Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Huzuru arıyorsunuz…
Bulamazsınız!
Yatlarınıza katlarınıza, villa ve
gökdelenlerinize, Mercedes ve uçaklarınıza rağmen bulamazsınız.
Boğaza nazır, devasa sırça
“plaza”larınıza rağmen bulamazsınız.
Ülke çapındaki gazete ve dergilere
çifte çifte makaleler yazmanıza, çok seyredilen televizyonlarda arz-ı endam
etmenize rağmen bulamazsınız.
Şöhretinize,
şöhretinizin nüfuzuna rağmen bulamazsınız.
Bir ayağınız Brüksel’de, Londra’da,
Paris, Abu Dabi veya Newyork’ta olmasına rağmen bulamazsınız.
İktidar
koltuklarınıza, saltanatınıza, zırhınıza, elinizdeki korkunç devlet gücüne
rağmen bulamazsınız.
Milyar dolarlık ihalelere, kredilere
rağmen bulamazsınız. Aldığınız ve verdiğiniz rüşvetlere rağmen bulamazsınız.
Mahdumlarınızın istikballerini, garantiye
aldığınız vehminize rağmen bulamazsınız.
Hele dudak uçuklatan kazanç ve
ücretlerinize rağmen, hiç bulamazsınız.
Çünkü o kazanç ve ücretlerin içinde
milyonlarca işsizin, hak ettiğini alamayan çalışanın, yetim ve dulun gözyaşı ve
feryatları var.
Bencilik
ve aşırı hırsınız getirdi sizi bu noktaya…
Bulamazsınız!
Üstatlardan
Görünü
Yüzü esrarlı bir adam
Penceresinde bu akşam
Çisentiyle temizlenen
Parlak damların üstünden
Bir ışık nehri akmada
Şehrin üstüne semadan;
Şakır sessizliği bozmadan
Kanatları altın kuşlar
Güneş batıncaya kadar.
Batıdan doğuya uzanan
Geniş bir gökkuşağından
Sükûn bir rahmet
halinde
Arza inmede inmede…
Ve ellerini duaya
Kaldırmada her şey güya.
Penceresindeki adam,
Yüzünde ne sevinç, ne
gam,
Alabildiğine geniş
Gözlerini ufka dikmiş
Sanki bir ebediyete
Bakmada hayret içinde.
Ahmet Muhip Dıranas
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın