Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Bizimki gibi, dâhili antenle bile evinize 30 kadar TV kanalı girince, TRT’nin programlarına sıra kolay kolay gelmiyor. Ancak, kanallar arası geçiş yaparken takılıyorsunuz.
Dün gece de saat 22:30 civarında TRT’ye takıldım. Altı erkek gazeteci ve akademisyen oturmuş konuşuyorlar.
İlk gözünüze çarpan husus, başta
sunucu-yönetici, konuşmacılarının iğreti duruşları ve rahatsız oturuşları
oluyor.
Özellikle
sunucu çok tedirgin. O sunucuya aynı yerde kaç aydır rastlıyorum. Üzerindeki
tedirginliği atamamış. Halbuki rahat ol,
kardeşim. TRT dediğin iktidarların yayın organıdır ve yeni bir iktidara kadar
tapusu sizdedir.
Bütün katılanlarda bir mahcup misafir edası vardı. TRT’ye çıkmaktan mutlu ama habersiz gelmekle ev sahibine rahatsızlık vermiş gibi endişeli gözüküyorlar. Hak etmediği halde bir yerlere gelmiş olanların gizli kaygısını taşıyorlar.
Sesler titrek, ürkek, korkak…
Bakışlar kaygılı, kaçamak, tedirgin…
Konuşmalar kesik, tutuk, yarım yarım…
Cümleler, Cemil Meriç’in deyimiyle “iliksiz, kemiksiz, sinirsiz…” Halkın deyişiyle suya sabuna dokunmayan cinsten…
Sunucu, her bir konuğa söz verişte yeniden tedirgin oluyor. Birilerini rahatsız ediverirler. Tedirginliği boşuna, hepsi uslu çocuklar, hiç kimseye dokundurmadılar bile.
İlginçtir, katılımcıların hepsinin iktidar yanlısı olduğu son derece açık. Fakat iktidarı da övemiyorlar, hatta savunamıyorlar.
Daha doğrusu ne söyledikleri anlaşılmıyor.
Konu “muhafazakarlık!”
Lehinde mi, aleyhinde mi konuşuyorlar, belli değil!
Programın
adı “enine-boyuna”
Karşı
görüşten kimse olmadığı için tartışma açılamıyor. Konu, enine boyuna genişleyemiyor.
Ne heyecan var, ne canlılık! Mıymıy, mırmır tekdüze ses tonları… İnsanın içini bayıyor. Tahammül etmek imkânsız. Nitekim saat 24:00’ü gösterdiğinde seyretmeyi bıraktım.
Aklıma 20 sene önceki rakipsiz TRT geldi. O zaman da “enine-boyuna” diye bir program vardı. Zeki’yle Metin’in programı. Katılanlar tiyatro ekibiydi ama bir konu hakikaten didik didik edilir, gayet sert tartışmalar yaşanırdı. O program, gülmekten öldürürken insanı derin derin de düşündürürdü. Bir ona bakın, bir de şimdiki TRT’nin düştüğü duruma.
Yaşımız müsait olduğu için gördük, yaşadık, biliyoruz. TRT, iktidarın borazanıdır. Her gelen bu şekilde gördüğü ve kullandığı için, bu durumu hiç yadırgamıyorum.
Yalnız şunu hatırlatıyorum:
TRT, iktidarların aynasıdır. Şimdiki
iktidar da nasıl göründüğünü bilmek, anlamak istiyorsa TRT’sine sık sık baksın.
Biz, gayet yavan bir program gördük.
Üstatlardan
NE GÜZEL UYMUŞ
Çiçeğe arı, arıya asel(*),
Abdala boru, boruya gazel,
Şaire türkü, türküye güzel,
Güzele gerdan ne güzel uymuş!
Yemeğe sahan, sahana kalay,
Fakire kibar, kibara saray,
Hünkâra vezir, vezire alay,
Alaya kaftan ne güzel uymuş!
Yayaya atlı, atlıya koşu,
Dallıya kuşak, kuşağa poşu,
Sohbete helva, helvaya turşu,
Turşuya soğan ne güzel uymuş!
Yağlığa nakış, nakışa ipek,
Üstada hüner, hünere emek,
Levni’ye güzel, güzele döşek,
Döşeğe yorgan ne güzel uymuş!
LEVNİ
(*)Asel: Bal
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın