Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Çünkü en evvel ve her şeyden evvel bu gayri millî hükümetten kurtulmak, millî bir hükümete kavuşmak için…
8 yıldır iktidar olan AKP’nin genel politikalarının “millî” olmadığını bildiğimiz, tespit ettiğimiz için…
Şu uzun iktidar döneminde AKP’nin millete gerçek anlamda bir şey verdiğine şahit olmadığımız; bundan sonra da verebileceği hiçbir şey olmadığını gördüğümüz için…
AKP’nin sosyal, güvenlik, sosyal adalet, eğitim, sağlık, ulaşım… Vs. politikalarının ülke ve dünya gerçeklerine ve bilhassa millî menfaatlerimize aykırı olduğunu gördüğümüz için…
Bağımsız bir dış politika uygulayamadığı, şahsiyetli bir AB ve ABD, Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya stratejileri üretemediği için…
Ekonomi politikasını “paranın dini, imanı yoktur” sloganıyla özdeşleştirdiği, “kapitalizm”in en “vahşi”sini memlekette hayata geçirdiği; “kapital”i, yani birikmiş parası olmayan “ölsün” demeye getirdiği için…
Ülkenin yüzlerce yıllık birikimi olan sanayi tesislerini yabancılara “babalar gibi”, üstelik gayet ucuza sattığı için…
Memleketin kaynaklarını ve potansiyelini harekete geçirmediği, mevcut üretimden de millete hak ettiği payı vermediği için…
Bütün faaliyetlerin öncelikle Türk için, Türk tarafından ve Türk’e göre yapılması için…
x x x
12 EYLÜL, HSYK ve AYM
Referandum’un üzerinden 5 hafta geçti…
Kaç maddeyi oylamıştık?
26…
Bunun 24’ü uyumakta, uyutulmakta… Nitekim uyusa da, uyandırılsa da onlarda sadre şifa, dişe dokunur bir şey olmadığı çok söylendi…
Asıl tartışılan maddeler Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Hâkimler-Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nın yapısını değiştiren maddelerdi.
Ve o 2 maddenin içeriği hayata geçirildi. Böylece diğer 24 maddenin göz boyayıcı, “evet” oyunu artırıcı “hoş” ama “boş” ambalaj maddeler olduğu kanıtlandı…
x x x
Bununla beraber…
AYM ve HSYK’nın yapısının değiştirilmesine iyi niyetle ve iyimser olarak bakmak istiyoruz…
Çünkü önceki adalet ve yargı düzeninden hiç kimse memnun değildi…
Davalar çok fazla uzuyor, en mühim davalar “zaman aşımı”na uğruyordu…
Hemen hiç kimse yargının adalet dağıttığına inanamıyordu.
Şimdi, yargının tepesinde çok hayatî değişiklikler meydana getirildi.
Her ne kadar bu değişikliklerle iktidarın kendi yargısını kurduğu iddiaları, hükümete bağımlı yargı oluşuyor şikâyetleri varsa da; biz yargının bağımsız ve tarafsızlığını korumak için azamî gayreti göstereceği ümidi içindeyiz.
Diğer bir ümidimiz de, bu denli kökten değişikliklerin yargının süratlenmesine ve gerçekten “adalet dağıtmasına” vesile olacağıdır.
Değişiklilerle ilgili hiçbir önyargımız yok. Eskisinden daha iyi, hızlı ve adil bir yargıya kavuşacağımız beklentisi içindeyiz.
Değişiklikler hayırlı olur inşallah!