Bu dünyada
herkese yer var.
Son
dönemlerde, işkence gündemden düşmüş gibiydi.
Daha
önce, ağır işkencelere uğrayanlar da unutulmuştu!
1980
darbesi yıllarında işkence görenler de pek kimsenin umurunda değildi.
Amma
velâkin ne zaman ki, referandum tarihi 12 Eylül 2010 olarak belirlendi
kafalarda bir şimşek çaktı… Söz konusu tarih, ağır, adi, insanlık dışı
işkenceleri çağrıştırdı.
Nitekim
4 aydır işkence gündemimizde…
Siyasetçilerimiz,
aydınlarımız, entellerimiz, yazar ve çizerlerimiz meğer işkence mevzuuna ne
kadar da hassasmışlar!
Bunu
öğrendiğimiz iyi oldu… İçimiz güvenle doldu…
Başta
Başbakan, bütün insan hakları şampiyonları en ziyade Diyarbakır cezaevindeki işkencelerden bahsediyor, acıların
unutulmaz olduğunu söylüyorlar.
Elbette
Mamak’ta, Metris’te ve daha
nerelerde işkence yapıldıysa hepsi gündeme geliyor.
İşkencenin
insanlık suçu olduğu, lanetlenmesi gerektiği söyleniyor.
Kimi,
Diyarbakır cezaevinin yıkılacağını, kimi de, müze yapılması gerektiğini
söylüyor…
Bir
de bulanık, berrak olmayan bir biçimde 12 Eylül’le hesaplaşmaktan, 12 Eylül
Anayasasına son vermekten bahsediliyor.
Bunlar
gayet hoş, güzel şeyler!
İşkenceye
karşı bu hassasiyet harika!
Gel
gelelim, kimsenin aklına; “Yahu, işkence
var da işkenceci neden yok?” sualini sormak gelmiyor!
Öyle
ya, 10 binlerce kişiye işkence edildiği, yüzlerce kişinin işkence esnasında
öldüğü söyleniyor.
Peki, kardeşim bunlara kim işkence
etti, kim öldürdü?
İşkence
edilen cezaevleri belli, cezaevlerinde ilgili dönemde görevli olanlar da belli…
Eee…
Öyleyse,
niçin işkencelerden sorumlu olanların adalete teslim edilmesi kimsenin aklına
gelmiyor?
Sakın
demeyin ki, işte bu Anayasa değişiklikleri onu sağlayacak!
Bu
cevap kimseyi tatmin etmez!
Çünkü
değişikliklerin ne getireceği, elbette iktidarın iddiası olarak çooook dile getirildi:
Darbecilere yargı yolu açılacakmış… Bunun doğruluk ve yanlışlığı hususuna hiç
girmeyeceğim.
Farz
edelim ki iddialar doğru ve değişiklik kabul edilirse darbeciler, “darbe yaptıkları için” yargılanacaklar.
Peki,
bu cümleden işkenceciler de yargılanacak anlamı çıkar mı?
Hiçbir
şekilde çıkmaz!
Kaldı ki, “işkence suçu” başka, “darbe”
suçu bambaşka!
Doğru,
tam 30 yıldır darbecileri koruyan bir Anayasa maddesi vardı…
Ve
fakat işkencecileri koruyan bir madde var mıydı?
Hayır!
Hiç kimse işkencecileri koruyan bir
maddeden bahsedemez…
Hatta
Kenan Evren bile!
Yani,
işkencecilerin yargılanması konusunda hiçbir iktidarın elini tutan bir engel
yoktu… Yoktur.
Bu
çok insancıl yazar, çizer, akademisyenler, neden işkencecilerin adalet önüne
çıkarılması için hiçbir gayret göstermiyorlar?
Siyasetçiler
neden hiçbir şey yapmıyorlar?
Yoksa
aslında bütün işkence hassasiyetleri sahte mi?
İdare-i
maslahat mı?
Şu
referanduma kadar!
Arşiv