Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Döner döner yine okur!
Tabii kızım da bina okur, döner döner yine okur!
Ne okur?
Türban okur…
Başörtüsü okur…
Sıkmabaş okur…
Başka ne okur?
Özal okur…
Menderes okur…
Masal okur
Daha başka ne okur?
“TEK TİP” okur…
“Bedelli” okur…
“Zorunlu” okur…
Daha daha ne okur?
İrtica okur…
Darbe okur…
“Senaryo” okur…
x x x
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur!
Tabii kızım da!
x x x
PERDE KALKARSA KIYAMET KOPAR
Özal’a suikast yaptığı “iddia” edilen, Kartal Demirağ nam şahıs böyle demiş.
“İddia” dedim… Çünkü gerçekten kafa karıştıran büyük şüpheler var.
“Karanlıklar aydınlığa çıkar mı” başlıklı, 22 Eylül tarihli yazımıza yorum yapan Ahmet Balcı şöyle diyordu: “Kurgu bu bence. Kurusıkıyla ateş edildi ve masa altında parmak sarıldı. İzleyin görüntüleri görün. Özal’ın o yıllar böyle bir tezgâha ihtiyacı vardı.”
Bizim aklımıza 2 soru daha geliyor:
1) Suikast yapacak adama 2’nci mermiden sonra tutukluk yapacak silah mı verilir?
2) Demirağ’ın keskin nişancı olduğu yazıldı… Peki, keskin nişancı parmağa mı nişan almış? Attığı ikinci mermi nerede?
İşte o “sukisatçı”, “Perde kalkarsa kıyamet kopar” diyor! Devam ediyor; “konuşmayacağım, sırlar benimle mezara gidecek.”
Arkadaş biz bunları çooook “okuduk”… Sen bize “bina” okutmaya devam etmek istiyorsun.
Mamafih, Kartal’ın bütün söyledikleri de yavan, bayat şeyler değil… İlginç şeyler de var… Şunun gibi: "Bence Özal'a ne olduğunu Semra Hanım'a sormalı. Semra Hanım, onun en yakınındaki isim. Eğer zehirlendiyse, aynı yemekten yiyen Semra Özal'ın da zehirlenmesi gerekirdi.”
Haklı değil mi?
Aynı yemekten yiyen Semra Hanım neden zehirlenmedi?
Böyle bir ayrıntıyı, “tezgâh nazariyecileri” nasıl atladı?
Adamların senaryolarının ne kadar “sağlam” olduğunu varın hesap edin, artık!
Önceki yazılar