MEĞER NE KADAR İNSANCILLARMIŞ?

Neslihan KORUTÜRK - 05.09.2010

Bu dünyada herkese yer var.

Son dönemlerde, işkence gündemden düşmüş gibiydi.

Daha önce, ağır işkencelere uğrayanlar da unutulmuştu!

1980 darbesi yıllarında işkence görenler de pek kimsenin umurunda değildi.

Amma velâkin ne zaman ki, referandum tarihi 12 Eylül 2010 olarak belirlendi kafalarda bir şimşek çaktı… Söz konusu tarih, ağır, adi, insanlık dışı işkenceleri çağrıştırdı.

Nitekim 4 aydır işkence gündemimizde…

Siyasetçilerimiz, aydınlarımız, entellerimiz, yazar ve çizerlerimiz meğer işkence mevzuuna ne kadar da hassasmışlar!

Bunu öğrendiğimiz iyi oldu… İçimiz güvenle doldu…

Başta Başbakan, bütün insan hakları şampiyonları en ziyade Diyarbakır cezaevindeki işkencelerden bahsediyor, acıların unutulmaz olduğunu söylüyorlar.

Elbette Mamak’ta, Metris’te ve daha nerelerde işkence yapıldıysa hepsi gündeme geliyor.

İşkencenin insanlık suçu olduğu, lanetlenmesi gerektiği söyleniyor.

Kimi, Diyarbakır cezaevinin yıkılacağını, kimi de, müze yapılması gerektiğini söylüyor…

Bir de bulanık, berrak olmayan bir biçimde 12 Eylül’le hesaplaşmaktan, 12 Eylül Anayasasına son vermekten bahsediliyor.

Bunlar gayet hoş, güzel şeyler!

İşkenceye karşı bu hassasiyet harika!

Gel gelelim, kimsenin aklına; “Yahu, işkence var da işkenceci neden yok?” sualini sormak gelmiyor!

Öyle ya, 10 binlerce kişiye işkence edildiği, yüzlerce kişinin işkence esnasında öldüğü söyleniyor.

Peki, kardeşim bunlara kim işkence etti, kim öldürdü?

İşkence edilen cezaevleri belli, cezaevlerinde ilgili dönemde görevli olanlar da belli…

Eee…

Öyleyse, niçin işkencelerden sorumlu olanların adalete teslim edilmesi kimsenin aklına gelmiyor?

Sakın demeyin ki, işte bu Anayasa değişiklikleri onu sağlayacak!

Bu cevap kimseyi tatmin etmez!

Çünkü değişikliklerin ne getireceği, elbette iktidarın iddiası olarak çooook dile getirildi: Darbecilere yargı yolu açılacakmış… Bunun doğruluk ve yanlışlığı hususuna hiç girmeyeceğim.

Farz edelim ki iddialar doğru ve değişiklik kabul edilirse darbeciler, “darbe yaptıkları için” yargılanacaklar.

Peki, bu cümleden işkenceciler de yargılanacak anlamı çıkar mı?

Hiçbir şekilde çıkmaz!

Kaldı ki, “işkence suçu” başka, “darbe” suçu bambaşka!

Doğru, tam 30 yıldır darbecileri koruyan bir Anayasa maddesi vardı…

Ve fakat işkencecileri koruyan bir madde var mıydı?

Hayır!

Hiç kimse işkencecileri koruyan bir maddeden bahsedemez…

Hatta Kenan Evren bile!

Yani, işkencecilerin yargılanması konusunda hiçbir iktidarın elini tutan bir engel yoktu… Yoktur.

Bu çok insancıl yazar, çizer, akademisyenler, neden işkencecilerin adalet önüne çıkarılması için hiçbir gayret göstermiyorlar?

Siyasetçiler neden hiçbir şey yapmıyorlar?

Yoksa aslında bütün işkence hassasiyetleri sahte mi?

İdare-i maslahat mı?

Şu referanduma kadar!

 

Arşiv

Tarih: 05.09.2010 Okunma: 767

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?