Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Görülen o ki, Türkiye bütün iktisadî sorunlarını çözdü!
Bütün ekonomik göstergeler mükemmel olsa gerek!
Bu memleketin ihracat ve ithalat rakamları ideal seviyelerde olmalı! Anlaşılan, cari açık, hele tehlikeli bir cari açık söz konusu bile değil!
Üretim harikulade, çarşı-pazar canlı, işler tıkırında olmalı!
Hal böyle olunca, artık bu memlekette fakir-fukara kalmamıştır.
Herkesin gelir düzeyi beyler, paşalar gibi yaşamasına elvermektedir.
İşsizlik söz konusu bile değildir.
Ülkenin enflasyon diye bir derdi bulunmamaktadır. Çünkü Ekim ayı enflasyonu gayet yüksek çıktığı halde, bunu küçücük de olsa manşetten veren gazete yoktur. Demek ki enflasyonun yükselmesi refah içindeki halkı hiç etkilememektedir.
Devlet de, millet de iktisadî sıkıntıları aşmıştır.
Memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin bilhassa emeklinin geçim darlığı, hayat pahalılığından şikayetleri söz konusu bile değildir!
Haciz, icra gibi olumsuzluklar yaşanmamaktadır!
İhaleler şeffaftır, herhangi bir yerde, herhangi bir yolsuzluk, soygun, talan yoktur!
Artık Türkiye’de ekonomik sıkıntı diye bir sorun kalmamıştır.
Altta-üstte, köyde-şehirde, doğuda-batıda, genç-yaşlı, kadın-erkek, siyasetçi-medyacı kimsenin iktisadî bir meselesi yoktur!
Ya ne vardır?
Türban-başörtüsü meselesi vardır!
Türban çevresinde dönen kör dövüşü vardır!
Uzunluğu, tarihî bir dünya rekoru kırmaya aday “türban-başörtüsü” filmi vardır!
Resepsiyon krizi vardır!
PKK ile “diyalog” merhalesinden, “müzakere” safhasına geçiş vardır.
Başka?
Medeniyetler buluşması(!) için ülke ülke gezmek var!
Komşularla “sıfır” sorun var, yani “sorun” yok!
“Dini-imanı olmayan para”nın küresel düzeni var!
Hayalî AB yolculuğu var!
“Demokratik açılım” var!
Bilhassa 12 Eylül 2010’dan itibaren hızlanan “ileri demokrasi” hamleleri var!
“Omurgasızlar” var, “dansöz” var, “boykotçu” var!
Bir türlü sonu gelmeyen diziler var!
Dizilerin sanal ve mütemadiyen yalan söyleyen “kahramanları” var!
O “kahramanlar”ın magazin haberleri var!
Kısaca, Türkiye “altın çağ”ını yaşıyor!
x x x
İTAATSİZ
AKP genel başkan yardımcılarından birine göre; “Başkomutan”ın, 29 Ekim resepsiyonuna gitmeyen paşalar itaatsizlik etmiş!
Hımmm!
O resepsiyona gitmeyen başkaları da var: Misâl, AKP genel başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın eşi, Emine Erdoğan!
Öte yandan, resepsiyona yine eşsiz gidenler ve “Başkomutan”ın eşinin elini sıkmayanlar var: Sağlık Bakanı Recep Akdağ gibi…
O başkan yardımcısı, acaba bunlar hakkında ne düşünüyor?
Onlar için de “itaatsiz” diyor mu?
Bu “itaatsiz”lere ne yapmak lâzım?
Söylese de öğrensek!
Önceki yazılar