Bu dünyada herkese yer var.
AKP iktidarı 9’ncu yılında…
Birkaç gün önce, Sayın Başbakan dedi ki, “bizim dönemimizde faili meçhul yok sanıyordum… Olduğunu duyunca çok şaşırdım!”
Tabii o bir tane var zannediyor… 2004’te Kırklareli’nde kaybolan Tolga’yı öğrendi. Onu da kaybından ancak 7 sene sonra…
Faili meçhuller konusunda, şöyle bir genel kanaat var: Öldürülen veya kaybolan kişi ünlüyse veya medyaya konu olmuşsa o faili meçhuldür. Hâlbuki “faili bulunamayan” her vakanın “faili meçhul” olduğu hususunda hemfikir olmalıyız.
Dolayısıyla olaya böyle bakarsak, AKP döneminde faili meçhullerin olmadığı veya pek az olduğu düşüncesi çöker. Ülkede her gün pek çok kayıp ve ne yazık ki cinayet vakası meydana geliyor ve bunların çoğunun faili bulunamıyor.
Sadece medyaya yansıyanlarda bile sayısı belirsiz faili meçhul hadiseyle karşı karşıyayız. Gözaltında “düşüp” veya “intihar edip” karakolda ölenleri hatırlayalım.
Güneydoğu’da, şehir merkezlerinde öldürülen rütbeli askerleri ve imamları hatırlayalım.
3 sene önce, bir bayram günü evine girerken İstanbul’da öldürülen bar sahibi genci hatırlayalım…
Bunlar gibi yansıdığı halde şimdi aklımıza gelmeyen veya medyaya hiç yansımayan olayları göz önüne alırsak, faili meçhullerin AKP döneminde hiç de hız kesmediğini, önünün alınamadığını kabul etmek zorunda kalırız.
Daha dünkü (13 Şubat tarihli) Milliyet’te bir faili meçhul haberi vardı. Genç bir bayan “Kocamı bulun” diye feryat ediyor.
DHA Antalya muhabiri ÖMER ERDEM’in haberi şöyle:
“Lütfen gazi kocamı bulun’ diyen İngilizce Öğretmeni Dicle Avuloğlu, eşinin izine ulaşmak için dedektif gibi çalışıyor.
Güneydoğu’da
askerlik
yaparken 1994 yılında Hakkari’nin Yüksekova
ilçesi kırsalında mayına basarak sol ayağını topuktan kaybeden gazi Murat
Avuloğlu, tedavisinin ve terhisinin ardından belediyenin Çevre Sağlığı Koruma
Şube Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. 2 çocuk babası Murat Avuloğlu, geçen cuma
günü saat 16.00 sıralarında işyerindeki arkadaşlarına ‘Yürüyerek eve gidiyorum’
diyerek Fener Mahallesi’ndeki evine gitmek için ayrıldı. Yapılan incelemede
saat 17.20’de telefonunun sinyali Lara‘da kesilen Murat Avuloğlu’dan bir daha
haber alınamadı.
Dicle Avuloğlu, yolu gören tüm işyeri kameralarını incelediğini, ancak
eşinin görüntüsüne rastlayamadığını kaydeden Avuloğlu, telefonunun sinyalinin
de Lara’da kesildiğini kaydetti.”
Görüldüğü gibi daha 10 günlük bir hadiseyle karşı karşıyayız.
Ve soruyoruz, acaba böyle kaybolduğu, faili bulunmadığı halde medyaya yansımayan daha kaç hadise var?
* * *
İNTERNETTEN
Geçen gün Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar “Yargıtayla Çok İşimiz Var” diye bir yazı yazdı. Bir öğrenci kız Çalışlar’a mektup göndermiş ve bence çok önemli. Mektubun bir bölümü şöyle: “2008’de Eğitim-Sen’de kimi buldularsa alıp götürdüler. Somut, onları tatmin edecek bir suç eşkali, delili olmayınca biz 18 üniversite öğrencisini hunharca alıp cezaevine tıktılar. 2008’in kasım ayının 25’inde tahliye edildik, ilk mahkemede 6 kişi idik. 2009’un mart ayında mahkeme bizi örgüt üyesi yapıp 6 yıl 3 ay ceza verdi. Mahkeme süreci bitti. Yargıtay süreci başladı. Ve tuhaf gelecek 2010’un mayıs ayında da Yargıtay bizi suçlu buldu. Hepimizi cezalandırdı. Kimimiz öğretmen, mühendis, doktor, hemşire, (basın) iletişimci ve dahası.”
Çalışlar da yazıya “Yüksek yargı denince ben sükûnetimi yitiriyorum. Kendi yaşadığım 40 yıllık tecrübe, bu kurumun mensuplarıyla ilgili bir değerlendirme yapacak kadar zengin.” diye başlamış. Yazının başlığı da belli zaten, sorun yargıtay’da.
Yargıtay’a hak vermiyorum ama bişeyi biliyorum, o çocukları Yargıtay göz altına almadı, örgüt üyesi yapmadı, 6 yıl 3 ay ceza vermedi. Sorun bu çocukları suç örgütü yapan yasada ve değişmesinde, sorun her önüne geleni suç örgütü diye tanımlayan mahkemelerde. Yargıtay bu işin son safhası. Bunlar yokmuş gibi daha ilk baştan yargıtayı suçlarsanız diğer yanlışlıklara evet demiş olursunuz.
Dediğim gibi “Evet”ler ve “Hayır”ların birbirine karıştığı bir dönem yaşıyoruz.
Ahmet NESİN, 05 Şubat 2011
Yazının hattı: http://ahmetnesin.wordpress.com/2011/02/05/her-yer-patliyor-yasasin-ileri-demokrasi%E2%80%A6/
Arşiv