Kalem feryâd eder, ağlar
mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
“Angut”, sözlükte “Ördekgillerden tüyleri kiremit renginde evcilleştirilebilen dalıcı yaban ördeği.” Divan-ı Lügati Türk’te de, “Ördeğe benzer kızıl renkli bir kuş” diye tarif edilmekte. Argodaki anlamı ise “ahmak, kaba.”
Bizim köyde yok bu kuştan teessüf ki. Serçe, karga, kınalıkeklik, çilkeklik, doddo, peppo, bume (yöredeki adları) arıkuşu, karatavuk, bıldırcın, sığırcık,. var, o yok. Ördek dediğin gölde yüzer. Ona göre suyumuz yok, nasıl olsun ki? Bu yılın popüler kurbanlıklarıyla aynı adı taşıdıklarını sanıyordum bu sevimli kuşların harf fark meğer varmış arada.
“Angut”, “Angus”
Sözü yere indirelim biz iyisi mi “angut”u değil de “angus’u” konuşalım istedik bu bayram. İthal bir konu olması bakımından biraz da. Gözümüz yollarda geldiler ki birer alamet her biri bu ağır misafirlerimizin. Yol yorgunluğu mu, “tebdil-i mekân”ın verdiği ürkeklik mi her ne sebeptense araç, yaya, atlı önüne çıkanı tepip devirdiler şu üç günlük misafirliklerinde. Gördük ki dilleri var bizim dile benzemez, halleri var bizim hale benzemez. İnsan içine çıkarılmadıkları her hallerinden belli. İpe zapta gelir gibi değiller. İpini kopardılar mı zapt etmenin imkânı yok bir daha.
Yiyip içtikleri hakkında da kalpler mutmain değil. Beslenmelerine domuz gıdaları karıştırıldığından, yumurtalıklarının alındığına, kurban şartları taşımadıklarına kadar neler denmedi ki haklarında.
Düşününce neticede kurbanlık bir “angus” sürüsünün bile bu kadar noksanı çıkıyorsa, varın AB-ABD menşeli ithali için can attıklarımızın durumunu siz hesap edin artık. )
• AB Standartlarının,
• Kopenhag Kriterlerinin,
• Paris Şartının,
• Davos Ruhunun,
• Zürih protokolünün v.s.
Nasıl sindirecekse bu kadarını bu millet ?
Cevabı baştan verilmişti de sorunun “Alıştıra alıştıra” diye biz sormuş olalım yine de.
Bu kadarıyla kalsın başka da midesini bulandırmayalım bu bayram günü kimsenin. Her kim aldı, kurban ettiyse kimsenin Allah kabul ve mübarek eylesin. Kimleri zengin etti, açığımızı kapattı mı bilemeyiz ama gözlerimizi açtı bu “anguslar bir nebze de olsa” Bu bayramın bize kazancı da bu. İlla da ithali gerekiyor demek ki “yaban” malın derde çare olamayacağını anlamaya.
Hayvancılığımız başta olmak üzere AB teşviklerine kurban ettiklerimizin kıymetini de anlamaya yetmiştir inşallah bu son ders.
Milletçe Batı’dan ithal işine alışığız esasen. Ne zaman başımız sıkışsa kapıları açıktır bize Batılı dostların. İnsan, hayvan, insan görünümündekiler, ihtiyaç her ne varsa artık. Cinsi değişti bu sefer sadece, o kadar.
Dememiz o ki;
Büyük küçük ne “angus”lar var daha dosyaları açılmadık.
“Açılım” sırası onlara da gelir inşallah günün birinde.
Osman ERENALP Ankara-Kasım/2010
Tel-Cep: 0 505 663 1620
Arşiv