BİR ÜLKE DÜŞLÜYORUM

Özgür DENİZ - 29.04.2008

 

Bir ülke düşlüyorum: orada bütün insanlar kardeş, bütün halklar huzur içinde, mutlu, umutlu ve de özgür.
Bir ülke düşlüyorum: süfli arzuların tatmininin aşk olarak telakki edilmediği, Leyla ve Mecnun’un, Ferhat ile Şirin’in, Aslı ile Kerem’in aşklarının yaşanabilme umudunun yürekleri kapladığı. Yani, aşkların ve sevgilerin, en anlamlısının, en soylusunun, en yücesinin arzulandığı. İnsanlarının, ölümsüz aşklara, bitimsiz sevgilere tanıklık ettiği.
Bir ülke düşlüyorum: orada kolektif mavi şarkılar bestelenir ve terennüm edilir. Şarkılarda halklara dairdir dizeler. Umuda, barışa, dostluğa, emeğe ve hürriyete dair.
Bir ülke düşlüyorum: hazinesi, yoksulların sofrası ve umudu; adaleti, mazlumların koruması ve silahı olan. Hazinesi şeytanın kardeşleri kompradorlara yemlik; adaleti, zalimlerin perdesi ve külahı olmayan.
Bir ülke düşlüyorum: aydınlık ve özgür şafaklara uyanan halkının, huzurla, umutla, kardeşçe ve ağız tadıyla, kızıl şafakların tekrar tulû etmek üzere gurûbuna mülaki olduğu.
Bir ülke düşlüyorum: çocukları dinamik, ışıl ışıl. Cehalet zincirlerini kırmış, aydınlığın yaşayıcısı, savunucusu, taşıyıcısı olmuş.
Bir ülke düşlüyorum: aydınlık ve hür yarınlarının sigortası olan çocukları, ayakkabısız, kitapsız, kalemsiz olmayan, narin bedenleri amansız soğuklarda üşümeyen. Yazan, çizen, yüksek seciyeli karaktere haiz. İstikbali, aydınlık yüzlü, özgür kafalı ve yüreği ateşli evlatlarının direngen adımlarında ve beyaz tebessümlerinde gizli.
Bir ülke düşlüyorum: emeğin ucuz, ekmeğin pahalı olmadığı. Çalışan sınıfların, namuslu işçilerin, alınlarının teri kurumadan haklarını aldığı. Aç insanın olmadığı, adaletin ve eşitliğin tam olduğu, sefalet denizinde yüzenin kalmadığı.
Bir ülke düşlüyorum: barış, esenlik, ilim ve hüner yurdu olan. Bilimin ve aklın aydınlığında ilerleyen, devasa plan ve projelere imza atan, bilimin evrenselliğine inanmış, sığ ve cılız fikirler peşinde koşmayan, ucuz politik madrabazlıklara alet olmayan bilim ve fikir insanlarından müteşekkil.
Bir ülke düşlüyorum: engin yürekli, demir yumruklu, özgür kafalı, çelik pençeli evlatları olan ve muktezasında sesini keskinleştirip isyan ateşini alevlendiren. Metanet, mehabet ve şerefiyle ihanet casuslarına, din, vatan, millet ve hürriyet hainlerine, karanlığın bekçilerine, iç ve dış düşmanlara ve hempalarına tavır koyan. Yani, kendi mukadderatını kendi ellerinde bulunduran, hürriyetinden ödün vermeyen evlatları olan.
Bir ülke düşlüyorum: evlatları o ülkenin yücelip, alçalmasının eğitime ve öğretmenlere verilen değerle eşdeğer olduğunun idrakine varmış olsun. Öğretmenleri, en tarafsız bilgeler olmaları gerektiğini, herkesin öğretmeni olduklarını unutmasın. Yönetenleri ve yönetilenleri o ülkenin ve o ülke ahfadının en güzel yarınları adına el ele, gönül gönüle versin ve birlikte yürüsünler umutlu, aydın ve hür yarınlara.
Bir ülke düşlüyorum: gençleri yüksek düşünen, büyük ülkülere sevdalı, ulvi gayeler peşinde koşan yüksek seciyeli karakterler olsun. Kâfire şedit, kardeşine halim olsun. Esareti hürriyet, prangayı bahtiyarlık bilmesin. Yüksek ahlâkın taşıyıcısı olsun. Dostunu ve düşmanını iyi tefrik etsin.
Bir ülke düşlüyorum: aşağılık, adi ve ilkel kapitalizme, kan emici vahşi siyonizme, rezil ahlâkı hürriyet telakki eden ahmak liberalizme, toplumsal dokuyu paramparça eden cellât ruhlu faşizme, devletçilik adı altında toplum malını birkaç kişinin tekeline devredip halkı açlığa mahkûm eden ve bütün hürriyetleri itlaf eden komünizme ve dahi batılın mümessili olan bütün sapkın fikirlere karşı tek can ve tek fikir olunan, yani: İSLÂM olunan. (( -İZM’ler bilincimize giydirilmiş deli gömlekleridir. Cemil Meriç. = -İZM’ler hakikate saplanmış birer zehirli hançerdir, hakikati zahiren yaralamışlardır, lâkin, öldürmeye ebediyen muvaffak olamayacaklardır. Özgür DENİZ.))
Bir ülke düşlüyorum: dostlukların perçinlendiği, muhabbetin gönülleri coşturduğu, insanlarının yürekten ağız dolusu gülebildiği, kötülüklerin itlaf ve kötülerin ıslah olduğu, düşmanların ve düşmanlıkların kahrolduğu, barış güvercininin kanatlanıp fezasında pervaz ettiği, serazat gönüllerin umutla ve saadetle coştuğu, aydınlarının kahpe kurşunlara hedef olmadığı.
Bir ülke düşlüyorum: erdemlerin kaba addedilip basite indirgenmediği, güzelliklerin tahkir edilmediği, çirkinliğin ve ihanetin terviç edilmediği. Evlatlarının, dine, vatana, millete, bayrağa, marşa, orduya, emniyete ihanet içerisinde olmadığı ve özgüvenini yitirmediği, kâmilen kesrette vahdetin tahakkuk ettirildiği.
Bir ülke düşlüyorum: halklarının beyaz tebessümünü siyahlaştıran ve umudu, gülümsemeyi haram eden, hayatı acılaştıran kompradorların ve emperyal kodamanların insanlık tarihinin karanlık sayfalarına gömüldüğü. Sözlerin ve özlerin dürüst olduğu, dirlik ve düzenin zirveleştirip gönülleri huzura ve sevince boğduğu.
Bir ülke düşlüyorum: savaşların münteha bulduğu, sûlhün hâkim olduğu, kısır kavgaların, hizip çekişmelerinin telin edildiği ve tefrikanın izale edilerek birlik bağlarının muhkemleştirildiği ve ittifakın hâkim olduğu. Hakikatin eksen alındığı, sevgi yörüngesinin insanları kuşattığı, barış çiçeklerinin açıp çoğaldığı, ruy-i zemini sardığı ve inanan ruhların güneşli bahçesini süslediği. İnsanların yaşamaktan zevk alıp, yaşam sevinciyle coştuğu. Akan kanların durduğu, zalimlerin insanlık denizini kirletmediği, anarşi ve terörün âlem-i insanlığı tehdit etmediği, bütün insanlığın dirlik, düzen ve birlik içerisinde olduğu.
Bir ülke düşlüyorum: insanlarının senlik-benlik mikrobuyla boğuşmadığı, kolektif yaşamın gönüllere huzur verdiği, kolektif bilinç ve şuurun çiçeklendiği, zalimlerin zulmü muvacehesindeki kolektif suskunluğun ise son bulduğu ve bitmeyecek bir direnişin hayata geçtiği, her şeyin bir anlamı olduğu ve anlamıyla yaşandığı. Masum insanların kurban intihap edildiği katil savaşların bitip hakikatin güldüğü.
Bir ülke düşlüyorum: ezilen ve vahşi emperyalistlerce şerefsizce sömürülen, değerleri, menhus odaklarca vandallık kokan bir zihniyetle tahkir ve tezyif edilen, ruy-i zeminde mezellet ve meskenet içerisinde yaşayan, acının madeni olmuş halkların umudu ve hamisi olan. Evrensel retorikler üreten, kanunlar koyan ve bunu yeryüzünde hâkim kılarak insanlık âleminde adaleti tesis edip zulmü ortadan kaldıran güce sahip.
Bir ülke düşlüyorum: insanları acı gözyaşlarına gark eden, savaşların muharriki ve yegâne müsebbibi olan, sûlhü yok edip taze hayatları öldüren, umutları söndüren, güzellikleri acılaştıran nötronların, uranyumların, kimyasalların üretilmediği.
Bir ülke düşlüyorum: insanları tenvir edecek, barışı çiçeklendirecek, kardeşliği zirveleştirecek, bilimsel araştırmaların yapıldığı devasa bilim merkezlerinin tesis olunduğu. Orada, taze ve genç dimağların en güzel yarınlar için ve ahlâkın esas alındığı bir nizamın tesis olunması adına yetiştirildiği devasa eğitim ve bilim saraylarının inşa edildiği.
Bir ülke düşlüyorum: kalıcı ve reel kuralları olan, tefessühün münteha bulduğu, insanları sömürenlerin olmadığı, üretimin ve tüketimin muvazenede olduğu, açların yok ve tokların çok olduğu. Ufak, adi ve iğrenç hesaplar adına insanları kurşuna dizenlerin yok olduğu ve telin edildiği. İnsanlar arasındaki birlik ve beraberlik bağını çözen menhus zihniyetli, fosilleşmiş rezil ahlâklıların kahrolduğu.
Bir ülke düşlüyorum: cumhuriyetin; münhasıran komprador burjuvazinin hegomanyasını ifade etmediği, bilakayd-u şart halkın egemenliğini ifade ettiği. Çapsız, ufuksuz, fikirsiz ve gayesizlerin zor zamanlarında iltica edip temize çıkmaya tevessül ettikleri bir kurtuluş limanı olarak görülmediği, bilakis, insanların hür bir şekilde kucaklaştığı, severek ve sevilerek yaşamını idame ettirdiği bir özgürlük meydanı olarak telakki edildiği.
Bir ülke düşlüyorum: zenginliklerin tek elde iddihar edilmeyip, bütün insanlar arasında müsavi olarak taksimat yapıldığı. Hizmetten mahrum bir tek beldesinin kalmadığı. Rüşvetin, iltimasın, nepotizmin izale edilip herkese eşit muamele edildiği.
Bir ülke düşlüyorum: hiçbir ferdinin iğrenç tefrikaya pirim vermediği, böylelikle taze yaşamları baharında solduran bölücülüğün, aşağılık ve adi terörün boğulduğu. İnsanları polarize ederek kutuplara tefrik edenlerin ve bu durumdan alçakça nemalanan şerefsizlerin telin edildiği. Evlatlarının hür düşüncenin önemini idrak ettiği, düşünen, soran, sorgulayan, okuyan, konuşan, araştıran, birer birey olduğu.
                                    Evet, sevgili dostlarım; sizlerde böyle bir ülkeye dair beyaz düşler kurabiliyorsanız ve böyle bir dünyaya, hayata ve ülkeye sevdalıysanız, böyle bir ülkenin mümtaz insanlarıymış gibi hareket edecek ve yaşam süreceksiniz. Arzuladığınız, Tam Bağımsız, güçlü, aydınlık, hür ve büyük Türkiye’yi var mısınız böyle bir ülke haline getirmeye?
                                    Engin bir sevgi, derin bir muhabbet, sarsılmayan bir dostluk ve arkadaşlığın dayanılmaz özlem ateşiyle selamlıyorum sizleri sevgili ülkemin mümtaz ve nadide bireyleri ve senin kucağında hayatımı idame ettirmekten tarifiz bir gurur duyuyorum sevgili ülkem.

Tarih: 29.04.2008 Okunma: 788

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Necmi Uçar

03.04.2008 - 17:20

AB istiyor diye eylemlerimizi yaparsak bu istekler hiç bitmez. Birinden sonra gelen diğerinden daha ağır olur. Biz ne yapacaksak kendi ihtiyaç ve gerekliliklerimiz için yapmalıyız. AB istedi diye değil. Örneğin: 301 kaldırılacaksa kaldırılır, ancak AB böyle istiyor denilmesi şahsen beni çok üzüyor doğrusu. Dostça görünüp düşmanca hareketleri aşikar iken neden tedbir almıyoruz, yoksa bizim bilemediğimiz bizi mecbur kılan başka şeyler mi var acaba ?

Necmi Uçar

03.04.2008 - 17:20

AB istiyor diye eylemlerimizi yaparsak bu istekler hiç bitmez. Birinden sonra gelen diğerinden daha ağır olur. Biz ne yapacaksak kendi ihtiyaç ve gerekliliklerimiz için yapmalıyız. AB istedi diye değil. Örneğin: 301 kaldırılacaksa kaldırılır, ancak AB böyle istiyor denilmesi şahsen beni çok üzüyor doğrusu. Dostça görünüp düşmanca hareketleri aşikar iken neden tedbir almıyoruz, yoksa bizim bilemediğimiz bizi mecbur kılan başka şeyler mi var acaba ?