Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Son haftalarda, ünlü kişilerin sabah saat 04.00’te gözaltına alınmalarına tanık oluyoruz.
Aslında bu saatte gözaltına alınmalar her gün yaşanıyor da şöhretli kişiler o saatte alınınca, “saat” ülke gündemine geliyor.
Son olarak, 03 Mayıs 2008 tarihinde, malum saatte Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gençay Gürsoy gözaltına alınmış.
Ünlü ve ünsüz kişiler ısrarla hep saat 04:00’te evlerinden alınınca insanda bir merak uyanıyor.
Bu 04:00 ısrarı neden?
Bu kişiler saat tam dörtte gözaltına alınmasalar saat dört buçukta bir yerlere mi gidiyorlar?
Sabahın köründeki “o vakte” aslında “saat 04:00” diyen biziz. Bir günü zaman dilimlerine bölüyoruz ve sıfırdan başlamak üzere numaralandırıyoruz.
Yılın belli dönemlerinde saatler ileri veya geri alınıyor. Böylece, zaman dilimindeki 04.00’ün yerini değiştiriyoruz. Buna göre meselâ; sabah ezanının saati değişiyor. Çünkü saat; aydınlanmaya göre öne veya arkaya gitmiş oluyor. Fakat gözaltına alınma saati değişmiyor. O mutlaka saat 04.00’te gerçekleştiriliyor.
Bu rakamın bir özelliği, ne bileyim bir tılsımı, bir kutsallığı falan mı var?
Bunu öğrenmek istiyoruz. Çünkü sabahın bu saatindeki gözaltılara o kadar çok tepki verilmişken bu ısrarın mutlak bir sebebi olsa gerek!
O saatte gözaltına alınmalara sadece vatandaş değil, hükümet edenler de tepki gösterdiği halde polisin aynı saatte ısrarı meraklarımızı körüklüyor.
Hükümet
tepkisiyle alakalı olarak Kürşat Bumin’in bugünkü yazısından bir bölüm. “Gürsoy'a gözaltı: Bir 'Hükümet-İdare
kopukluğu' daha” başlığı altında şunları söylüyor Sayın Bumin: “Bakın mesela, TTB Merkez Konseyi Başkanı
Prof. Gencay Gürsoy'un Ankara'da emniyet ekipleri tarafından sabahın köründe
gözaltına alınmasının İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın canını fena halde
sıktığına dair haberlere. Sadece Atalay da değil; söylendiğine göre gözaltı ile
yakından ilgilenenler arasında Sağlık Bakanı da var.
Demek ki, “İdare”nin
bu tasarrufu “Hükümet” cephesinde hiç mi hiç hoş karşılanmamıştır.”
Hoş karşılanmamış da ne yapmışlar?
Hiçbir şey!
Sanırım, hiçbir şey de yapmayacaklar, yapamayacaklar.
Mehmet Ali
Birand’ın bir kitabı var. Adı; 12 Eylül
04:00
Türkümüz
bile var. Saatin Dördündeyim, Dağların
ardındayım, Herkes tatlı uykuda, Ben yârin derdindeyim.
Daha başka yerlerde de geçiyordur da şimdi aklıma gelmiyor.
Var bir keramet bu 04.00’te de ben
anlayamadım.
Bilenler söylerse sevineceğim.
Yüksek
Tansiyon
Bu sabah, berberde saçlarımı kestirirken radyodan bir bilgi aldım.
Amerika’da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, yüksek tansiyon hastalığının en önde gelen sebebi “düşük gelirli” olmakmış.
Siz, siz olun düşük gelirli olmayın.
Üstatlardan
Terk Edilen Bebekler
Doldu
taştı cami avlusu bu gün,
Sanmayasın bunlar gelen
cemaat.
Her yer terk edilmiş minik
bebekler.
Ortalık çınlıyor hep feryat
feryat!
Künyeleri mevcut, kundak
üstünde,
Gel de isimlere şöyle bir göz
at;
İzan, ihlas, şefkat, adalet, insaf,
Ahlak, maneviyat, iffet,
sadakat...
Ekrem
Şama (25.07.2006)