Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür
Hangi konuda?
Rüşvette!
Haddizatında eğitim, sağlık, kadın hakları, basın özgürlüğü gibi konularda da aşağı yukarı aynı başarıyı gösteriyoruz. Fakat bunlarda sondan 1’nci ve 6’ncı oluyoruz.
Bu başarımız yeni değil… Uzun yıllardır sıralama değişmiyor. Bunu biliyoruz, hatta kanıksadık… Fakat ülke, 9 senedir istikrarlı tek parti hükümetince yönetiliyor. Bu AKP iktidarı Türkiye’yi değiştirdiğini, acar yazarlar “çağ atladığımızı”, “güzel” yazarlar “ilk defa demokrasiyle idare edildiğimizi” yazıp söylüyorlar.
Velâkin nasıl oluyor da bu kadar şahane işler yapan iktidar döneminde rüşvet önlenemiyor? Eğitimde, bebek ölümleri, kadına-çocuğa şiddet, basın özgürlüğünde niçin dipten kurtulamıyoruz? Bunların cevabını bitürlü vermiyorlar.
Her şeyi bilen Ahmet-Mehmet Altan’ın, Karaali’nin, Barlas’ın, Donat’ın, Hanan Cemal ve Hasan Celal’in, Ilıcak’ın, Mümtaz’er’in, Dumanlı’nın bu büyük millî muvaffakiyet(!) hakkında söyleyecekleri bir şey yok mu?
Yok!
Bu allame yazarlar her şeyi biliyorlar, bir tek rüşvetten haberleri yok!
x x x
HİÇ RÜŞVET İSTEYEN DUYDUNUZ, GÖRDÜNÜZ MÜ?
En kaşarlanmış rüşvetçi bile doğrudan doğruya rüşvet istemez. Dolayısıyla hiç kimsenin rüşvet isteyen birini gördüğünü sanmıyorum.
Bunu niye söyledim?
Yalçın Doğan’ın, Hürriyet’teki, 13 Kasım tarihli yazısının başlığı şöyle olduğu için: “Sizden rüşvet mi istendi, arayın şeffaflık derneğini"
Yalçın Doğan, başlığı şakayla karışık atmış olmalı! Çünkü yazısında, aslında hükümetin rüşveti önleme konusunda ipe un serdiğini anlatmış. Bununla beraber, “Şeffaflık Derneği” konusunda ciddi…
Yazının son bölümü şöyle: “sizden rüşvet mi isteniyor, görevi kötüye kullanma ile karşı karşıya mı kalıyorsunuz, size destek verecek işte bu kurum.
Çevirin telefon numaralarını, 0800 211 12 12 ya da 0212 219 26 14 Şeffaflık Derneği size yardıma hazır.”
Tabii bu numaralar aklınızda veya cep defterinizde bulunsun. Gereğinde kullanın.
Velâkin kimse sizden yekten rüşvet istemeyecektir.
Zaten daha önce de yazdığımız gibi bu memlekette rüşvet pek yoktur!
Ne vardır?
Siz zaten rüşvet vermeye teşneyseniz, “bir çay-çorba parası” vardır.
“Mahalledeki bir kocakarının veya fukara çoluk-çocuğun ihtiyacı” karşılanacaktır.
“Şehrin, semtin futbol-basketbol takımına yardım” vardır.
“Çeçenistan’a, Pakistan’a, hatta Afrika’daki bir ülkeye yardım” vardır.
“Abi, evrak tamam değil, pul-püsürük eksik” vardır.
“Dayı, mesai bitti, bugün git, yarın gel” vardır.
“Hediye” vardır… “Bahşiş” vardır... “Bağış” vardır.
Ve fakat asla ve kat’a “RÜŞVET” yoktur.
Hadi bakalım, bu şartlar çerçevesinde gelin de arayın bakalım yukarıdaki telefonları!
Kimin aklına bu telefonları aramak gelecek?
Nitekim gelmediği için, “alan memnun satan memnun” olduğu için rüşvette Avrupa birincisiyiz.
x x x
RİVAYET EDİLİR Kİ
Selâm
almazlarmış rüşvet değil diye,
Rüşvetin adı zaten
olmuş hediye,
Sermayeyi tonton yüklemiş kediye,
Devlet malı deniz, bankalar talanmış.
1992, Âşık Nazmî