Şuayp ÖZCAN, YENİÇAĞ, 26 Ocak 2011
Eğitim
insanın doğumundan ölümüne kadar devam eden bir süreçtir. Bu eğitime son
zamanlarda verilen ad ise ömür boyu eğitimdir. Eğitim ise ne ad alırsa
alsın insan için olmazsa olmazdır. Dahası vazgeçilmez bir haktır.
Verilen
eğitimin ise insanda olumlu gelişmelere neden olanı makbuldür. Bir
bıçağın kullanımı için de eğitim verilir. Ancak o bıçağın güzel işlerde
kullanılmasının insana verdiği haz başkadır. Kötü kullanımındaki verdiği
acı başkadır.
Hâlbuki ikisi de yapılan bir eğitim sonucu kazanılan
alışkanlığın uygulamasıdır. Sadece bıçak mı? Günlük hayatımızda
ihtiyaçlarımızın giderilmesinde kullandığımız her türlü davranış
değişikliği aldığımız eğitimin bir sonucudur.
Doğumla başlayan
eğitim, eğitimsiz bir aile ile veriliyorsa. İyi belirlenmemiş
programlarla okulda devam ediyorsa. Çevre kültürlü insanlardan
müteşekkil değilse. O çocuk gelecekte davranışlarında olumlu
değişiklikler kazanmış iyi bir insan olarak toplumdaki yerini alamaz.
Yok,
kişi doğru yerde, doğru zamanda, doğruları içeren bir eğitim almışsa
toplum için faydalı bir birey olacaktır. Yanlış eğitimin alınmasındaki
etkenlerden birisi de korku eğitimdir.
Çocuğun henüz derdini
anlatamadığı dönemlerde altını ıslattığı, acıktığı ve bir kısım
rahatsızlığından dolayı ağladığında derdine deva olma yerine çocuğa “sus
bakayım yoksa polis amca gelip seni döver. Bak şu teyze iğneciymiş sana
iğne yapar” diye korkutarak susturursa.
Evdeki veya çevresindeki
nesneleri tanımaya çalışan çocuk onlara dokunmak ve onlarla oynamak
ister. Yetişkinler o nesneleri öğretme yerine “cıs, elini yakar, seni
ısırır” gibi ifadelerle korkutarak çocuğu o nesnelerden uzaklaştırırsa.
Akşamları
çocuklara uyku öncesi anlatılan masallarda cinli, perili ve devli
masalar anlatılarak kâbus görmelerine neden olunursa. Karanlıkta
çocukların çalındığı ve öldürüldüğü, mezarlıklarda ölülerin kefenle
dolaştığı öğretilirse elbette korku hâkim olacaktır.
Okula başlayan
çocuğa öğretmen hoşgörü göstermez, sert tavırlar sergilerse. Derslerini
ihmal eden çocuğu nedenlerini araştırmadan döver, hakaret ederek
arkadaşlarının içinde rencide ederse. Çocuk öğretmene bir soru
yönelttiğinde senin aklın yetmez otur yerine, diye tehdit edilirse buna
ne denir.
Her demokratik ülkede olduğu gibi yanlışlara karşı
haykırıldığında veya insanların uğradığı haksızlık karşısında hakkını
aramaya kalktığında, bir gece baskınıyla evlerinden alınarak götürülüp
mağdur edilmesi hangi eğitimin sonucudur.
Haksız yere mağduriyete
uğrayanların çektikleri çileyi dile getirmelerini, geldiğin yeri unutma
diyerek uyarma korku eğitimi değil mi?
Ha çocukları polisle,
iğneciyle, cinle, periyle, devle, cısla, dayakla eğitme. Ha hak arayanı,
haksızlığa isyan edeni hapse atarak eğitme. Her ikisi de kişide olumlu
değişiklik meydana getirmediği gibi yapılan bu eğitime ödlek yetiştirme
eğitimi denir.
Ödleklerin ne yapacağı belli olmaz diyerek hoşgörüyü
kaldırır demokrasiyi askıya alarak zulme başlarsan insanları
delirtirsin; buna da insan delirtme eğitimi denir. Delilerin ise nerede
ne zaman ne yapacağı belli olmaz.
O ülke olsa olsa deliler ülkesi
olur. O delilerin kendisine ve ülkesine hiçbir faydası olmadığı gibi en
çok zararı ise delirtenlere olur. O deliler ki ilk fırsatta eline geçeni
parçalar.
Örnek isterseniz geçmişte komünizmle idare edilen ülkelere
ve dünün Tunus’una bakabilirsiniz. Bu ülkeler korku eğitimiyle
delirtilmiş insanların yaşadığı tarihin canlı şahitleridir.
Bizim
inancımızda ve kültürümüzde insana verilen bir değer yer almaktadır.
Ülkemizde geçmişin cehaletinden kaynaklanan korku eğitimi ebeveynler ve
okullar tarafından sonlandırılmış olsalar da.
Yetişkin eğitiminde
korku yöntemi günden güne artmaktadır. Ömür boyu eğitimin bu aşamasında
uygulanan bu yöntem korkanların eğitim anlayışının sonucudur. Bu
yöntemin uygulanması ülkeye bir şey kazandırmayacağı gibi, en çok zararı
da uygulayıcılarına verecektir.