Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Polisin tutumunu diyorum…
Ankara’da, İstanbul’da gösteri yapan öğrencileri, işçileri copluyor…
Hak arayan işçilere destek veren CHP’li milletvekilinin gözüne biber gazı sıkıyor, işçileri suya atıyor…
İstanbul’a protesto eylemi için gelen öğrencilerin otobüslerini il sınırından çeviriyor… Ki bu seyahat hürriyetini engelleme suçunu teşkil etmektedir…
Üstelik Ankara ve İstanbul’da göstericiler ellerine silah, molotof kokteyli ve hatta taş bile almadıkları halde gözaltına alınıyorlar…
Hülasa, Ankara ve İstanbul’daki göstericilere karşı polisin tutum ve davranışı kanunları sınırlayacak, hatta kanun dışına çıkacak kadar serttir.
Fakat aynı ülkenin polisi, aynı ülkenin sınırları içindeki başka bir ilde, Diyarbakır’da farklı davranıyor. Hem de ne fark… İstanbul-Ankara’daki aşırı sert tutumunun tam tersi bir davranış…
Sanki Ankara-İstanbul’daki polisle, Diyarbakır’daki polis başka ülkelerin polisleri…
İstanbul’da acımasızca inip kalkan, kafa-göz yaran copu indiren, hamileye çocuğunu kaybettiren polis, Diyarbakır’da son derece anlayışlı, şefkatli, pamuk gibi!
Üstelik Diyarbakır’daki göstericiler yasadışı slogan atma, terör örgütüne destek verme eylemlerinde bulunduğu halde…
Polise taş atarak zarar verdiği, molotof kokteylleri ve ses bombalarıyla ortalığı savaş alanına çevirdikleri halde, polis göstericilere karşı gayet anlayışlı, ziyade soğukkanlı…
Diyarbakır’daki hadiseler daha yoğun, üstelik orada patlayıcılar kullanıldığı halde bir tane gözaltı yok.
Göstericiler BDP binasına girdiği, o binadan polise molotof kokteylleri yağdırıldığı halde polis binaya sokulmuyor. Ankara’da, İstanbul’da başka partilerin il merkezlerine rahatça girip saatlerce arama yapabilen polis, suçluların içeride olduğunu gördüğü halde BDP binasına giremiyor.
x x x
HANGİSİ DOĞRU?
Elbette “demokrasinin kalesi, vazgeçilmezi” olan parti binalarına polis kolay kolay dalamamalı!
Hatta suçluların binada olduğunu gördüğü halde, olaylar büyümesin diye binaya girmemesi uygun. Suçluları tespit edip daha sonra evlerinden alması makûl (tabi aldıysa).
Fakat aynı anlayışı ülkenin Batı’sında da bekliyoruz.
Böyle bir çifte standart polise güvenin hızla aşınmasına sebep olur.
“Adalete hizmet” eden, güvenilir polis hepimize lâzım.
Polisin üst düzey yöneticileri, bilhassa siyasî sorumluları, yani hükümet bu vaziyeti acilen değerlendirmeli… Polis, memleketin her yerinde demokrasi standardını yükseltecek tutum ve davranışlarda bulunmalıdır.
x x x
HELAL SANA KEMAL
Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler.
Eğer bu söz doğruysa, Gandi Kemal doğru yolda…
Son 2 senedir, bilhassa CHP genel başkanı olduğundan bu yana son 6 aydır gazete ve televizyonlar “Kemal”le yatıp, “Kemal”le kalkıyorlar.
Gandi, sadece medyayı değil iktidarı da “bağımlı” hale getirmiş.
AKP’nin bütün ileri gelenleri, genel başkan yardımcıları, Bakanlar hatta Başbakan ona çatmadan, onunla ilgili konuşmadan edemiyorlar.
Son tahlilde gündemi sadece hükümet değil Gandi de belirliyor. Hatta Gandi daha çok belirliyor.
Bu vaziyet sandıkta mutlaka karşılık bulacaktır.
Helal sana Kemal!
Önceki yazılar