Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür
CHP genel başkan yardımcısı Süheyl Batum’un Türk Silahlı Kuvvetleri için ileri sürdüğü “kağıttan kaplan” nitelemesini elbette reddediyoruz. Hem yakışıksız hem de gerçeklikle alâkası yok.
Fakat “Koca bir askeri yıktılar, meğer ABD içini oymuş oymuş oymuş oymuş...” tespiti son derece ilginç. İlginçlik; tespitin bize göre, ziyadesiyle hakikat gibi görünmesinde.
Tabii Batum ayrıntı vermiyor… TSK’nin içinin oyulması ne demek, nasıl oyulmuş, ne kadar zamandan beri oyuluyor, sorularının cevapları yok!
Bunu söyleyebildiğine göre; Batum ya olayı incelemiş… Ya kamuoyunca malum olmayan bazı bilgiler ona ulaşmış… Veya yaşananlara bakarak bir tahlil sonucu böyle bir tespitte bulundu… Yahut da hisleri ve içgüdüsüyle bu değerlendirmeyi yaptı.
Peki, “askerin içinin oyulması” ne demek?
Her şeyden önce, onu aslî işlevlerini ve görevlerini yapamayacak hale getirmek demek… Savaşamayacak hale sokmak demek!
Savaşı; geleneksel “cephe harpleri” olarak düşünmemek lâzım!
Bundan evvelki Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ ne demişti?
“ASİMETRİK BİR SAVAŞLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Bu savaş; tankla, topla, tüfekle yapılmıyor.
Neyle yapılıyor?
Bilgiyle!
Bilgiyle derken, akla sadece “bilimsel bilgi” gelmemeli!
Her türlü bilgi… Üretilen bilgi… Uydurulan bilgi, yani yalan-dolan… İçine bazı doğruların katıldığı çarpıtılmış bilgi… Toplumun algılarını hedef alan bilgi… Kısaca, milletin ruhunu zapt etmeye yönelik her türlü propaganda.
Bu asimetrik savaş, bir istihbarat savaşı…
Bu savaş ne zaman başladı, emin olamıyoruz?
Fakat savaşın kamuoyunun önüne çıktığı tarih 2006’dır. 2006’nın başından itibaren, Özden Örnek’in günlükleri üzerinden, medya vasıtasıyla orduya dehşetli bir “taarruz” başlamıştır. Ordunun pek çok sırrı, bire bin katılarak ortaya dökülmüştür.
Kabul etmek lâzım ki, bu istihbarat savaşında ordu sürekli mevzi kaybetmekte, hücum edenler ise sürekli üstünlük elde etmektedirler.
Emekli ordu mensuplarını bir kenara bırakalım… Silahlı Kuvvetlerin seçkin olarak kabul ettiği ve korgeneralliğe kadar lâyık gördüğü pek çok üst düzey komutan bugün içeri alınmış vaziyettedir. Yani az da olsa, ordunun düzeni bozulmuştur.
Ordunun “maddî” düzeni belki pek az bozulmuştur. Fakat asıl bozulan morallerdir. Zaten “asimetrik” harbin birinci amacı da hedefteki kuvvetin moralini bozmaktır.
Bu nasıl başarılmıştır?
Temel sebep, TSK’ndeki istihbarat zafiyeti olsa gerek!
Neden böyle söylüyorum?
1. TSK'ne bir “operasyon” söz konusudur. Böyle bir operasyon mutlaka yıllar süren bir hazırlığın sonucu olabilir. Her şeyden evvel, “Koca Ordu” kendisine böyle bir operasyon yapılacağını istihbar edememiştir. TSK, bu hazırlıktan haberdar olamamıştır.
2. Operasyonlarda kullanılmak için ordu içinden malzeme toplanmıştır. Silahlı Kuvvetler buna mani olamamıştır. Bu da İstihbarata Karşı Koyma (İKK) tedbirlerinin yetersiz olduğunu gösteriyor. Yani İKK hususunda da büyük bir zafiyet bahis mevzuu...
x x x
EĞER İSTİHBARAT KUVVETLİ OLSAYDI…
5 senedir gündemden düşmeyen “darbe”, “ordu içinde cunta” iddiaları;
1. Eğer hakikatse, bunları güçlü ve süratli istihbaratıyla ordu kendisi ortaya çıkarır ve sorumlularını bizzat yargıya teslim ederdi.
2. Yok eğer bunların hepsi düzmeceyse, o vakit de bu düzmeceyi kimler tezgâhlıyorsa onları, daha medyaya falan sızmadan ortaya çıkarır, bu sefer, orduya operasyon yapmak isteyen şer güçleri yargıya teslim ederdi.
İkisi de olmadığına göre, TSK’ndeki istihbarat zafiyeti çok açık.
Peki, “Koca ordu”nun böyle bir istihbarat gücü var mıydı?
Evet, vardı… Fazlasıyla vardı.
Öyleyse bu gücü kim zayıflattı?
Amerika mı?
Amerika nasıl yaptı bunu?
Eğer Amerika yaptıysa, istihbaratın altını “oyduysa” buna niçin engel olunamadı?
x x x
Milliyetçilik, en basit tanımıyla milletini sevmektir. Milletini sevmenin birinci şartı ve göstergesi ise, milletin menfaatlerini şahsî menfaatlerinizin önünde tutmaktır. Bunu benimsemiş olanlar milliyetperverdir.
Muhalefetin başkan yardımcısının Amerika’yı doğrudan karşısına almasını ve onu suçlamasını çok cesurca buluyorum. Amerika TSK’nin içini oymuş olabilir…
Fakat gövdenin oyulmasına engel olacaklar vazifelerini yapmamış, oyulmaya mani olamamışlardır.
Sebep?
Aklıma tek sebep geliyor:
“Koca ordu” istihbarat sorumlularının yeteri kadar milliyetperver olmamaları!
Önceki yazılar