Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
TRT’ye program
yapan AKP yanlısı gazetecilerin maaşlarını TRT iki yıllık ısrarlı talepler
sonucu ancak yayımladı. ABD’den yazan okurumuz diyor ki:
“Bir süredir ABD’nin Minnesota eyaletinde yaşıyorum. Buradaki sisteme göre
eyalete bağlı herhangi bir kuruluşta çalışan insanın maaşını öğrenmek için
girebileceğiniz bir internet sitesi var. İsmini yazıyorsunuz, maaşını
öğreniyorsunuz. İnsanların eyaletin vergilerle topladığı paralarının nerelere,
kimlere ve ne kadar ödendiğini öğrenmesi için geliştirilmiş bir sistem bu. Ve
dikkat çekmek gerekiyor ki, kişisel bilgi içerdiği için öğrenci ödev
sonuçlarının duvarlara asılmasının bile yasak olduğu bir ülkede yapılıyor bu,
yani kişisel bilgilerin gizliliği konusunda bizden kat kat daha hassaslar.
Devlette istihdam olmuş insanların maaşları kişisel bilgi değil, şeffaflık
adına aksine herkesin öğrenebileceği bir bilgidir burdaki anlayışa göre...”
Güzel
TRT!
Meslektaşımız
evinde bir yandan çalışıyor bir yandan da TRT’nin müzik kanalını dinliyormuş.
Birara spikerden şöyle bir anons duymuş.
“Sevgili izleyiciler, kurban bayramınızı peşin peşin kutluyor, hepinize iyi
alışverişler diliyoruz. Programımıza şimdi de Teoman’dan dinleyeceğimiz güzel
bir parça ile devam ediyoruz.”
“Güzel parça”nın adı ne miymiş?
“Güzel bir gün ölmek için!”
CHP’den bir portre...
CHP Parti
Meclisi Üyesi Doçent Nuran Yıldız, kendi internet sitesinde kendini
tanıtıyor. Gelin aydın bir partiliyi yakından tanıyalım:
“Sayıları binleri bulan devamlı okurlarımın iyi bildiği ilkelerim vardır.
Ülkemin zararına olacak hiçbir işin içinde olmam mesela, destek vermem.
İlkelerimi çiğnememi isteyecek hiçbir yerde çalışmam, çalışmadım.
Kötülüğüne doğrudan tanık olmadığım kimseye ‘kötü’ demem.
Daha iyiyi hedefleyen herkese destek veririm.
Tüm dünya karşımda olsa da haksızlığa uğrayanın yanında dururum, çekinmem.
Başarmak isteyen herkese gücümün yettiği tüm fırsatları sunarım.
Hızla yürüyenin, yukarı tırmananın önünde durmam, yolunu açarım.
Kimsenin yüzüne söylemeyeceğimi arkasından söylemem.
Kazık yediğim adama kazık atmam, tek yaptırımım hayatımdan çıkarmak olur.
Sözümü esirgemem, söz söyleme özgürlüğümden asla vazgeçmem.
‘Eyvallah’ı olmadan yaşamak derim buna...
Kavak ağacı gibiyim yani, dosdoğru uzarım. Öyle olduğum için ödenmesi gereken
tüm faturaları da öderim.
Yarışa girmem, kimseyi rakip bellemem, yalnızca işimi yaparım.
Herkesle yemek masasına oturmam, oturduğum herkesle de yola çıkarım.
Ağlamak isteyene omzumu hep hazır tutarım, kimsenin omzunda ağlamam.
Hayatta kendimden ve bir iki dosttan başka kimseye güvenmem. Öğrencilerime de
öyle öğütlerim.
İstenmediğim hiçbir yerde durmam, istendiğim her yerde hakkını vermek için
çalışırım.
Yazdığım ve yaptığım her şeyin arkasında dururum. Arkasında durmayacağım hiçbir
işi yapmam.
AKP’yi eleştiren yazılar yerine ilişki yazıları yazmam istendiğinde kabul
etmedim, köşemden oldum.
Özgürlüğümün ve ilkelerimin tüm faturaları tarafımdan ödenmiş olduğundan hesap
vermekten de hiç gocunmam.
CHP Parti Meclisi üyeliği gibi onurlu bir göreve uygun görüldüm. Mustafa
Kemal’in izi dışında takip edecek bir izim hiç olmadı.
Benden klasik bir politikacı duruşu bekleyenler yanılır. Kendimi inşa ederken
öyle yoruldum ki, kendimden vazgeçemem. Hayat kendimiz gibi olarak yaşanınca
hayattır.
Ve hepimiz kendimiz gibi olarak Mustafa Kemal’in ışığında ilerlemenin
sevdasından hiç vazgeçmedik, geçemeyiz.”
Koruma
Yeniçağ Gazetesi Ankara
Temsilcisi ve yazarı Sabahattin
Önkibar yazıyor:
“AKP, koruma kararımı nasıl kaldırdı?
Ankara’ya 1989’da İstanbul’dan geldim ve 21 yıldır aralıksız olarak 6 ayrı medya kuruluşunun
Ankara temsilciliğini yapıyorum. 90’lı yılların başından itibaren yazdığım
yazılar ve televizyon programlarım sebebi ile İçişleri
Bakanlığı tarafından talep etmememe rağmen yakın korunma kararım verildi.
Aralıksız 10 küsur sene polis korumam birebir yanımdaydı. AKP gelir gelmez
şahsımla alakalı olan koruma kararı, önce çağrı üzerine korumaya dönüştürüldü,
yani tehlike hissettiğim an, istediğim zaman koruma veriliyordu. Derken kısa
bir süre önce tehditlerin artması ile yeniden yakın korunma talep ettim. Sonuç
mu?... Bırakın korumanın tahsis edilmesini, koruma kararımı tümden
kaldırdılar... Mehmet Metiner ve Önder Aytaç gibi yandaşlara ikişer üçer polis
tahsis eden AKP, bizim için, başına bir şey gelse de kurtulsak diyor herhalde!”
Gazeteciye baskının binbir çeşidi uygulanıyor... Bu da onlardan...
Abdullah
Gül diyor ki: “Türkiye’de siyaset tarzı değişmiyor.”
İyi de değişmeyen siyaset tarzı
nasıl oluyor da memleketi değiştirip ileri demokrasiye götürüyor?
* * *
Kılıçdaroğlu,AP Raportörü
Ruijten’e söz vermiş:”Sizi şaşırtacağım.”
Başarır... Zira bazı konularda
bizleri bile şaşırtıyor...
Haldun Ertem
AİHM’deki Türk
yargıç Işıl
Karakaş, “14 yıldır tutuklu yargılanan var” demiş.
Hmmm. Bu durumda Balbay’la Tuncay’ın daha en az 12
yılları var!
Fahrettin Fidan
Arşiv