KORKU MU, KORKUTMA MI, KIŞKIRTMA MI, KANDIRMA MI?

Neslihan KORUTÜRK - 24.10.2010

Bu dünyada herkese yer var.


Yandaş medyanın bir bölümünde dehşetli bir darbe paranoyakorkufobikışkırtmakandırma hâl ve iştihası var.

Darbeyle ilgili manşet atmadan, yazmadan duramıyorlar.

“Paranoyakorkufobikışkırtmakandırma”

Bu kelimeyi bilerek bitişik yazdım. Adı geçen medyacıların içinde bulundukları ruh halini ancak böyle karışık bir kelime anlatabilir.

Çünkü tuhaf bir psikoz içindeler.

Korku mu?

Kuşku mu?

Suçluluk duygusu mu?

Hesaplarının açığa çıkacağı endişesi mi?

Bir türlü rahat edemiyor, rahat duramıyor, kendilerinden emin olamıyorlar…

Sürekli birilerini hedef göstermek, birilerini suçlamak ihtiyacındalar.

22 Ekim Cuma günü 2 ayrı gazete, 2 ayrı hedefi birden gösteriyor, “acayip” suçlamalarda bulunuyordu.

İlki Yenişafak gazetesi… Hedef gösterdiği, suçladığı kişi bir “hoca”… Hedef gösterdiği grup o “hoca”ya bağlı “cemaat”…

Gazetenin manşetten verdiği haber şöyle:

“Ataköy’de Cüppeli provokasyonu

Siyaset dünyasının başörtüsü sorununu tarihe gömmek üzere seferber olduğu son dönemde 28 Şubat sürecini andıran provokasyon girişimleri baş gösterdi. ‘Cüppeli Ahmet Hoca’ lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ve yakın çevresi, İstanbul’un selatin camileri dururken, Ataköy’deki Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenleyecekleri sohbet toplantısına vatandaşları içeriği dikkat çeken bir mesajla çağırdı.”

Hımm, demek ki 28 Şubat süreci benzeri görüntüler!

Demek 28 Şubat’ta kötü şeyler oldu…

Madem öyle 28 Şubatçılara neden hiçbir şey yapmıyorsunuz?

28 Şubat’ın bütün aktörleri sağ… Neden onlardan hesap sormuyorsunuz?

Bu nasıl bir çelişkidir?

Ne dehşetli bir kandırmacadır?

Maksat taraftarları uyutma, aldatma…

Diğerlerini de baskı altına alma, kışkırtma değilse nedir?

*   *   *

Diğer bir “Paranoyakorkufobikışkırtmakandırma” manşet haberi de aynı tarihli Bugün gazetesinden!

Manşet haberde şunlar yazıyordu:

“Genelkurmay ile İçişleri Bakanlığı arasında 28 Şubat sürecinde yürürlüğe giren ve toplumsal olaylarda askere müdahale yetkisi veren EMASYA protokolü 4 Şubat 2010'da kaldırıldı. EMASYA'yı yürürlükten kaldıran protokole dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş imza attı. Ancak 7 Ekim 2010 tarihinde 6. Kolordu Komutanlığı, emrindeki birliklere bir talimat göndererek şehir merkezlerine yönelik bir çalışma yapılmasını istedi. Talimat içeriğinin iptal edilen EMASYA protokolünde yer alan içerikle benzer olması kafaları karıştırdı.

Şehirlerin krokilerini istediler

Altında Albay Emin Erim ile Kurmay Albay M. İhsan Tavazar'ın imzalarının bulunduğu 'GİZLİ' gizlilik dereceli mesaj formunda Kolordu Komutanlığı'na bağlı bütün birliklerden Akdeniz Bölgesi'ndeki kışlaların acil müdahale mangaları ve hazır kıta mevcutları ile metin ve krokileri dâhil bölgedeki bütün şehirlerin planlarını istedi. 18 Ekim'e kadar gönderilmesi istenen bilgilerin Balyoz darbe planları bünyesinde kullanılan strateji planları ile aynı istekleri içeriyor olması dikkat çekti. Plan, darbe ve olağanüstü hal sonrası gerekli envanterin tespiti ile mevcut durumun belgesini içeriyor.

Darbe yapılması için hazırlık çalışması olarak nitelendirilen EMASYA planlarının tekrar hazırlanması ile Adana, Osmaniye ve Gaziantep bölgelerinde çıkartılması planlanan olaylara müdahale etmek için EMASYA'nın tekrar yürürlüğe girmesi gerektiğinin gündeme getirileceği iddia ediliyor.”

Yahu, siz kimi kandırıyorsunuz?

Bir kere, EMASYA 28 Şubat sürecinde hayata geçirilen bir sözleşme değil. Çok daha eski… Belki de Cumhuriyet tarihiyle yaşıt bir uygulama… Uygulamanın özü; Polis ve Jandarmanın yetersiz kaldığı durumlarda, mülkî amirin talebi üzerine ordunun bölgedeki birimlerinin olaylara müdahalesi… Bundan daha tabii ne olabilir?

İkincisi, şehirlerin planlarını istemişler… Eğer haber doğruysa isteyenlerin “internet” diye, “map google” yani “google harita” denilen bir şeyden haberleri olmayan kimseler olması lâzım. Çünkü artık elimizde, yani internette öyle bir harita var ki; istediğiniz adresi en ince ayrıntısına kadar, hatasız gösteriyor. Böyle bir harita, kroki elinin altındayken; birliklerden şehirlerin krokisini istemenin mantığı var mı?

Bilgilerin, “Balyoz darbe planları bünyesinde kullanılan strateji planları ile aynı istekleri içeriyor olması” dikkat çekiciymiş.

Kardeşim, siz darbeyle, Balyozla bozmuşsunuz… Kafalarınız bulanmış…

Milletin de kafasını bozmak, bulandırmak istiyorsunuz.

Silahlı Kuvvetlerde kimsenin bırak “darbe” konuşmayı, darbeyi ima edecek bir sözden bile bahsetmeye mecali kaldı mı?

Siz neden bahsediyorsunuz?

Kimi kandırıyorsunuz?

Yok, bu yazdıklarınıza kendiniz inanıyorsanız…

Allah size akıl-fikir versin!

 

Arşiv

Tarih: 24.10.2010 Okunma: 777

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?