Söz ola kese savaşı,
Söz
ola kestire başı,
Söz
ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.
Yunus Emre
Atilla İLHAN
Biz yalnızlıktan doğduk o
dağdağalı sudan
Biz yani Erdoğan, Ayşenur, Ali ve Ahmet
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
Köy köy bucak bucak memleket memleket
Yani Afyon, Adilcevaz, Akçadağ, Turgutlu
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Buzlu mehtap alçakca kesmişti yolumuzu
Bütün kapılardan açıkca kovulmuştuk
Silahımız avcumuza yapışmıştı soğuktan
Biz yani Erdoğan, Ayşenur, Ali ve Ahmet
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Kestiremedik ne yaptığımızı kim olduğumuzu
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
Köy köy bucak bucak memleket memleket
Yani Afyon, Adilcevaz, Akçadağ, Turgutlu
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Ne kadar korkmuştuk elimizden tutmadılar
Doğrudur kendi içimizde daraldığımız
Kim neyi savundu bilinmez nereye kadar
Biz yani Erdoğan, Ayşenur, Ali ve Ahmet
Başka bir yalnızlıkta boğulduk / havasızlıktan
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
Köy köy bucak bucak memleket memleket
Ne solculuğumuz solculuktu ne sağcılığımız
Karanlık bir kapı ölüp üstümüze kapandılar
Kimse bizi sevmedi / ağır kan kaybıyız
ATTİLA İLHAN
Şairler ve şiirleri
Arşiv
YORUMLAR
özgür deniz
12.09.2010 - 00:03
İKİ HİKÂYE:
‘’Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması imkânsızdır. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner. Ama kaçamaz. Çünkü elindekini bırakmak istememektedir. Aslında maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Sadece KENDİ BAĞIMLILIĞININ GÜCÜ tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey; elini açık yiyeceği bırakmaktır. Ama iştahı ve açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki; üç kuruşluk tatlıya sımsıkı sarılmakta, yumruğunu sıkıp (elini bağlayıp) bırakmamaktadır. Yumruğu da yarıktan çıkmamakta ve tuzağa çakılıp kalmaktadır. Elini açıp cevizden çekse çıkacak ve özgür kalacak.’’ İhsan Eliaçık-Aşağılık Maymunlar Olun
Evet, dünya nimetlerine aşırı bağımlılık bizleri birbirimizden ayırmıştır ve düşmanın tutsağı kılmıştır. Dünya nimetleri gözlerimizi kör etmiştir. Vicdanlarımızı lekelemiştir. Beyinlerimizi dumura uğratmıştır. Esaretimizi katmerleştirmiştir. Artık dünya denilen kavanozun içinde ki balın tatlılığına aldanmamalıyız, aslında o bal, içinde zehir gizlenmiş bir baldır. O bal için birbirimizi sokmaya çalışmamalıyız. Köpekler gibi dalaşmamalıyız. Bilakis birlikte bölüşmeliyiz dünya nimetlerini. Mülk hastalığından kurtulmalıyız. Adaletin ve ahlakın kucağına sığınmalıyız.
‘’Ormanın birinde aslanlar toplanmışlar ve düşünmüşler. Saldıracak hayvan aramışlar. Ama hiçbirine karar verememişler. Kimisini hızlı, kimisini basit, kimisini de büyük bulmuşlar. Öküzde karar kılmışlar. Tam ağızlarına layık görmüşler. Ama öküz o kadar da basit avlanacak bir hayvan değilmiş. Bir kere organize hareket ediyorlarmış. Güçlüymüşler de. Ama aslanlar da aç. Tilkiye akıl danışmaya karar vermişler. Tilki kolay demiş ama bir istekte bulunmuş: beni öküz otlaklarının prensi yapın demiş. Ve dileği kabul edilmiş. Tilki öküzlerin arasına nifak sokmuş. Ve her birini kolayca harcatmış. Öküzlerden biri harcanırken diğerleri öylece bakınıyorlarmış. Kendilerine dokunulmuyor ya bundan ala bayram mı olur? Her şey otlağın selameti içinmiş! Öküzler tek tek alınıp gidilmiş. Otlak seyrelmiş. Aslanlar semirmiş. Bir gün aslanlar tilkisiz gelmişler. Çünkü tilkiye gerek kalmamış. Geriye tek bir öküz kalmış. Ama son pişmanlık hiçbir zaman fayda vermezmiş.’’ Bertolt Brecht ve Sarı Öküz
Allah rızası için yanlış anlayıpta küfre meyletmeyin. Bunlar sadece birer misal. Yoksa siz insan kardeşlerimi hayvanlara benzetme yapacak kadar alçak değilim. Ama bazı şeylerin de hikâyeleştirilerek izahı daha kalıcı oluyor. Bir şeyler çıkarmak daha kolay oluyor. İşte bizleri mahveden, böyle kardeşlerimizi çok kolayca düşmanın kucağına atmamız olmuştur. Düşman teker teker harcamıştır hepimizi. Birlik güçtür kardeşlerim. Birliğimizi bozmayalım gücümüzü eksiltmeyelim. Demir gibi olalım düşman karşısında. Tek can ve tek fikir olalım. İslam ahlak ve adaletinde birleşelim. Ortak akıl budur. Ortak mutluluğun yolu buradan geçer. İnsanlığın ortak vicdanı: yüce İslam dinidir. Haydi, bu vicdanda buluşmaya!
İnsanın hazin hikâyesini mükemmel şekilde hülasa eden ve iki hayvan temelinde anlatılmış iki hikâye. Lütfen anlayınız. Sadece bir gerçeğe vurgu yapmak içindir örnekler ki; zaten de ben vermedim. İnsan budur işte. Sonsuz bağımlılığı ve açgözlülüğü perişan etmiş ve tutsak almıştır insanı. İnsan bu kör bağımlılıktan kendini kurtarmadıkça asla insan gibi bir yaşama kavuşamayacaktır. Hep İzzetsizliğin, perişanlığın mahkûmu olacak ve her daim sömürülecektir.
özgür deniz
12.09.2010 - 00:03
İKİ HİKÂYE:
‘’Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması imkânsızdır. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner. Ama kaçamaz. Çünkü elindekini bırakmak istememektedir. Aslında maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Sadece KENDİ BAĞIMLILIĞININ GÜCÜ tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey; elini açık yiyeceği bırakmaktır. Ama iştahı ve açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki; üç kuruşluk tatlıya sımsıkı sarılmakta, yumruğunu sıkıp (elini bağlayıp) bırakmamaktadır. Yumruğu da yarıktan çıkmamakta ve tuzağa çakılıp kalmaktadır. Elini açıp cevizden çekse çıkacak ve özgür kalacak.’’ İhsan Eliaçık-Aşağılık Maymunlar Olun
Evet, dünya nimetlerine aşırı bağımlılık bizleri birbirimizden ayırmıştır ve düşmanın tutsağı kılmıştır. Dünya nimetleri gözlerimizi kör etmiştir. Vicdanlarımızı lekelemiştir. Beyinlerimizi dumura uğratmıştır. Esaretimizi katmerleştirmiştir. Artık dünya denilen kavanozun içinde ki balın tatlılığına aldanmamalıyız, aslında o bal, içinde zehir gizlenmiş bir baldır. O bal için birbirimizi sokmaya çalışmamalıyız. Köpekler gibi dalaşmamalıyız. Bilakis birlikte bölüşmeliyiz dünya nimetlerini. Mülk hastalığından kurtulmalıyız. Adaletin ve ahlakın kucağına sığınmalıyız.
‘’Ormanın birinde aslanlar toplanmışlar ve düşünmüşler. Saldıracak hayvan aramışlar. Ama hiçbirine karar verememişler. Kimisini hızlı, kimisini basit, kimisini de büyük bulmuşlar. Öküzde karar kılmışlar. Tam ağızlarına layık görmüşler. Ama öküz o kadar da basit avlanacak bir hayvan değilmiş. Bir kere organize hareket ediyorlarmış. Güçlüymüşler de. Ama aslanlar da aç. Tilkiye akıl danışmaya karar vermişler. Tilki kolay demiş ama bir istekte bulunmuş: beni öküz otlaklarının prensi yapın demiş. Ve dileği kabul edilmiş. Tilki öküzlerin arasına nifak sokmuş. Ve her birini kolayca harcatmış. Öküzlerden biri harcanırken diğerleri öylece bakınıyorlarmış. Kendilerine dokunulmuyor ya bundan ala bayram mı olur? Her şey otlağın selameti içinmiş! Öküzler tek tek alınıp gidilmiş. Otlak seyrelmiş. Aslanlar semirmiş. Bir gün aslanlar tilkisiz gelmişler. Çünkü tilkiye gerek kalmamış. Geriye tek bir öküz kalmış. Ama son pişmanlık hiçbir zaman fayda vermezmiş.’’ Bertolt Brecht ve Sarı Öküz
Allah rızası için yanlış anlayıpta küfre meyletmeyin. Bunlar sadece birer misal. Yoksa siz insan kardeşlerimi hayvanlara benzetme yapacak kadar alçak değilim. Ama bazı şeylerin de hikâyeleştirilerek izahı daha kalıcı oluyor. Bir şeyler çıkarmak daha kolay oluyor. İşte bizleri mahveden, böyle kardeşlerimizi çok kolayca düşmanın kucağına atmamız olmuştur. Düşman teker teker harcamıştır hepimizi. Birlik güçtür kardeşlerim. Birliğimizi bozmayalım gücümüzü eksiltmeyelim. Demir gibi olalım düşman karşısında. Tek can ve tek fikir olalım. İslam ahlak ve adaletinde birleşelim. Ortak akıl budur. Ortak mutluluğun yolu buradan geçer. İnsanlığın ortak vicdanı: yüce İslam dinidir. Haydi, bu vicdanda buluşmaya!
İnsanın hazin hikâyesini mükemmel şekilde hülasa eden ve iki hayvan temelinde anlatılmış iki hikâye. Lütfen anlayınız. Sadece bir gerçeğe vurgu yapmak içindir örnekler ki; zaten de ben vermedim. İnsan budur işte. Sonsuz bağımlılığı ve açgözlülüğü perişan etmiş ve tutsak almıştır insanı. İnsan bu kör bağımlılıktan kendini kurtarmadıkça asla insan gibi bir yaşama kavuşamayacaktır. Hep İzzetsizliğin, perişanlığın mahkûmu olacak ve her daim sömürülecektir.