aştı açıklamaları, istatistikleri
geliyor.
Bu gelişme, bu
zenginleşme şu Kulu’lu aileye,
Silvan’da iftariyelik bir lokma bulamadığı için
canına kıyan Hacı’nın ailesine,
30
lira yevmiyeyle çalıştığı inşaattan düşerek ölen üniversite öğrencisi Ömer Çelik’e ve ailesine neden hiç yansımıyor?
Bu
yoksulların payına, şu 10 bin dolardan
niçin hiçbir şey düşmüyor?
İnsanın
aklına bir sual daha geliyor:
8
senedir ayakkabı bile alamayan bu fukaralar, o günden bugüne kime oy
veriyorlar?
Bu sual mühim!
Çünkü
biliyoruz ki, AKP en fazla oyu yoksul kesimden alıyor. Yoksul iller, ilçeler,
semtler adeta AKP’nin oy deposu… AKP onlar sayesinde iktidar oldu, onların
oylarıyla iktidarını sürdürüyor.
Mehmet
Üçer ve ailesi, Silvanlı Hacı ve ailesi, Ağrılı Ömer ve ailesi büyük ihtimalle oylarını baştan beri AKP’ye verdiler…
Milyonlarca
yoksul gibi…
Peki, AKP iktidarı onlara ne verdi?
Hiçbir şey!
Oyuncak
bile!
İftarlık
bile!
Öğrenim bursu bile!
Önceki
yazılar