ÇOK KOMİK VE İBRETLİK BİR TEZGÂH HİKÂYESİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 13.12.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Aşağıda okuyacağınız hikâye gerçekten yaşanmış mıdır? Sanmıyorum. Fakat internette dolaşıma girdiğine göre, muhtemelen binlerce kişi okuyacak ve bazıları böyle bir tezgâh kurmayı düşünebileceklerdir.

Dikkatli olun, uyanık olun diye yayınlıyorum. Hikâyeyi bana gönderen Atilla Kamar Bey’e çok teşekkür ederim.

Belki de bunun gibi tezgâhlar, yaygın adıyla “komplolar” milletler arası ilişkilerde de kuruluyordur! Aşağıdaki hikâye belki de bir remizdir. Belki de buradaki şahıslar “bazı” devlet isimlerini temsil ediyordur!

Tezgâh hikâyesi şöyle:

“Bir gün arkadaşıma telefon edecektim, numarayı çevirdim, bir erkek 'alo?'
dedi, ben 'Zeynep'i aramıştım' deyince, adam bağırarak 's.....git lan, doğru numarayı çevir!' demez mi!
Bir insanın bu kadar kaba olabileceğine inanamadım. Sonra gerçekten arkadaşımın son iki numarasını şaşırdığımı fark ettim.

 Ama birden aklıma bir şey geldi. Bilerek, tekrar yanlış numarayı çevirdim.
Karşıma yine aynı adam çıktı. Ve 'alo' deyince, 'sen eşşolueşeğin tekisin'
deyip, telefonu yüzüne kapattım. Sonra o numarayı yazıp yanına 'eşşolusu'
diye not ettim. O günden sonra, ne zaman bir şeye sinirlensem, öfkelensem, eşşsolusu'nu çevirip, 'sen eşşolueşeğin tekisin' deyip kapatıyor ve rahatlıyordum.

Bir gün alışveriş merkezinde tam park yeri bulmuşken, siyah bir BMW benim saatlerdir beklediğim yere girmez mi! Korna çaldım ama aldırmadı, arka camında 'satılık' ilanı ve telefon numarası vardı. Hemen numarayı not ettim. Eve dönünce, numarayı aradım, karşıma bir adam çıktı.
'Siz, siyah satılık BMW'si olan kişi misiniz?'
'Evet'
'Arabayı nasıl görebilirim?'
' Suadiye, Akın sokak, 34 numara, araba tam evin önünde duruyor'
'İsminiz?...'
' Mehmet.....'
'Ne zaman müsait olursunuz Mehmet Bey?'
'Her akşam 6'dan sonra evde olurum'
'Sana bir şey söyleyeceğim Mehmet..'
'Evet?...'
'Sen eşşolueşşeğin tekisin'
Ve telefonu yüzüne kapattım, onun numarasını da yazdım ve yanına 'eşşolusu 2' diye not aldım.
Bundan sonra iki tane eşşolusu vardı. Bir gün eşşolusu 1'i aradım. Telefonu açıp da ben 'Sen eşşolueşeğin tekisin' der demez, 'Senin kim olduğunu bir bulursam...'
'Ne yaparsın?'
'Kıçına tekmeyi yiyeceksin!'
'O zaman sana adresimi vereyim de gel'
' Ver de gör gününü!..'
'Suadiye, Akın sokak, 34 numara, siyah bir BMW var kapıda..'
'Hemen geliyorum, son duanı etmeye başla!'
'Hah, hah ödüm koptu' deyip telefonu kapattım. Sonra 'eşşolusu 2' yi aradım, ona da 'sen eşşolusueşeğin tekisin' deyince, çok kızdı, kim olduğumu bilse beni öldüreceğini söyledi, ona 'öyle mi, birazdan geliyorum, bekle' dedim.

Ve hemen polisi arayıp, Suadiye, Akın sokak 34 numarada oturan gay sevgilimi öldürmeye gittiğimi söyledim. Peşinden magazine meraklı bir tv kanalını arayıp, aynı adresi verip, travestilerin çıngar çıkardığını, ortalığı birbirine kattığını söyledim! Ve sonra arabama atlayıp, olacakları izlemek için aynı adrese doğru sürdüm. Tam zamanında gitmiştim, iki 'eşşolusu' birbirlerine girmişken, altı-yedi polis onları ayırmaya geliyordu, tv. kameramanları da olayı görüntülüyorlardı .
Kendimi çok iyi hissettim. Öfkeyi kontrol etme mekanizması çok işe yaramıştı.”

 

Önceki yazılar

Tarih: 13.12.2010 Okunma: 862

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Mehmed İhsan USLU

06.10.2010 - 14:18

TEBRİKLER ÜSTADIM! KALEMİNİZ DAİM OLSUN. SAYGILARIMLA..

Necmi Uçar

06.10.2010 - 22:26

"Eğer çocuklara 6 yaşından 18 yaşına kadar verdiğiniz “din ve ahlâk” eğitimi etkili olsaydı; Memleket; Tertemiz, hiçbir kötülüğün, hırsızlık ve yalanın olmadığı, Eksik tartı ve hilenin yapılmadığı, Siyasette, bürokraside, trafikte, eğitimde, sağlıkta… Vs. tam bir adaletin sağlandığı, Zekât ve sadakanın eksiksiz verildiği, bilhassa “kul hakkı”na mükemmel riayet edilen bir “huzur adası” haline gelirdi. Durum öyle mi? Durum bir felaket!" Tümüyle güzel olan makaleniz deki fikirlere aynen katılıyorum saygılarımla.

Mehmed İhsan USLU

06.10.2010 - 14:18

TEBRİKLER ÜSTADIM! KALEMİNİZ DAİM OLSUN. SAYGILARIMLA..

Necmi Uçar

06.10.2010 - 22:26

"Eğer çocuklara 6 yaşından 18 yaşına kadar verdiğiniz “din ve ahlâk” eğitimi etkili olsaydı; Memleket; Tertemiz, hiçbir kötülüğün, hırsızlık ve yalanın olmadığı, Eksik tartı ve hilenin yapılmadığı, Siyasette, bürokraside, trafikte, eğitimde, sağlıkta… Vs. tam bir adaletin sağlandığı, Zekât ve sadakanın eksiksiz verildiği, bilhassa “kul hakkı”na mükemmel riayet edilen bir “huzur adası” haline gelirdi. Durum öyle mi? Durum bir felaket!" Tümüyle güzel olan makaleniz deki fikirlere aynen katılıyorum saygılarımla.