Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Tabii ki Wikileaks belgelerinden söz ediyoruz.
Tamam, içinde deli saçması uydurmalar var. Lâkin bütün söylenenler yalan diyebilmek mümkün mü?
İddialarda şu ana kadar çok az kişinin adı geçti.
İnsanın aklına şu soru geliyor: Neden başkalarının değil de bu sınırlı sayıdaki kişinin adı geçiyor?
Meselâ; bakanlığı çoktan bırakmış olan eski bakanlar Abdulkadir Aksu ve Kürşat Tüzmen isimleri neden seçilmiş?
Hadi bunlar vaktiyle ünlü ve etkili isimlerdi… Hatta bu belgeleri sızdıranların onlara karşı “kuyruk acıları” olduğunu farz edelim.
Fakat adını kimsenin duymadığı AKP İstanbul milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’nun ismi niçin geçiyor?
Yukarıdaki üçlünün adları; “AKP’den yolsuzlukta ilk üç isim” belgesinde geçiyor…
Bunlar iftira mı?
Bunlara başta Başbakan, AKP üst yönetiminde kimse inanmıyor mu? Herkes iftira olarak mı görüyor?
Eğer öyleyse, iftiraya uğrayan bu kişilere sahip çıkılmalı… Onlar korunmalı… Onların dürüst oldukları dünya-âleme gösterilmeli…
Bu nasıl yapılabilir?
Çok kolay!
Önümüzde seçimler var…
AKP bu üçlüyü yine seçilebilecek yerlerden milletvekili adayı yapmalı. Bunların, belgelerde iddia edilen suçlamalarla bir alakalarının olmadığı ilân edilmeli!
O zaman, bunların doğru insanlar olduğuna biz de iman ederiz.
AKP’nin iddialara inanıp inanmadığını anlamak için fazla beklemeyeceğiz. Şurada seçimlere ne kaldı?
AKP’nin milletvekili adayları açıklandığı gün, ne düşündüklerini anlayacağız.
Eğer bu yolsuzlukla suçlanan isimleri listelerde göremezsek; diyeceğiz ki, AKP, haddizatında belgelerdeki suçlamaların doğruluğuna inanıyor. O takdirde, kafalarda, belgelerde iddia edilen diğer ithamların da doğru olabileceği şüphesi meydana gelecek.
Listelerde bu isimlere rastlarsak; helal olsun diyeceğiz… Demek ki bu isimler sağlam… Amerikalılar haklarında iftira atıyor…
Dün yazdığımız gibi; iddiaların asılsız çıkması bizi ziyadesiyle sevindirir.
x x x
YABANCI DİL PARA ETMİYOR
Öğrenciliğimiz dönemlerinde, yani bundan 30-35 sene evvel derlerdi ki; “bir lisan bir insan”…
Yani dil öğrenmek o derece önemli!
Biz de bugüne kadar öyle gördük… Yabancı dil bilenlerin kıymetli olduğunu; ne kadar çok dil bilirsen o kadar arandığını ve o nispette çok kazandığına şahit olduk.
Fakat dün karşılaştığım bir genç bu kanaatlerimi tersine çevirdi…
23 yaşındaki, askerliğini yapmış olan bu genç 5 dil bildiği halde sefil olduğunu ima etti…
Hayır, işsiz değil… Güzel bir sektörde, “ihracat” bölümünde çalışıyor… fakat aldığı aylık neymiş, biliyor musunuz?
Sıkı durun!
1.150 TL. Yazıyla bin yüz elli lira.
Bu ne yahu, hani “bir lisan bir insan”dı?
Bu nasıl bir emek sömürüsüdür?
İnsaf yahu!
Önceki yazılar