DUR BAKALIM, Mine G.KIRIKKANAT

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 30.09.2010

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

                                                                                                   

Lâedri

 

 

Mine G.KIRIKKANAT


Yoksul çocuklarını fikri hür, vicdanı hür insanlar olarak yetiştiren Çağdaş Yaşam Derneği’ni dağıttılar, Türkan Saylan’ın evini bastılar, ölümünü çabuklaştırdılar. Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı, bu ülkeye üniversite kuran, bilim adamı yetiştiren pırıl pırıl insanları darbecilikle suçladılar.

Dur bakalım, ekonomi istikrarlı, işler tıkır, paralar şıkır, dediniz. Cumhuriyetin ilkelerini savunan yargıçları, savcıları sürdüler, süründürdüler, hileyle, iftirayla tutukladılar.

Dur bakalım, belki suçludurlar, dediniz.

Kanaltürk’ü batırıp sattırdılar, Tuncay Özkan’ı “bertaraf” ettiler, Cumhuriyet mitinglerini düzenleyenleri, mitinglerde konuşanları Ergenekoncu diye içeri tıktılar.

Dur bakalım, onlar da o kadar bağırıp çağırmasaydı, dediniz ; biz sularına gideriz, haberini bile yapmayız, es geçeriz, ses çıkarmayız, dokunmazlar.

Gencecik subayları çakma kanıtlarla içeri tıktılar, dürüst subayları intihara sürüklediler, PKK’ya karşı savaşan komutanları harcadılar, orduyu şamar oğlanına çevirdiler.

Dur bakalım, ordu da çok oluyordu, zaten işimize de yaramıyordu, dediniz. Çakma suç ihbarlarına itibar eder, çarşaf çarşaf yayınlarken; itham ve mağdur edilenlerin suçsuz olabileceklerini bile dile getirmediniz!

Özel yaşamların gözetlendiği, telefonların dinlendiği, mail’lerin okunduğu, resmi ya da mahrem tüm görüşmelerin kaydedildiği ve tehdit aracı olarak kullanıldığı ortaya çıktı.

Dur bakalım dediniz, susmakla kalmayıp, susmak istemeyen maiyetinizi de susturdunuz.

İlhan Selçuk, Yalçın Küçük ve daha pek çok gazeteci ya da yazar darbecilikle suçlandı, Mustafa Balbay 547 gündür tutuklu, Ergun Poyraz üç yıldır...

Dur bakalım, onlar zaten bizden değiller dediniz, sizin dümeni iyice sularına kırdınız. Hala, teğet geçer sanıyordunuz.

Derken sıra size geldi, vergiler bindirildi, sırtınız iyice eğildi, yine de “hınk” deyip fazla ses etmediniz. Hala dur bakalım, diyor, zaten suyuna gittiğiniz himmet buyurur, suyuna gittiğinize minnet gösterir, diye bekliyorsunuz.

Anayasa referandumunda demokrasinin tüm kuralları çiğnendi, devletin tüm olanakları, beleş kömürden çeyrek altın dağıtımına, mühürden bültene psikolojik baskıya, “evet”e odaklandı.

Muhalefete verilmeyen propaganda hakkından, muhalifler tehditle, darpla, polis zoruyla mahrum bırakılıyor.

Durun bakalım, defter dürülecek de, hala “evet” mi çıkacak “hayır” mı diye bekliyorsunuz. Bekleyin bakalım.

Tarih: 30.09.2010 Okunma: 723

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?