Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Behiç Kılıç, Yeniçağ, 03.09.2010

Ak Parti iktidara geldiğinde, şöyle bir istatistik vardı..
Bu partinin oy tabanında yüzde 22’lik bir ülkücü kökenli seçmenden
bahsediliyordu... Dahası, milletvekilleri arasında da, daha önce MHP-Ülkücü
camia içinde yer alanlar mevcuttu…
Yıllar
geçtikçe, o “yüzde 22 taban” eridi ama yok olmadı...
Kimdir bu “MHP-ülkücü kökenli AKP’liler!” diye baktığımızda, ortaya hoş
bir manzara da çıkıveriyordu..!
Bu
arkadaşların belediye ilintili müteahhitler, yeni düzende de yer alabilmiş,
eşraftan kişiler, tuzu kuru kalmayı başarabilmiş yeni muhafazakar demokratlar
olduğu, ceplerinin hidayete erdiği anlaşılıyordu.. Siyaset-cemaat kadrolarının
yıldızlarıydılar Allah için ve var güçleri ile ülkücü kimliklerini unutturmaya
çalışıyorlardı, yeni partileri içerisinde.. Aralarında öyleleri vardı ki,
vekildiler ve zaman zaman kürsüye gelip milliyetçiler için ağır sözler
edebiliyorlardı..
Taa ki, bu referandum meselesi ortaya çıkana kadar!..
Birdenbire!..
Efendi hazretleri ve kurmaylarının akıllarına dahice bir fikir geliverdi..!
“Evet” garanti altına alınmalıydı ve beklenen sonuç “çantada
keklik” değildi.. O halde, oy çalınmalıydı ve Ülkücü-milliyetçi taban
ayartılabilirdi belki!. Ne yapılmalıydı!.? “Bizim eski ülkücüler”
parlatılıp meydanlara salınabilirdi nitekim!!.
En son, “maşa” manşetlere itildi..
“Yusufiyeliler”
diye ülkücü bir birliktelik de, “12 Eylül’den hesap sorulması” için
“Evet” diyecekti.. Gerçekten de “Yusufiyeli” diye tanınan bir ülkücü
birliktelik vardı ve “12 Eylül cuntası” onlara en ağır işkenceleri
yapmışlardı..
Ama,
“Yusufiyeliler” vatan aşkı ile dolu mert kişilerdi ve asla bir siyasi rantiyeye
çanak tutup gerçekleri göremeyecek kişiler değillerdi..
Peki
“ne işti” bu ortaya dökülen “Yusufiyeli” dalgası...
Şimdi, bu aktaracağım satırları okuyalım..
“Ülkücüler Türk Milletinin milli dinamiğidir, bu dün
böyle idi bu gün de, yarın da böyle olmak zorundadır. Misak-ı milli
şartlarından daha ağır şartların yaşandığı günümüzde Türk Milliyetçileri uyanık
olmak zorundadır. İhanetleri Damat Ferid Hükümetinden çok daha ileri
noktalardadır.
Ülkemizin milli varlıkları özelleştirme ambalajı ile emperyal
güçlere satılırken, diğer yandan “Anadolu’yu Türksüzleştirme” planı yürürlüğe
konmuştur. Üniter yapımız AKP hükümetinin kanun ve icraatları ile parçalanma
eşiğindedir. Atatürk’ün sözleri ile “bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,
işgalcilerin siyasi emelleriyle birleştirmişlerdir.”
AKP hükümetinin kuyruğuna yapışan gafiller de tarih önünde hesap
vereceklerdir. Bu gafillerin kimisi “Türk Ocağı Genel Başkanı” sıfatı ile
gerçek hayatta, kimileri de “Ankara Yusufiye Ülkücüler Derneği” ve “Yusufiye
Vakfı Genel Başkanı” sıfatı ile internet ortamında kurdukları sanal dernek ve
vakıflarla AKP şakşakçılığına soyunup Türk Milliyetçilerinin kafasını
karıştırmaktadırlar...
Ülkücü Hareketin pınar suyuna lağım suyu karıştırma heveslisi bu
gafilleri kınıyoruz...
Yakın tarihte binlerce şehidimiz ve on binlerce gazimizle taçlanan
“YUSUFİYE” kavramını AKP ihanetinin yanında göstermek mücadelemizi inkar ve
hatta karalamak olarak görüyoruz... 15. madde değişikliğini bu desteğe gerekçe
göstermek de oltanın ucuna takılan yemdir.
Ülkücü Hareketin bilirkişisi Yusufiyeliler
Bu ve daha birçok sebepten ötürü YUSUFİYELİLER anayasaya HAYIR
diyeceklerdir.
Saygılarımla
Ahmet Yılmaz
Yusufiyeli Ülkücüler Teşkilatı Genel Başkanı
YUSUFİYELİ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLATI”
Uzun sözün kısası
budur..
Arşiv