EMANET, RİAYET, İHANET, KIYAMET

İsmail Hakkı CENGİZ - 18.10.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


İslam’ın mükemmel ölçüleri var. 15 Ekim Cuma günü, Şişli Balçık Camii imamı, hutbede öyle bir ölçüyü dile getirdi ki; bütün İslâmî kaideler bir yana sadece o ölçüyü hayatımızın merkezine koysak, bütün faaliyetlerimizde sadece o ölçüyü temel alsak huzuru, mutluluğu, yükselmeyi başarabilir, hatta o ölçü sayesinde dünyada birinci devlet bile olabiliriz.

 

Umarım, Türkiye’nin her yerindeki camilerde bu hutbe okunmuştur…

 

Umarım, bütün “müminler” o hutbeyi can kulağıyla dinlemişler ve o ilkeyi hayatlarına uygulamak için karar vermiş, azmetmişlerdir.

 

Söz konusu hutbenin metni bütün camilerin, bütün okulların, bütün devlet kurumlarının, hatta özel kurum ve kuruluşların en fazla görünen yerlerine asılsa ne kadar güzel olur!

 

Herkes, her amir her icraatından önce o metinde yazılanları tekrar okusa, tekrar hatırlasa ve ona göre iş yapsa, davransa; ne harikulade bir iş ve sosyal hayatımız olurdu!

Haddizatında ölçü çok basit!
Nedir?
“Emanetleri ehline veriniz!”
Ve…
“Emanete riayet ediniz!”
İşte, hutbeden satır başları:

”İslâm’da yetkililerin vasıfları belirtildiği gibi görevleri de belirtilmiştir. Emanet ancak, bu görevleri yerine getirecek olan ehil kimselere teslim edilebilir.

Bu konuda ALLAH Teâlâ şöyle buyurur: ‘ALLAH size mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.’ (Nisa Sûresi:58)

Bu ayet-i kerime; özellikle ümera, yani yöneticiler hakkındadır. Emanetten de amme hizmetleri kastedilmektedir. Binaenaleyh her işin başına ehlini, erbabını getirmek icap eder.

 

Tabii işin diğer boyutu da ‘emanet’e riayet etmektir! Bu emanet ‘memuriyet’ olduğu gibi, para-mal şeklinde maddî veya çocuk, kadın, talebe gibi manevî bir değerin veya bir ‘sır”rın emaneti şeklinde de olabilir. Bunların da korunması, vakti geldiğinde yerine, sahibine eksiksiz, olması gerektiği gibi teslim edilmesi dinin emirlerindendir.

Gerçek şu ki; ehil olmayan kaptan gemisini, ehil olmayan şoför arabasını, ehil olmayan pilot uçağını mahvettiği gibi kendisini ve içindekileri de yok eder
. İşi ehline değil de hatır gönülle, akrabalık-hısımlık bağı ile tavassutla, kayırmayla birilerine verirseniz toplumda işler yürümez, huzur kalmaz, düzen bozulur. Devlet idaresini, amme velayetini bile bile ehliyetsiz ellere teslim edenler, bütün memleketi batırmak veya onu asırlar boyu geri bırakmak bahtsızlığı ve günahı altında ezilip giderler.
- Kıyamet ne zamandır? diye soran bir zata, Hz. Peygamber (S.A.V.), ‘Emanet zayi edildi mi, kıyametin kopmasını bekle, pek yakındır.’ buyurdular. O zat:

- Emaneti zayi etmek nasıl olur? diye sordu. Hz. Peygamber,
‘İş, ehli olmayana verildi mi, kıyameti bekle, pek yakındır’ buyurdu.”
Dinin emri böyle…
Peki, sizce 8 senedir hükümet eden, dindar iktidar…
Dindar iktidarın “dindar” Cumhurbaşkanı, “dindar” Başbakanı, “dindar” Bakanları emanetleri baştan beri ehline mi tevdi ettiler?
Şimdi ehline mi veriyorlar?
Kendileri emanete riayet ettiler mi?
Yoksa kıyamet yakın mı?
Ne dersiniz?
 
Önceki yazılar
Tarih: 18.10.2010 Okunma: 622

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?