‘’Bilmediğimiz bir şey yok, insanlıktan başka.’’ Özgür Deniz
‘’Ayağa kalk ve insan ol.’’ Dan Miguel Ruiz
‘’Kendini bil.’’ Tolstoy
Kimdir gerici? Çağı anlayamayan gericidir. Fikir teatisinden korkan ve şiddette çözüm arayan gericidir. Söz karşısında güce sığınan gericidir. İnsanlığın geldiği aşamayı unutup, idrak edemeyip ilkelliğe dönmeyi isteyen gericidir. Kendi bireysel yeteneklerine değilde başkalarına güvenerek iş yapan gericidir. Hedefine kendi gayretleri ile değilde, birilerinin kararı ve silahı ile ulaşmayı arzulayan gericidir. Sahip olduğu maddiyatla adam olduğunu ispata yeltenmeye çalışan gericidir. Başkalarının sırtından geçinen gericidir. Ahlaksızlığın, adaletsizliğin, hürriyetsizliğin bataklığından beslenen gericidir. Başkalarının alın terinden, gözyaşından, kanından ve korkusundan beslenen gericidir. Farklılıktan korkan gericidir. Yaşamın sunduğu zevkleri acılaştıran gericidir. Hakikati gördüğü halde çıkarına ters düştüğü için tabi olmayan gericidir. Kendine putlar edinen gericidir. Bilimsel deneyler sonucunda gerçeğe ulaşıpta ulaştığı gerçek kendi dünyevi hayallerine ve savunduğu ideolojisine ters düştüğü için gerçeği tersyüz eden gericidir. Üzerinde ve kucağında yaşadığı ülkeye ve millete ihanet eden gericidir. İnsanlığın insan olma sürecinde ki geçirdiği aşamaları göz ardı ederek tekrar ilk sürecin başına dönmeyi arzulayan gericidir. Allah ile aldatan gericidir.
İlerici kimdir? İçinde yaşadığı çağı idrak edebilen ilericidir. Çağın gereklerine göre tavır belirleyebilen ilericidir. Alın teri akıtan, gözyaşı döken, korkulardan beslenecek kadar zavallı olmayan, gerekirse kendi kanını akıtabilecek kadar soylu olan ilericidir. Fikir teatisinden hiçbir zaman imtina etmeyen ve bu teati sonucunda ulaşılan doğruyu kabul edebilmekte tereddüt etmeyen ilericidir. Güce değil söze tabi olan ilericidir. Kendine güvenen ilericidir. Uzaklara bakabilen, ufku geniş olan, dünyayı geniş pencereden izleyebilen ilericidir. Ahlaklılık çıkarlarını zedelese bile inadına ahlakçı olan ilericidir. Hakikati arayan ve bulunca anında teslim olan ilericidir. Hakikati ideolojisine tercih edebilen ilericidir. Putları kıran ilericidir. Bilimi insanlığın iyiliği yolunda kullanan ilericidir. Üzerinde ve kucağında yaşadığı ülkeye ve millete sadakatli olan ilericidir. İnsanlığın insan olma sürecinde ki aşamaları dikkate alarak daha ileriye yönelen ilericidir. Ahlaka, adalete, hürriyete ihanet etmeyen ilericidir. Allah’a şereflice tabi olan ilericidir.
Şimdi Müslümanlara gerici diyenlere bakınız. Hangi çağdayız ama hala kayaya, kadına, paraya tapıyorlar. Sonra da yaratıcıya isyan edip halkında isyan etmesini ve kendi putlarına tapmasını istiyorlar. Oysa put icat ettirip halka bunu dayatmak bir emperyalizm tuzağıdır. İnsanda ki tapınç istencini bilen siyonist bunu yapay olarak gidermektedir ve bir put icat etmektedir. Peki, puta tapan bir toplum nasıl ilerici ve aydınlık yanlısı olabilir? Oysa put ilkel zamanların ve bedevilerin bir özelliğidir. Ve aydınlık güneşinin doğmasıyla bütün putlar parçalanmıştır. Ve bütün ilericiler, aydınlıkçılar putlara tapınmayı reddetmişlerdir. Çünkü güneşi görmüşlerdir. O güneşin doğuşuyla sahte güneşler batmıştır ebediyen. Ve geçim kaynağı olan putçuluk önemini kaybetmiştir insanların uyanmasıyla ve gerçeği görmesiyle. Çünkü kendi benzerine tapmaktansa ve kendi elinle yapıp sonrada acıkınca yediğin şey önünde eğilmektense, kendi benzerin olmayan ve daima diri olan, hayat veren bir Allah önünde eğilmek ne yücedir. Eskiden taştan yontulurdu putlar şimdi o putların yerini kapitalizmle birlikte yat, kat, cip, vip vb şeyler aldı ve bunlar daha ağır ve daha feci.
‘’Tağut sizi aydınlıktan karanlığa, Allah ta sizi karanlıktan aydınlığa çağırır.’’ Allah.
‘’Siz kendi ellerinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?’’ Allah.
Şimdi Müslümanlara gerici diyenlere bakınız. İçkinin bataklığında can çekişmekte ve bu yüzden onca insanın canına kast edilmektedir. Antalya da ki zom oluncaya kadar içip gece evinde sızıp kalan ve ölen (aslında öldürülen) genci düşününüz. Ve o zavallı gençleri yaptıkları pespaye eğlencelerle mahvedenleri düşününüz. Bir de Müslümanlara gerici demezler mi!? Beyinler uyuşmakta, zekâ katledilmekte ve sağlıklı düşünme yetisi yok olmaktadır içkiyle. İçki siyonizmin bir oyunudur. Kendi planlarının deşifre edilmemesi ve insanların böyle şeylerle iştigal etmemesi için insanların beynini uyuşturmakta, insanları umutsuzluğa sevk etmekte ve insanları uyuşturucu baronlarının kucağına itmekte ve içkiyi çağdaş yaşam gerekliliği olarak sunmaktadır, daha doğrusu zımnen dayatmaktadır. Çünkü Siyonist sarhoş edemediği topluma hükmedemez. O toplumun çocuklarını esir alamaz, yönlendiremez, tuzaklara düşüremez. Hayata bakınız anlarsınız. İçki içenler bunu inançsal bir değer olarak görmektedir, aydınlıkçı olmanın bir gereği olarak addetmektedirler, binlerce insanın canına kastetmektedirler. Gericilikte ısrar edenler bu özelliklerini hala muhafaza etmektedirler. Yani eksiden böyleydi şimdi de aynısı. Bir bedevilere bakınız, bir de şimdi çağdaş geçinenlere. Aynı özellikleri göreceksiniz hem de tıpatıp aynı.
Şimdi Müslümanlara gerici diyenlere bakınız. Kendileri kumar masalarında şereflerini bırakmakta, namuslarını peşkeş çekmektedirler. Ailelerini toplum içine çıkamaz hale getirmektedirler. Servetlerini kaybetmekte ve intihar etmektedirler. Aynı zamanda alın terlerini çaldıkları insanların emeklerini heba etmektedirler bir yerde. Toplum açlık çekerken bunlar şerefsizce boş yere servet akıtmaktadırlar. Bir ailenin bir yıllık gelirini bir gecelik seansta harcamaktadırlar. Buda siyonizmin kahpece bir oyunudur, bir yaşamsal koddur siyonist için. Çünkü paralar gerçekte kendisinin kasasına girmektedir. Toplumlar bu yolla ekonomik olarak zayıflamakta, toplumsal kaoslar ortaya çıkmakta ve toplumsal kaynamalar meydana gelmektedir. Yoksul daha da yoksullaşmaktadır. Siyonist önce verir ki alacağı bir şeyler olsun. Ahlakı sıfırlasın ki kolayca ruhlara inebilsin. Ama güneşin doğuşu toplum tabakasında buz gibi katılaşmış ve toplumu esir almış bu ahlaksızlık kütlesini eritmiş ve yok etmiştir. Ve ilerici olanlar bu erdemi kolayca ittihaz etmişlerdir. Ama gericilikte ısrarcı olanlar hala bu özelliklerini korumaktadırlar. Yani eksiden böyleydi şimdi de aynısı. Bir bedevilere bakınız, bir de şimdi çağdaş geçinenlere. Aynı özellikleri göreceksiniz hem de tıpatıp aynı.
Müslüman’a gerici diyenlere bakınız. Şeytan işi bir pislik olan ve gericiliğin mutlak bir emaresi olan tefecilikte (resmi adı faiz) lokomotif görevi görmekte ve toplumu da peşlerine takmak istemektedirler. Oysa bu pislik iş siyonizmin can simididir adeta. Zira siyonist baronların var olmasının ilk koşuludur bu pislik iş. Bunsuz yaşaması muhaldir küresel siyonizmin. Gericilerin başat özelliklerindendir bu pislik şey. Çünkü gericiler güçlerine güç katmaktadırlar bu yolla. Aynı kumarda olduğu gibi namusları kirletmektedirler ve alın terlerini haksız yere çalmaktadırlar hem de cebren ve hile ile. Üstelik resmen. Çünkü legal şekilde yapılmaktadır. Ve devlet hiçbir şey yapamamaktadır. Hatta devleti de bulaştırmışlardır. Ama devlete de gericiler egemendir. Zaten siyonizm de tefeciliğin sistemleşmiş adıdır. Tefecilikte faizdir bir yerde. Faiz toplumsal bir beladır. Alın terinin düşmanıdır. Sömürünün sübabıdır. Devletin zayıflığıdır. Fazla verirmiş gibi yapar, alır kasasına koyar, bizim ahmaklar bakar, siyonist yer büyür şişer. Ama güneş doğdu ve insanlığa karanlıkta hükmeden bu belayı boğdu. Yani eksiden böyleydi şimdi de aynısı. Bir bedevilere bakınız, bir de şimdi çağdaş geçinenlere. Aynı özellikleri göreceksiniz hem de tıpatıp aynı.
Müslümanlara gerici diyen ilericilere bakın ki insanların namuslarına göz dikmekten hakikate bakmaya acizler. Bigünah yavruları içkiyle aldatıp, eroinle uyuşturup kahpe dölü kodamanların kirli ve alçak zevklerine sunmakta ve zavallı bir tatmin edici meta derekesine düşürmektedirler. Şerefleri çürütmekte, mukaddes aile yapısını yıkmakta ve toplumu derin çatlamalara duçar kılmaktadır. Peki, bu nasıl ilericiliktir de namusluca yaşamak, kirli hayatları temizlemeye gayret etmek gericiliktir? İnsaf yahu. Fuhuş ta siyonizmin can damarıdır. Ar damarı çatlamayınca bir toplumun, o toplum varlığına kasteden tuzaklara düşünmeden atlamaz. Namus ve şeref gitsin ki toplumlar şerefsiz ve namussuz siyonistin kölesi olsun. Ama güneş doğunca ve insanlığın ufkuna parlayıp dünyayı aydınlatınca ne oldu bütün namussuzluklar buz dağı gibi eridi. Tabi gericiliklerinde inatçı olanlar müstesna. Onlar kıyamete dek var olacaklardır. Çünkü şeytana mühlet vardır. Yani eksiden böyleydi şimdi de aynısı. Bir bedevilere bakınız, bir de şimdi çağdaş geçinenlere. Aynı özellikleri göreceksiniz hem de tıpatıp aynı.
Müslümanlara gerici diyenler bakınız canlar. Bir zamanlar gerici bedeviler kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Belki bir sebepleri vardı ama yanlış yapıyorlardı. O sebep bu sonucu doğurmamalıydı. Zira bu körlük feci bir cinayetti. Peki, şimdikilerin o zaman ki bedevilerden ne farkı var Allah aşkına? Şimdikilerde diri diri toprağa gömmüyorlar mı bir nevi? Kızlarımızı bilerek siyonizmin kölesi kılmıyorlar mı? Üretilen metaların pazarlanmasını vesile bilerek kızlarımızı pazarlamıyorlar mı zımnen? Kızlarımızı ma….lik denilen ne olduğu belirsiz ucube bir yöntemle soyup kodamanların kucağına atıp gecelik tatmin aracı yapmıyorlar mı? Ve o gencecik kızlar, daha hayatının baharını tatmamış kızlar, intihara sürüklenmiyorlar mı? Yalan mı bunların hepsi? Kaç yavrumuzun intihar ettiğine şahit olmadık mı? Ekranlar çıplaklar kampını andırmıyor mu bu ülkede? Ama güneş doğunca ne oldu? O toprağa gömülen kızların hesabı sorulmaya ve bu alçaklığa son verilmeye başlandı ve toplum bir anda bu âdeti terk ederek aydınlık yaşama merhaba demeye başladı. Tabi bu gericilikte ısrarcı olanlar tükendi mi? Elbette hayır. Yani eksiden böyleydi şimdi de aynısı. Bir bedevilere bakınız, bir de şimdi çağdaş geçinenlere. Aynı özellikleri göreceksiniz hem de tıpatıp aynı.
Sevgili dostlar bu melanetleri bünyesi kabul eden var mı aramızda? Yok ve olamaz. Çünkü insan olanın işi değildir bu melanetler. Ancak hayvan bile değil insanlık sürecini ikmal edememiş mahlûkların işidir bu melanetler. Bu yüzden ahlaksızlık denizi peyderpey kurumuştur güneşin doğuşuyla. Bütün bu pislikler cehaletten doğan ahlaksızlığın ürünüdür. Ve mutlak olarak gericiliktir bu. Peygamberimizden önceydi bu pislikler ve o dünyaya teşrif ettikten sonra bu pislikler temizlenmeye ve insanlık arınmaya başladı. Ama hala aynı pisliklerle hatta daha değişik pisliklerle kirlenmeye ve insanlığı kirletmeye çalışanlar var. Peki, şimdi kim ilerici ve gerici kim?
Bilelim ki; son tahlilde: halk istemezse hiçbir şey olmaz. Evet, firavunu firavun yapan ve halka karşı müstekbirce davranışa sevk eden servet ve iktidarıdır ama ondan önce bu gücü ve serveti ona sunan halktır gerçek suçlu. Eğer halk korkuyu yenip, cesareti kuşanıp ve meydana çıkma kararlılığı göstereydi en ufak bir kahpelikte görecektiniz nasılda it gibi kaçışıyorlardı halkın gerçek düşmanları ama halkın tepkisiz olduğunu ve korktuğunu görünce elbet daha bir amansız geleceklerdir ve geliyorlar halkın üstüne ve yayıyorlar toplumun damarlarına ürettikleri pislikleri. Siz değişmeden size tanrılık yapamaya çalışanlar ve sizi yönetenler asla değişmeyeceklerdir. Bütün pislikleri hem üretecekler hem yayacaklar ve üstelik ilerici olduklarını iddia edeceklerdir. Ve üstelik hayâsızca ve küstahça sizi hep gericilikle damgalayacaklardır. ‘’Siz içinizdekini değiştirmeden Allah sizin durumunuzu değiştirecek değildir.’’ Rad-11
KALINLAŞAN DETAYLAR:
BİR: Büyük borçları affetmek için küçük borçları affetmek ve size büyük hediyemiz var diyerek küçükleri aldatmak nasıl bir şeydir hala çözmeye çalışıyorum dersem yemeyin zaten biliyorum ama laf olsun icabında söylüyorum. Kahrımdan söylüyorum. Yazıklar olsun! Yarın o borçlar zavallı, garip milletin sırtına yüklenecek. Hiç vicdanınız sızlamayacak mı Allah aşkına ey divaneler? Neden böyle bir zulüm yaparsınız? Neden böyle insanları ahmak yerine koyarsınız? Hiç ummazdım. İçim gerçekten çok acıyor. Devirdiğin bir d…u yeniden kaldırmak akılla nasıl bağdaşır biri bana anlatsın? Demek ki, yağ çeken yağcıların, sitayişe boğan yalakaların, kelimelerin ırzına geçen pespaye şarlatanların bir bildiği varmış! Peki, alçakların balını yemek mümkün müdür? Bakalım halkın tokadı nasıl olacak? Gerçekten insan ne de nankör ve unutkan. Oysa yüz verdin mi astar istenmiştir daima ve verilmeyen astar senin suratına geçirilmiştir daima. Çünkü doymaz bazı mahlûklar. Verdikçe isterler ve vermeyiverince de verdiklerinin hepsi bir kalemde silinip atılır ve seni doğduğuna pişman etmeye çalışırlar. Ki göreceğiz inşaallah. Çok acı çekiyorum ve utanıyorum! Ahlakı tüketen tek şey riyakârlıktır.
İKİ: CHP üzerinden AKP ye tuzak kuruluyor olabilir. CHP Kürtlerin oyunu alacak denilecek. BDP ile ittifak yapacak denilecek. AKP akıllı olmazsa Kürtlerin oyunu kaybeder propagandası yapılacak ve AKP nin işi şirazesinden çıkarması sağlanacak yani temelleri sarsması sağlanacak. Halkın büyük çoğunluğunu temsil eden AKP eliyle büyük ve kirli hedefler kotarılacak. Tayip Erdoğan içindeki zehirli varlıklara dikkat etmelidir. Yönlendirme yapanları teennili şekilde tahkik etmelidir. Tayip tuzağa düşmezse de istenen ittifak gerçekleştirilecek. Aslında gerçek planda budur gibime geliyor. Ya da şöyle bir durum olabilir: şimdi CHP nin BDP ye yeşil ışık yakması sonucu içte ki (CHP içinde ki) muhalif seslerin şiddetli reaksiyonu MHP ye bir gönderme olabilir ve bak bizlerin hassasiyeti ile sizlerin hassasiyeti ortak, birlikte çalışabiliriz ve ittifak yapabiliriz sinyali olabilir ve CHP ye şu anlık hâkim olan yeni kadronun diskalifiye edilmesiyle eskilerin yeniden hâkim olması sonucunda bir CHP-MHP ittifakı sağlanmaya çalışılabilinir. Politika bu, olmaz olmaz. Bu oyunun içinde malum derin cemaat yapılanması da var. Şu meşhur hoşgörü gülleri. Kendisini Müslüman’a koklatmayan ama hariçte ki herkese koklatmaya çalışan. Zaten etkili aktör de bunlar. Çünkü planın kotarılması bunların ellerinde olan bazı şeylere bağlı. Şimdilerde de başlarını sıkan şeyleri çıkarıp atmaya hazırlanıyorlarmış galiba. Yaparlar zaten istekle takmıyorlardı! Hatta çoğu Müslüman kimlikli olanında istekle taktığına pek inanmıyorum. Utandığından ya da getirisi olduğundan takıyorlar gibime geliyor. Ki tepelerden işaret fişengi de atıldı zira. Yazık, çok yazık. Olan ülkeye ve millete oluyor. İşin özünde Milliyetçi ve İslamcı kanatlar diskalifiye edilmeye çalışılmaktadır.
ÜÇ: Önce 14.09.2010 tarihli ‘’GERÇEKLER VE UYARILAR’’ başlığı altındaki yazımın sonun da, sonra da 28.10.2010 tarihli ‘’DERİN DEVLET’’ başlıklı yazımın sonunda yazmıştım aşağıda ki sözleri. Daha sonra Osman Baydemir bir şekilde itiraf etmişti ve bunun sonucunda da gözden düşmüştü. Ama başka sebeplerden dolayı gözden düştüğü ifade edilmişti. Bence gerçek sebep budur. Şimdi de açıktan konuşulmaya başlandı. Ya da daha genel düzlemde konuşulması ve durum değerlendirmesi adına bir kıvılcım çakıldı. Yani halkın nabzı ölçülmeye çalışıldı. Yahut AKP yönlendirilmeye çalışılıyor. Burada başat aktör AB (domuzlar diktatoryası) ve ABD (lanet şeytan) denilen küresel odaklardır.
‘’Hiç ummadığınız seçim ittifakına hazır olun, ‘’birbirinden farkı yok denilen, dev-cüce olan yapıların’’ önümüzdeki seçimde olmasa da bir daha ki seçimde göreceksiniz bunu. Çünkü iki tarafta aynı temeller üzerinde ve aynı değerlere yaslanarak politika yapmaktadır. Muhtemel bir af, güya ülkeyi kapsayan söylemler ve beklenen derin ittifak. Son tahlilde: bir anlamda PKK nın iktidarı. Olayları ve ideolojileri okuyamayanlar şok olabilirler ama bu uzun süredir planlanan büyük finaldir bence. Fakat tam kıvama ermesi için; toplumun iyice haşlanması gerekiyordu ve ani refleksler veremeyecek hale gelmesi gerekiyordu. Ve bu sonucu hazırladığı iddiasına muhatap olacak birilerinin, muhtemel tepkilere hedef kılınması gerekiyordu. Ki zaten suçta anayasayı değiştirenin üzerinde kalırdı. Yapılacak her türlü tehlikeli işte, buna yol açanın, anayasayı yapan olduğu söylenirdi. Böylece de yapılacak işler kolayca kotarılabilirdi. Çok uyanık olmak gerekiyor çok. Vatan-devlet-millet dehşetli bir sadmeden geçmektedir, olabildiğince dikkat etmek, taşları iyi oynamak gerekmektedir.’’
Ve bir ilave yapalım; bu büyük ittifak AB denilen domuzlar diktatoryasının da en büyük arzusudur ve elinden geleni yapacaktır ve yapıyordur. Gizli ya da açık. Dikkatle izleyin! Kadim düşmanlar (Yahudi, AB ve ABD) taşları çok iyi oynuyor biliniz! Rengi ne olursa olsun bütün toplum çok dikkatli olmalıdır ve toplumun farklı renklerinin temsilcileri durumunda olanlar.
DÖRT: Şu FÜZE KALKANI olayında da dikkatli olunmalıdır. Büyük bir oyun gizli gibi. Kat edilen bütün yollarda başa dönmek zorunda kalınabilir. Büyük birliğin önünde ki en büyük engellerden biri olabilir. Zira siz istemeseniz de istenmedik şeyler başa gelebilir. Şeytan bu güven olmaz. Yapar ve bilmeden oldu der. Bir şekilde yaptığı pisliği meşru göstermeye çalışabilir ve sizlerde bakınır kalırsınız. Çünkü bu tür girişimler hiçbir zaman bu ülkenin, bu milletin ve ümmetin faydasına olmayacağı çok aşikârdır. O zaman verilen ödüllerin diyeti midir acaba bu durumlar. Ve bazı konularda ki absürt ifadeler. Şeytan hâkim olmadığına bir şekilde hâkim olmak istiyor. Ülkeyi bölmeye çalışıyorlar ve zorlanıyorlar bari bu şekilde bir tedbir alalım diye düşünmüştürler muhakkak. Aynı binada ki kişinin size faydası olur acil durumlarda asla farklı binada ki kimselerin değil! Bin düşünüp bir hareket edilmelidir. Hiçbir şana, şöhrete, mülke, mevkiye asla aldanmamalıdır. Hakikat asla değişmez!