GÜNÜMÜZÜN NAMIK KEMAL’İ

İsmail Hakkı CENGİZ - 02.10.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Korku imparatorluğu, ruhlara saldığı derin kaygılar sayesinde yaşayabilir, ayakta durabilirdi.

Bu kaygılar kitleleri, hücrelerine kadar sarmalı, kuşatmalıydı…

İnsanlar evlerinin aranması, eşyalarına el konulması, gözaltına alınma, sorgulanma, tutuklanma endişesiyle tit tir titremeliydiler.

Nitekim titriyorlardı…

x   x   x

Korku, yıllardır iliklerimize işlemişti!

Telefonlarımızı dinliyor, resimlerimizi çekiyor…

E-postalarımızı takip ediyor…

İktidar yanlısı olmayan herkesi, “darbeci” diye fişliyor…

Biraz önde olanlar veya seneler önce “plan tatbikatı”na katılanlar hakkında suç üretiyor…

İftira atıyor,

Gözaltına alıyor,

Sorguluyor,

Tutukluyor,

Asılsız ithamlarla, haklarında aylar boyu süren manşetler atıyor,

Ürettiği suçları, ana haber bültenlerinde dizi haline getiriyordu…

Bu korku imparatorluğunun şerrinden herkes yılmıştı.

Bir gün…

Bir kahraman çıktı…

Yapabileceğiniz her şeyi biliyorum, göze alıyorum ve başıma geleceklerden korkmuyorum, dedi!

Nitekim korku imparatorluğu bu kahramana da bütün imkân ve kabiliyetleriyle hücum etti.

Fakat bu sefer kahraman değil “korku imparatorluğu” yıkıldı!

Nasıl oldu?

Bir kitap yazmıştı… Korku imparatorluğunun ipliğini pazara çıkaran…

Korku imparatorluğunu en yakından, en derinden tanıyan polis müdürü…

O imparatorluğunun imkân ve kabiliyetini, neler yapabileceğini herkesten iyi bilmez mi?

Bilir. Nitekim bildiği, beklediği her şey başına geldi…

İftira atıldı, suçlar isnat edildi, “itibarsızlaştıldı”…

Manşetler, haber bültenleri üzerine yıkıldı…

Nihayet, gözaltına alındı, sorgulandı, tutuklandı…

x   x   x

Kahraman, sizinle mücadele etmeye bile tenezzül etmiyorum, dedi.

Ne avukat tuttu, ne de tutuklanmasına itiraz etti.

Demek istedi ve millete ilân etti ki…

Kork-mu-yo-rum!

x   x   x

Millet şokta!

Aaa, demek ki, Tutuklanmak korkulacak bir hadise değilmiş!

Haddizatında, korkacak hiçbir şey yokmuş!

Ve “korku imparatorluğu” tuzla buz…

x   x   x

Hanefi Avcı’nın bu tavrı bana, “istibdat”a isyan eden Namık Kemal’i hatırlattı.

“Hürriyet Kasidesi”nde ne diyordu, Üstad-ı Azam?

Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten,
Çekildik izzet-i ikbal ile bab-ı hükûmetten…
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin,
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten!
Aslında, Avcı da aynı şeyleri söylemiyor mu?
Avcı, günümüzün Namık Kemal’i…
 

Önceki yazılar

Tarih: 02.10.2010 Okunma: 650

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?