Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Meğer yeni başkan hazırmış!
Prof. Dr. Ünal Yarımağan istifa eder etmez, ÖSYM Başkanlığına Prof. Dr. Ali Demir vekâleten atandı. Vekâleten olduğuna bakmayın. Aynen asilin yetkilerine sahiptir.
Yeni başkan özgürlükçüymüş… Tıpkı YÖK Başkanı gibi…
Ne güzel!
Artık tutucular, statükocular bir bir gidiyor; kurumların başına “özgürlükçü” yöneticiler geliyor…
Tabii bizim özgürlükçülerimiz başkalarına benzemez!
Bunlar nevi şahsına münhasırdır…
Lâkin bütün bu şahısların münhasırlığı da birbirine benzer!
Nedir o münhasırlık?
İş başına gelen özgürlükçülerin istisnasız hepsi türbana özgürlükçü!
Bu özgürlükçülerin hiçbirinin;
Farklı fikirlere özgürlük,
Eleştiriye serbestlik,
Örgütlenmeye hürriyet,
Hapisteki gazetecilere özgürlük talep ettiklerine şahit olmadık.
Sade türbana özgürlük istiyorlar.
x x x
ÖSYM’deki rezaletin bir bölümü de “küpe” ve “mikro kulaklık”la ilgili. Bilgi hırsızlığı küpe ve kulaklıkla yapılmış.
Türbana özgürlük verilince ve adaylar sınavlara türbanla girince; bu özgürlükçüler küpeyi nasıl görecek, kulaklığı nasıl görecek, kopyayı nasıl önleyecek?
Haa, türbanlılar kopya çekmez, onların akıllarından bile geçmez derseniz o başka…
Bu, bize gayet inandırıcı gelir!
Velâkin aslında başı açık biri de sırf türbanı istismar etmek için tesettüre uygun giyinip, türban takarak sınava gelebilir… Küpe veya mikro kulaklığı başörtüsünün altına gizleyip güzelce kopya çekebilir.
Onu nasıl önleyeceksin?
Eh, o da onun özgürlüğü mü demeli?
x x x
DERİN ÜZÜNTÜ
Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz konuyla ilgili şu hatırlatmayı yapıyor:
“Prof. Dr. Yarımağan, istifasından sonra ısrarla içeriden bir sızma olmadığını, bir ‘koca kulak’ marifeti olduğunu söylüyor.”
Yılmaz bu hatırlatmadan sonra soruyor:
“Acaba soruşturmanın bu yönde derinleştirilmemesi ‘Atlantik ötesini’ üzmemek için mi?”
Tabii...
“Dün devlet, bugün cemaat”
Dün “devlet”in adamları ne halt ederse etsin, “devlet”i üzmemek için soruşturma derinleştirilemezdi…
Bugün de “cemaat”i üzmemek için…
Önceki yazılar