Mustafa ARSLAN, Yeniçağ, 05 Kasım 2010

Sahnedeki oyuncu; “Bunlar, çiftçinin alın terinin kokusundan rahatsızlar” diyor, alkıştan ortalık yıkılıyor! Sahnedeki kişinin; “Bunlar” dediği AKP’lilerdir çünkü çiftçiye; “Gözünüzü toprak doyursun!” diyen onlardı zannediyorsunuz ama sahnedeki AKP’nin Genel Başkanı! Aklımız karışıyor!
“Bunlar işçinin nasırlı ellerinden rahatsızlar” diyor sahnedeki alkış-alkış! Sahnedekinin “Bunlar” diye tarif ettikleri de, Ankara’nın kışında-ayazında işçilere tazyikli su sıktıran, aylarca kar altında çadırlarda bekleten, millet vekili ile birlikte gözlerine biber gazı sıktıran, işçilerden ve sendikalarından aşırı derecede rahatsız olan, maden işçilerinin ölümlerini kaderleri sayan AKP’lilerdir ve Başbakandır sanıyorsunuz ama sahnedeki AKP’nin Genel Başkanı ve Başbakan! Aklımız gene karışıyor!
“Bunlar Anadolu’nun, Trakya’nın kavruk yüzlü köylüsünden rahatsızlar” diyor sahnedeki tek kişilik aktör! Gene “Bunlar” AKP’lilerdir zannediyorsunuz çünkü İç Anadolu’da, hatta Başkent Ankara’da, Trakya’da, Ege’de ve Akdeniz bölgesinde yuhalanan AKP’liler, yumurta atılan bakanlar var ve “Bunlar” AKP’liler olmalı diyorsunuz ama sahnedeki AKP Genel Başkanı ve Başbakan!
“Ananı da al git!” diyen, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!” diyen, bebek katili caniye “sayın”, şehide “kelle” diyen, bunlar değil başkaları sanki!
Daha fazla demokrasi, açılım diyerek başımıza olmadık oyunları açan bunlar değil sanki! Habire Mehmetçik şehît olurken, artık polis karakollarına saldırılırken; kırsalda, yaylada, köyde, kasaba ve ilçelerde akşam saat 17.00’de, şehirlerde 20.00’de, metropollerde saat 21.00’de hayat kapılar ardına hapsedilirken; metropol ve şehirlerde çelik kapılar defalarca kilitlenmesine rağmen hiç bir vatandaşın huzûru yokken; sanki iktidarda başkaları var, sanki sahnedeki tek kişilik aktörün “Bunlar” diye seslendiği, hükümet ve AKP! Ama sahnedeki AKP Genel Başkanı ve Başbakan!
İstanbul’un göbeğinde polise bombalı saldırı yapılıyor! Bir kaç gün önce demokrat basın(!)ımızın gönderdiği dolma kalemlerin, mağara dekorunda yaptıkları söyleşide, demokrat terörist biri; “Terörün şehirlere ineceğini ama sivillere dokunulmayacağını” söylemiş, “şanlı demokrat dolma kalemler” de bu büyük ihsânı alkışlamışlardı! İmralı’daki bebek katili câni kuduz; 31 Ekim’den sonra olacaklara karışmayacağı tehdîdini göndermişti demokrat avukatları aracılığıyla!
Sahnedeki tek kişilik yorulmaz aktör hâlâ; “Türkiye’yi karıştırmak, huzûru istikrarı güvenlik ortamını bozmak isteyenler” diyor! Bu huzûr denen, istikrâr denen şey nedir, bilen var mı Allah aşkına? Terörist hayatı, anarşi asâyişi bitirmiş, güvenlik görevlilerinin can güvenliği yok, Dış Politikada ABD’nin Türkiye’yi kapalı kapılar ardında uyardığı(tehdîdi değil) yazılıyor; ABD ve AB dikteleriyle salıverilen “Taş atan” ketm-i nüfus çocukların katliama hazırladıkları bomba ellerinde patlıyor; huzûr var, istikrâr var!
Hükümetin PKK ile görüştüğünü söyleyenlere “Şerefsiz!” diye iltifat eden AKP’lilerle 6 maddelik mutabakata vardıklarını açıklayan, dağdaki terörist itin söyledikleri, şerefliler tarafından yalanlanmıyor! İstikrâr var, huzûr var!
Katıksız çadır hapsindeki ordu, huzursuz, resepsiyona katılmıyor! Emniyet huzursuz, içten içe cemaatçi-devletçi hakimiyet yarışının varlığı ifşa ediliyor! Yüksek Yargı huzursuz; her gün yeni bir partizan hukukçuluk sergileniyor! İstikrâr var, huzûr var!
İstikrarsızlığın ve huzursuzluğun net tarifini veya yaşadığımız ama fark edemediğimiz bu huzûr ve istikrârın ne demek olduğunu, Allah aşkına bilen var mı?

YORUMLAR