Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Lâkin değildir önyargısı! Bu onun son yargısı…
Üstelik bir hukukçu yargısı…
Hukukçu olduğunu, bu olay vesilesiyle kendi ağzından öğrendiğimiz Sayın Bakan’ın, “yargıya intikal etmiş” olan “şifre” iddiaları için ilk “vurgu”su şöyle:
''Ben de her şeyden önce anne bir veli olarak bu açıklamaları (ÖSYM başkanının açıklamaları) tatmin edici bulduğumu söylemek istiyorum''
Peki, “yargıya taşınmış” bir konuda, daha yargı sonucu gelmeden, bir hukukçu olarak nasıl tatmin olabiliyorsunuz?
Şöyle:
“Lütfen gençlerimizin hayallerini hiçe saymayalım. Kafa karıştırmayalım. Bu konuda cahillik düzeyinde diyebileceğim açıklamalardan kaçınalım. İşi, uzmanlarına ve yargıya bırakalım.”
Eeee, madem işi uzmanına ve yargıya bırakacağız, öyleyse neden uzmanların ve yargının kararını beklemeden, bu kadar çabuk tatmin olduğunu açıklıyorsun?
O da şöyle:
“Ne kadar çok kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılırsa çalışılsın, birilerine ayrımcılık yapıldığı konusu doğru değildir.”
Allah Allah, ortada uzman görüşü yok, yargı kararı yok… O halde “birilerine ayrımcılık yapılmadığını” sen nereden biliyorsun? Hani yargı kararını bekleyecektik? İşi yargıya bırakalım diyen sen değil miydin?
Evet, Çubukçu, arada sırada “yargı” falan diyor ama yargıdan beklediği tarafsız, objektif bir soruşturma değil… Peki, yargıdan ne bekliyor?
Şunu:
“Bu iddiaların en kısa sürede GERÇEK OLMADIĞININ da ortaya çıkacağına yürekten inanıyorum. BEN OLMADIĞINI BİLİYORUM ama en azından somut olarak herkesin tatmin olacağı bir sonucun Cumhuriyet Savcılığı tarafından ivedilikle sonuçlandırılıp kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyorum.”
Görüldüğü gibi Nimet Hanım hadiseyi gayet iyi biliyor! Arada, işi “uzmana, yargıya bırakalım” falan diyorsa da, haddizatında onların “formalite” olduğuna çoktan karar vermiş. Nitekim “uzman”, “yargı” kavramları ağzından kaçtığı için kendisine soruluyor: ''Bu sonuca göre mi iptal edilip edilmemesi gündeme gelecek?''
El cevap: ''Daha önce KPSS'de de bana bu tür sorular soruldu, iptal edilecek mi, edilmeyecek mi diye. Bu soruların muhatabı ben değilim. Böyle bir sınavın iptal edilip edilmeyeceği kararını ben vermeyeceğim. Ama sınavın iptal edilmesini gerektirecek bir durumun olmadığını net olarak biliyorum.''
İnce dikkat gerek… Konuşan, Türkiye Cumhuriyetinde yıllardır Bakanlık yapan bir siyasetçi… Bırakın diğerlerini, sadece şu son açıklamalarında bir tutarlılık, bir bütünlük, en ufak bir tarafsızlık bulabiliyor musunuz? Görüldüğü gibi; Sayın Milli Eğitim Bakanı inceleme ve soruşturmanın neticesinden ziyadesiyle emin… Herhangi bir problem yok, sıkıntı yok, şifre yok, kimseye bir ayrıcalık tanımak yok, suç yok, suçlu yok!
Tabii ki soruşturmaya falan da hiiiiiç gerek yok!
Çubukçu’nun yukarıdaki açıklamalarını veren Bugün Gazetesi ilave etmiş:
“Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, YGS'de sistematik kopya gerçekleşmediğinin net olarak anlaşıldığını belirti.”
İşte bu!
Bu kadar basit!
“YGS’de sistematik kopyanın gerçekleşmediği net olarak anlaşıl”mış!
Tabii ki anlaşıldı…
Şu, yukarıdaki açıklamalardan ortaya çıkan resmin neyin resmi olduğu NET olarak anlaşıldı:
Suçluluğun telaşı içinde olanların resmi…
Yapılan şifrelemelerin, onu yapanların ayaklarınıza dolandığının resmi...
Suçluluk ruh halinin resmi…
Önceki yazılar