Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Çoğunuz farkında değilseniz de bu memlekette Hasan Celal Güzel nam bir yazar var. Hayli birikimlidir kendileri… Eski bürokratlardan… Özal’ın özel kalem müdürü… Sonra Başbakanlık müsteşarı… Daha sonra Özal dönemi Millî Eğitim Bakanı…
Kariyeri, tabii ki bunlarla sınırlı değil… Parti kurdu… Seçim çalışmalarında; pehlivan gibi seçmenleri ensesinden çekip şapır şupur öpmesiyle meşhur… Öptü fakat %1 dahi oy alamadı. Politikayı bırakmak zorunda kaldı. %1’in altında kalma şaşkınlığından olsa gerek, en çok oyu alan AKP’nin kayıtsız şartsız hayranı oldu.
Bi vakitler Radikal’de yazıyordu… Şimdilerde kendisine “Vatan” kucak açmış vaziyette…
Milliyetçi-maneviyatçı bir yazardır. Severim Güzel’i… Ara sıra okur, endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu anlar, rahatlarım.
Nitekim yine öyle oldu!
Aylardır, hatta yıllardır dile getirilen ne kadar kaygı varsa, cümlesinin boş olduğunu birkaç kalem darbesiyle kanıtlamış!
x x x
Bi kere, Güzel yazara göre iktidardan kaynaklanan hiçbir tehlike olmadığı gibi; tam tersine iktidara “komplo” söz konusudur. Ve “Komplo basittir: Önce darbe ortamını hazırlayacaksınız. Bunun için öğrencileri, işçileri, yüksek yargıyı ve üniversiteleri kullanacaksınız. Her fırsatta orduyu tahrik edeceksiniz. Özellikle de yönetimin baskılarından ve ‘gerici’ uygulamalardan söz edeceksiniz.”
Şimdi gelelim “komplocu”ların mesnetsiz iddialarına:
“Lâikliğe Aykırılık İddiaları:
1. Sanata Saldırı İddiası: Başbakan’ın Kars’taki, gerçekten acayip anıta ‘ucûbe’ demesi ve üzerine, komplocu çevreler bir bardak suda fırtınalar kopararak Başbakan aleyhinde kampanyalar düzenlediler. Halbuki Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı ve Başbakanlığı dönemlerinde, sanata ne kadar değer verdiği bilinmektedir.
2. Dizilere
Sansür İddiası: AK Parti döneminde
hiçbir TV dizisine ve sinemaya sansür uygulanmamıştır. Sadece Kurtlar Vadisi’nin bir serisi tahrik edici bulununca yayından
kaldırılmıştır. Son ‘Muhteşem
Yüzyıl’ dizisi sansür edilmemiş, bu konuda yalnızca ihtarda bulunulmuştur.
3. Mersin’deki Okul Olayı: İddiaya göre Mersin’deki bir lisenin müdürü, kız
ve erkek öğrenciler arasına 45 cm’lik yaklaşma yasağı getirmişmiş... Bu, meczup bir idarecinin sebep olduğu
komik ve münferit bir olaydır. Türkiye’deki binlerce okul ve lisede buna
benzer olay görülmezken, bu saçmalığın bilerek büyütülmesi, bu konuda ne kadar
kötü niyetli olunduğunun da göstergesidir.
4. Ankara’da polis istismarı: Ankara’daki münferit bir olayda, 18 yaşından küçük çocukların varlığı iddiasıyla polisin restorana müdahalesi hakkında da ilgili makamlar derhal soruşturma açmışlar ve sorumlular görevden alınmıştır.
5. TAPDK’nın işgüzarlığı: Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu’nun, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin tanzimine ilişkin Yönetmeliği ise, benzeri bütün demokratik ve lâik Batı ülkelerinde de bulunan iyi niyetli bir metindir. Ancak, ülkedeki komplocu ortam hesaplanarak bundan sarfınazar edilebilirdi.
x x x
Sivil Cunta İddiaları:
1. Yüksek Yargıda Kadrolaşma İddiası: Yüksek yargı, ne yazık ki bugüne kadar hep CHP’nin arka bahçesi olmuştur. Açıkçası, hâlen AYM de, Yargıtay da, Danıştay da bu hâliyle devam etmektedir. Sadece AYM’ye, yeni Anayasa hükmüne göre iki üye seçilmiştir. HSYK, yüksek yargı değildir ve üyelerin çoğunluğu seçimle gelmiştir.
2.
Hizbullahçıları serbest bırakan Yargıtay’dır. Bu rezaletle Hükûmet’in hiçbir
ilişkisi kurulamaz. Bilâkis, bu
olayın da genel komplonun bir
parçası olduğunu düşünüyoruz.
3. Öğrenci Olayları komplo sonucudur.
Hükûmet olaylar konusunda gereken legal tedbirleri almıştır.
Türkiye’de, ilk defa olarak bürokratik,
militarist ve jüristokratik vesayetlerden arınmış bir demokratik rejim
yaşanmaktadır.” (Vatan, 20 Ocak 2011)
Pek az kısalttığım metni gördünüz. Doğrusu beni ziyade rahatlattı. Milliyetçi-maneviyatçı bir yazar haybeye konuşmayacağına, yalan yanlış yazmayacağına göre sizi de rahatlatmıştır herhalde.
Son tahlilde, endişeye hiiiiiç mahal yok. İşin en güzel tarafı, en büyük güvencemiz Hasan Celal Güzel!
Ne diyor üstat: “Türkiye’de ilk defa olarak demokratik bir rejim yaşanmaktadır.”
O kadar!
Önceki yazılar