KARANLIĞIN PERDESİNİ YIRTIYORUM...

Özgür DENİZ - 12.12.2010

Öğrenci gençtir ve yaşadığı evre yaşamının en tantanalı, en görkemli, en özgür evresidir. Hayaller bin türlüdür, enerji tavandır, romantizm kesiftir. Aynı zamanda derinlerde tarifsiz bir endişe gizlidir. Çünkü her şey gençlik değildir. Hayatın bir de ilerisi vardır ve dağ gibi çöküverecektir üzerine. Aldanmaya meyyaldir gençlik. Gençlik daima hedeftir. Çünkü dünyanın yarınları gençliğindir ve istikbalin baharı gençliğin omuzlarındadır. Gençlikle ilgili epey yazdık, binaenaleyh kısa kesiyorum.

 

Malum gençliğin öncü güç olmaya ya da aldatılarak öncü güç yapılmaya çalışıldığı derin operasyonlar zamanı zaman. Geçelim.

 

--Oğlum bak!

--Dediklerimizi yaparsan sana Emin amcanın, Yılmaz dayının, Ertuğrul ağabeyinin fırsatlarını sunarız. Sen sadece başı çekeceksin. Olayı tetikleyeceksin. Seni harcamayız oğlum! Sen harcanacakları bul ve tahrik et. Devrim (darbe) uğrunda ölüm güzeldir oğlum! İlla birileri feda olacak değil mi?

--Ama biz kolektif bir iş yapmıyor muyuz önderim?

--Başlatma lan kolektifinden. Biz muktedir olacaz, sende bizi yazacaksın ve keyfine bakacaksın o kadar! Hadi işine bak!

--Bak Ertuğrul ağabeyin nerelere geldi. Bak Emin amcana, trilyonlarla oynuyor. Bak Yılmaz dayına adam ahkâm kesiyor. Arkasında kim var gör! Ve diğerlerine bak. Bir elleri yağda bir elleri balda. Onlar bize sundu bizde onlara.

--Hadi konuşma! Çık dışarı! İşe koyul.

--Ama önderim!

--Hadi hadi, rahat ol, her şey güzel olacak!

 

Olay budur! Bir iki tane komprador oğlu (ama bu çok nadirdir ve zaten başına da hiçbir şey gelmez), ya da ağzı laf yapan orta sınıf elemanı uçuk vaatlerle tetiklenir. Onlarda kendi elemanlarını bulurlar. Ve bak oğlum devrim olacak ve devrim darbesiz olmaz, darbe olunca da bizimkinler hâkim olacak. Paylaşım olacak. Hayallerimizde yaşattığımız bütün güzellerin gerçeğine kavuşacağız (hangi darbede kavuşulduysa?). En güzel yerlerde bizler oturacağız (gerçekte oturanlar kim görüyoruz!). Herkes bize hizmet edecek (hadi çocuğum sen avun biraz, hizmet her zaman aynı yeredir, ömür sürdükçe!). Haydin toparlanın gidiyoruz (hadi uğurlar olsun müstakbel darbe şehidi!).

 

Bunların içinde komprador çocuğu göremezsiniz (görseniz de, onlar asla meydanlara inmezler, genellikle uzaktan kumanda ile yönetilirler, es kaza yakalanırlarsa falan, güzelce ağırlanırlar ve postalanırlar). Tıpkı vatan savunmasında bedel ummadan canını vermeye hazır olan aziz, şerefli, haysiyetli Mehmetlerin içinde göremediğiniz gibi. Yani ortam durulduktan sonra kaymağı yalayacak olan komprador ve çocuğu, çocukları. Geçelim.

 

Söylersin:

--Ya başkanım!

--Senin oğlun servis yapacağına gelse bize yardımcı olsa olmaz mı?

--Ya oğlum; siz şimdi çalışın. O yarın nutuk çekecek, sizi savunacak!

--Siz, onun yapacağı işi kolay mı sanıyorsunuz? Sizin için yalan söyleyecek, rol yapacak, ona buna koşturacak. Kapital bulmak için kapı kapı dolaşacak.

--Ama biz ölüyoruz!

--Ya oğlum, elbet birileri ölecek, birileri kalanların hakkını savunacak ve sizleri de görkemli törenlerle, fiyakalı nutuklarla anacak, yani gönüllerde ebedileşeceksiniz oğlum! Hem yaşatmak için ölmekten daha güzel ne olabilir? Devrim (darbe) yolunda ölmekten daha şerefli ne vardır ki!?

--Tamam, neyse. Biz ortak savaşım ve ortak yaşam için dövüşüyoruz diye düşünüyoruz da!

--Ha şöyle. Zaten öyle!

--Sen boş düşünceleri bırak! İşte böyle güzel güzel düşün!

--Hem biz düşünüyoruz ya, sen kendini lüzumsuz şeylerle meşgul etme! Sen bütün yoğunluğunu eylemlere, savaşa ver!

 

Hadi ver çocuğum kendi eylemlere. Ve diril eylemlerle! Ve geril sloganlarla! Ya sonsuzluğa uçacaksın ya da yarınlarda anılarını yazacaksın! Hasan amcan, Emin ağabeyin yazdı ve götürdü paracıkları görmüyor musun?

 

--Ümit abla!

--Ne var yavrum?

--Sen de kızını falan göndersen de bizlerle meydanlara inse nasıl olur?

--Hadi evladım, ben çok meşgulüm, bak işlerim var!

--Ama Ümit abla…

--Ya çık dışarı!

--Kusura bakmaaa…

--Yarın görüşürüz.

--Ben geldim abla.

--İyi ettin, hoş geldin.

--Ne vardı?

--Yarın görüşürüz demiştin ya!

--Ne görüşecektik yavrum?

--Senin kızında bizimle eylemlere katılacaktı ya!

--Bak yavrum! Onun işleri var. Hem el gün ne der? İşte bilmem nerenin, büyük bilmem ne kadınının, kızı sokaklarda eylem yapıyor demez mi?

--Çok güzel işte abla. Hem öğrenci arkadaşlar da memnun olurlar. Hem eylemimiz daha bir nesnellik kazanır.

--Hem sen demiyor muydun gençlik demek muhalefet demektir diye?

--Tamam, işte sizler yapıyorsunuz ya yavrum muhalefeti.

--Sizin kızınız da bize destek olsa!

--Hadi yavrum, sen git görevini iyi yap! Yarın benim kızım da sizin mücadelenizi daha üst yerlerde verecek! Bak ben hep sizler adına koşturuyorum!

--Ama…

--Hadi tamam artık, yeter yavrum. Herkesin işi gücü var!

 

Çocuğum sokaklar senin yerin. Oralar, önderlerinin, ablalarının, başkanlarının yerleri değil. Onları kokteyller bekler. Rainalar bekler. Lailalar bekler. En güzel koylar bekler. Yakışıklı toylar bekler. Hadi çocuğum! Annen-baban senin ders çalıştığını düşünüyordur, şimdi en güzel düşlerinde. Ama sen sokaklara koş çocuğum. Devrimin (darbenin) yollarına düş çocuğum. Şarkılarla, şiirlerle, sloganlarla coş çocuğum!

 

--Ahmet amca!

--Buyur yiğidim!

--Senin oğlanı göndersen de, bizlere katılsa da, halkımızın davasını el ele savunsak nasıl olur?

--Oğlum onun tahmin edemeyeceğin kadar işleri var. O da şehirde savunur! Hem onun işi daha zor. Sen tek rolle işini yapıyorsun. Oysa o, bin türlü kılığa bürünmek zorunda. Sen vurulursan şehitsin ve sonsuzluğa uçacaksın! Daima görkemli törenlerle anılacaksın! Vurursan kahramansın! Baş üstünde olacaksın!

--Ama Ahmet amca!

--Kes artık feodal kalıntılı herif. Hadi git işine! Bilmediğin şeylere burnunu sokma.

--Tamam oğlum, gücenme tamam.

--Oğlum kusura bakma, kalbini kırmak istemem ama sende dedik tut!

--Tutacam da amca, hani diyorum ki; halkımızın davasını kolektif olarak versek!

--Tamam, hadi şimdi git bunları sonra konuşuruz.

 

Olay budur ey genç! Savaşları, darbeleri, eylemleri siyonistlerin uşakları olan kompradorlar ve onların ilk elden mutemet elamanları tetiklerler, gariban gençler, aldatılmış insanlar ölürler. Kompradorlar yer, zavallılar sürünür. Onlar yüksek mevkilerde, görkemli kokteyllerde güzeldir! Sende ya sokaklarda ya dağlarda güzelsindir! Gerisi laf-ı güzaftır. Sen sahte aslanlığınla övünürsün. Onlar da tilkilikleriyle kümesleri soyarak keyiflenirler. Hadi aldanmaya zavallı gençlik! Koş görev seni bekliyor! Haydi, durma, coş, ölüm seni bekliyor! Zaten görev hep senindir ve sensindir daima ölen!

 

Hey gidi hey!

 

ÖNEMLİ VE DERİN NOT:

 

‘’Sağ-Sol Oyunu’’ başlıklı yazımızın en sonunda söylediğimiz şeyleri genişleterek buraya da iktibas yapma gereği duydum dostlarım. Özür dilerim zamanınızı aldığım için. Ama mecburdum.

 

Şimdi, sizlere, bendenize göre, Siyonist’in tezgâhlamakta olduğu yeni oyunu haber vermek istiyorum. Malum, insanlığın denemediği sistem kalmamıştır ve şu an son sistemi denemeye çalışmaktadır ama sonuç malumdur. İnsanlık komünizmi denemiştir. İnsanlık faşizmi denemiştir. İnsanlık kapitalizmi denmiştir. İnsanlık demokrasi denilen illeti denmiştir ve elan güya denemektedir. Şimdi de Din maskeli Demokratik liberalizm sularına yelken açmaya çalışmaktadır ve lakin beyhudedir. İnsanlığın kurtuluş, adalet, hürriyet, saadet ve huzur adası; İslam’dır. İnsan er ya da geç bu gerçeği fark edecektir ve o tarafa doğru yol alacaktır. Ama Siyonist bunu çok iyi bilmektedir. Ve engel olmak için çok büyük bir tezgâh düzenlemektedir. Şöyle ki; insanlık iyice ezilmeye çalışılmaktadır. Bunu da şu şekilde sunmaya gayret etmektedir: insanları ezen dinci kapitalizmdir. Zira din maskeli liberalizmi bunun için muvakkat süreyle egemen kılmaya çalışmaktadır. Din maskeli liberal kapitalizm egemen olsun ve insanlar sömürülsün ki, insanlar dine ve din tandanslı iktidarlara kinlensin ve sonu belirsiz sokak maceralarına atılmakta tereddüt etmesin. Adeta insanların sabır taşları çatlatılmak istenmektedir. İnsanlar iyice ekmeğe bağlı kılınmakta sair bütün değerler görmezden gelinmeye çalışılmaktadır. İnsanlıkta deli gibi ekmek peşine düşmüştür.

 

Oysa insanlar şunu unutmaktadır: ‘’insan sadece ekmekle yaşamaz.’’ Hz. İsa.

 

Siyonist şimdiden büyük saydığı Marksistleri ve Darvinistleri hazırlamaktadır. Ayrıca o gün için köşe kadılarını da hazırlamaktadır ve hazır tutmaktadır. İnsanlığa gerçek kurtuluş olarak, adaleti sağlayacak yegâne sistem olarak; ılımlı komünizmi sunmaya çalışacaktır. Güya dine saygılı komünizmi. Şimdiden bunun yolunu yapmaya çalışmaktadır kanımca. Zira bu yönde işaretler belirmektedir. İnsanlar asla bu oyuna gelmemelidir. Hiç kimsede bu oyunu haklı çıkaracak söylem ya da eylemde bulunmamalıdır. Bu tezgâh tutarsa Siyonizm’in dünya hâkimiyeti yolu açılacaktır. Artık insanlık şeytanın gösterdiği yoldan gitme ahmaklığını bırakmalı ve bir kerede olsa Allah’ın gösterdiği yoldan gitmeyi başarmalıdır. Bakalım zararlı mı çıkacaktır? Zira bugüne kadar takip ettiği yolların sonunda hüsrana uğramıştır, hayal kırıklığı yaşamıştır, derin acılara düçar olmuştur. İnsanlar asırlarca demokrasi ile zehirlendi. Ve vücut sakatlandı. Şimdi de vücut tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Eğer aklımızı başımıza almazsak bu olacaktır. Anlaşılmıştır geçelim.

 

Müslüman liderler, aydınlar ve âlimler, kitleleri İslam’dan yana hayal kırıklığına uğratmamalıdırlar. Eylemlerine ve söylemlerine azami özen göstermelidirler. Umut verici olmalıdırlar. Aralarında nifak bulundurmamalıdırlar. En güzel örnek olmaya çalışmalıdırlar. İnsanların İslam’dan koşarak kaçmasını değil İslam’a koşarak gelmesini sağlamaya çalışmalıdırlar. Bilmelidirler ki, makam, şöhret, servet gelip geçici şeylerdir. Ve kesinlikle, mutlak manada, ahlaklıca kullanılmazsa, kaybettiricidirler. Sorumlusunuz ve sorumluluğun bedeli çok ağırdır efendiler. Lütfen haysiyetli ve adaletli olunuz. Yani, insan olunuz. İnsanlarda, gençlikte, öndeki kişilerin ya da temsilcilerin yanlışlarını görüp bunu İslam’a yamamaya tevessül etmemeli ve İslam’dan uzak durmamalıdır. Zira sonucunda zararı kendisi görecektir. Fakat ne acı ki bizim toplumumuzda bu çok olmaktadır. Şimdi İslam’a göre bir şeyler yaptığını söyleyen insanlar an gelip yanlış yaptıklarında insanlar çok feci şekilde kızmakta ve onların suçunu, şerefsizliğini İslam’a hamletmekte ve dinden uzaklaşmakta ya da yalancıların düzenlerine inanmakta ve onların kucağına sığınmaktadır. Bunda gerçek suç dini kendine payanda kılan haysiyetsiz pisliklerdedir. Sonra da bile bile ahmaklık yapan insanlardadır. Yani bir insan kendini damdan attı diye damdan kendini atmak ne kadar akıllıcadır lütfen? Ya da şöyle diyelim: Hz. Ömer’i, Hz. Ali’yi vb yüksek şahsiyetleri nereye koyacağız o zaman. Demek ki neymiş? İzzetsizlerin yanında izzetlilerde varmış. Sen izzetsizlere kızıp dinden uzak kalacağına, izzetlilerin peşinden git ve dininle kal.

 

Komünizmin yegâne hedefi: Marks’ın varsayımlarının haklı olduğunu iddia etmektir ve yegâne düşüncenin Marksizm olduğunu, son dünya sisteminin Komünizm olacağını kabul ettirmeye çalışmaktır. Ve oyununu çok kurnazca oynamaktadır. Çünkü Siyonizmin dünya imparatorluğuna giden tek yol budur: bütün ülkelerde komünist diktatörlükler kurmak. Bu zor keşfedilecek bir gerçek değildir.

 

Adolf Hitler de ne demişti: ‘’Yahudiler, genellikle, Kapitalist, Komünist, Sosyalist olurlar.’’ ‘’Resmi Tarih’’ ve ‘’Sağ-Sol Oyunu’’ başlıklı yazılara bakabilirsiniz lütfen. Rockfeller kimdir? Yahudi ve en azgın kapitalist. Stalin kimdir? Yahudi ve azgın komünist. İşte en katı ve acımasız gerçek budur can dostlarım! Kavgamız nedir ve kimin içindir bilmeliyiz! Nereye gidiyoruz ve niçin gidiyoruz bilmeliyiz! Vurmak istediklerimiz kim, vurduranlar kim tanımalıyız! Ne diyordu bu toprakların karasevdalısı Nurettin Topçu üstat: ‘’Bizim, kim için ve ne için çalıştığını bilen insanlara ihtiyacımız vardır.’’ Eee… kendi kafanla düşünmezsen, kendi köklerin temelinde akıl yürütmezsen ve sorunlarına çare aramazsan, kendi ilahını-önderini-kitabını haşa es geçersen, sorup-sorgulamazsan ve kendi kaderini kendin çizmesen, birileri senin ne düşünmen gerektiğini, niçin dövüşmen gerektiğini söyler ve kaderini çizer! Akıllı olmak zor değil! Düşünmek zor değil! Sormak zor değil! Sorgulamak zor değil!

 

Yani şöyle derin bir şekilde bir bakın can dostlarım. Kapitalizm de mülk kimin tekelinde? Kompradorların. Komünizmde mülk kimin tekelinde? Yine kompradorların. Şimdi yahudinin niçin kapitalist ve komünist olduğunu çözebiliyor musunuz? Yani kapitalizm ve komünizm mücadelesine asla, asla, asla kanmayınız. ’’Resmi Tarih’’ ve ‘’Sağ-Sol Oyunu’’ yazılarımızda en ince detaylarına kadar izaha gayret etmiştik âcizane.

 

İlerleyen zamanlarda muhtemel kaosları bekleyiniz. Hem de dünya çapında. Ki elan toplumsal sarsıntılar devam etmektedir muhtelif ülkelerde. Öğrenci harcı, sağlık, yol vb bahanelerle. Zaten bahane olmalı ki, ayaklanmalara sebep olsun. Dünyada ki vuku bulan ve ilerleyen zamanlarda muhtemelen daha şiddetli şekilde vuku bulacak olan öğrenci eylemleri asla birbirlerinden bağımsız değildirler. Derinlerden birbirlerine uzanan bir köprü muhakkak vardır.

 

Tarih: 12.12.2010 Okunma: 659

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?