KAMUOYU OLUŞTURULACAK

İsmail Hakkı CENGİZ - 20.11.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Başlıktan sormuştuk; “Ağırlaştırılmış müebbet mi, birinci sınıf ağırlama mı?” Birkaç hafta önce yazdığımız o yazıda, aslında Öcalan’ın mahkûm gibi tutulmadığını, adeta bir misafir gibi ağırlandığını belirtmiştik.

Fatih Altaylı’nın, dünkü yazısına bakacak olursanız, söz konusu ettiğimiz ağırlama bile az gelmiş… Daha da ötesine geçilecekmiş… Öcalan, devletle 6 maddelik bir protokol yapmış… Öcalan’ın durumuyla ilgili madde şöyle:

Öcalan’ın cezaevi koşulları seçim sürecine kadar iyileştirilecek. (Gazete, dergi, televizyon gibi mahkûm haklarından yararlanmak ve diyalog sürecinde örgüte hâkim olabilmek için PKK ve DTP’den çözüm sürecinde yer alacak isimlerle denetimli olarak iletişim kurmasına izin verilmesi.) Seçimin ardından silahsızlanma aşamasına geçildiğinde Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılarak ev hapsine alınmasına imkân sağlamak için kamuoyu oluşturulacak.” (19 Kasım 2010, Habertürk)

Maddedeki paranteze alınmış “mahkûm hakları”na özel dikkat… Siz, Öcalan’ın gazete, dergi, televizyon gibi iletişim araçlarından mahrum bırakıldığına inanabiliyor musunuz? Onlardan günü gününe haber almasa örgütle iletişim kurmasına imkân var mı?

Asıl bomba; ondan sonra gelen cümlede; “İmralı’dan çıkarılarak ev hapsine alınması…”

Bu mümkün olur mu?

İşin mümkünatı son cümlenin son kelimelerinde saklı:

“(buna) imkân sağlamak için kamuoyu oluşturulacak…”

Demek ki neymiş?

Kamuoyu oluşturulacak.

Anlaşılan, iktidar yanlısı düzinelerce televizyon, gazete; yüzlerce yazar öyle bir hava estirecek ki, Öcalan’ın “eve çıkması” memleketin selâmeti için şart olacak!

Sonra, bir de bakmışız ki Apo evinde!

Olmaz olmaz, demeyin.

Son yıllarda olmaz olmaz denilen neler neler oldu, bir hatırlayın.

Bu da olur!

Çünkü kamuoyu oluşturulacak!

x   x   x

 VERİM-KÂR

13 Kasım 2010 tarihli Hürriyet gazetesinin 13’ncü sayfasındayız… Tepedeki haber şöyle: Sabancı Holding, 9 ayda 1,2 milyar kâr etti, çalışan sayısı 58 bini buldu.

Sayfayı çeviriyoruz…

14’ncü sayfanın tepesindeki haber de şöyle: (Başlığın altındaki ilk cümle) AKBANK yılın ilk dokuz aylık döneminde 2,3 milyar lira net kâr açıkladı.

Bildiğimiz kadarıyla, Akbank Sabancı’nın…

Eee, nasıl oluyor da holdingin sadece tek iştiraki Akbank 2,3 milyar kâr ederken, bütün holdingin kârı 1,2 milyar oluyor?

Acaba durum şöyle mi: Akbank’ın kârı 2,3 milyar lira… Holdingin geriye kalan sektörleri ise zarar ediyor.. Bunların toplam zararı 1,1 milyar lira… Akbank’ın kârından bu zararı çıkınca geriye 1,2 milyar lira kâr kalıyor!!!

Bu vaziyette Sabancı Holdingde, bankacılığın haricindeki sektörlerde durum felaket demektir. Öyleyse, zarar eden sektörlerde devam etmenin ne manası var?

Yoksa bu 1,2 milyar, Akbank hariç, diğer sektörlerdeki iştiraklerin kârı mıdır? O vakit soru şu: Holdingin tek bankacılık sektörü, toplamın 2 katı kadar kâr elde ediyorsa, bankacılığın dışındaki sektörler ziyade verimsiz değil mi?

Haberde holdingin çalışan sayısı da dikkat çekici: 58 bin. Bunun içinde Akbank çalışanları var mı, bilmiyoruz! Akbank personelinin 10 bin civarında olduğunu tahmin ediyorum.

Son tahlilde şöyle bir durum ortaya çıkıyor: 10 bin kişilik Akbank, 58 bin kişilik holdingden 2 kat daha fazla kâr elde etmiş.

Burada bir anormallik var!

Bankacılığa göre, diğer sektörler aşırı derecede verimsiz! Bu vaziyette herkes işi gücü bırakıp bankacılık yapmaya kalkmaz mı?

 

Önceki yazılar

Tarih: 20.11.2010 Okunma: 639

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?