Bu dünyada herkese yer var.
Devir hız ve iletişim devri… Bu sürat asrında neredeyse herkes bir çırpınmada…
Kimi iş-ekmek diye çırpınıyor, kimi daha fazla ihale, daha fazla malı götürme diye, kimi hakkını aramak için, kimi gasp ettiği “yetim” ve “masum” haklarını saklamak, suçunu örtmek için…
Memleket iki haftadır YGS’deki “şifreleme”yle yatıyor, onunla kalkıyor. Ülkede 2 ay sonra genel seçimler yapılacak, şifre iddiaları onu bile bastırdı.
Nitekim bastırması da çok normal… Çünkü siyaset ne için var? Halkın huzuru, adil ve kaliteli öğretim, hakkaniyetli gelir dağılımı… Vs. için… Bunları sağlayamayan siyasetten bize ne!
YGS’de iktidar yanlıları, bilhassa “cemaat” medyası suçüstü yakalanmış gibi tedirgin… Hadiseyi ya görmezden gelmeye çalışıyorlar, haber ve yorumlarında yer vermiyorlar veya iddiaların asılsız olduğunu kanıtlamaya çabalıyorlar. Tabii bu ikinci yola mümkün olduğunca girmemeye gayret ediyorlar. Çünkü ne kadar yalanlamaya çalışsan hakikat “buradayım” diye bağırıyor.
En fazla yayımlanan gazete olma iddiasındaki “Zaman”, 10 Nisan 2011 Pazar günkü manşetini yine bu iddiaları yalanlamaya tahsis etmiş. Etmiş fakat yukarıda söylediğimiz gibi; çabaları soru işaretlerini artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bir kere manşet başlı başına şüpheleri artırıyor. Zaman’ın manşeti şöyle: ŞİFRE TARIŞMASINDA BÜTÜN YOLLAR METEKSAN’A ÇIKIYOR
Şimdi, buradan ne anlıyorsunuz? Şifre diye bir problem var ve bunun sorumlusu METEKSAN!
METEKSAN kim?
ÖSYM’nin sınav soru ve kitapçıklarını hazırlattığı kurum, matbaa!
Peki, bu çok basan gazete, manşetin altındaki kısa açıklamada ne diyor?
Şunu: “Üniversite sınavıyla ilgili şifre iddialarının gerçek olmadığı anlaşıldı ancak tartışmalar bitmedi.”
Allah Allah, bu nasıl iş?
1. Mademki şifre iddialarının gerçek olmadığı anlaşıldı tartışma neden devam ediyor?
2. Mademki şifre iddiaları gerçek değil, o halde METEKSAN’a çıkan yollar niye çıkıyor? Mademki şifre diye bir şey yok, bu vaziyette METEKSAN da aklanmış olmuyor mu?
* * *
Zaman, haberin devamında METEKSAN’ı yerden yere vuruyor. ÖSYM’nin 36 yıldır bütün ihaleleri bu kuruma verdiğini, başka bir kurum daha elverişli şartlarda teklif verse bile ihaleyi alamadığını, bugüne kadar METEKSAN’a milyarlarca dolar akıtıldığını söylüyor.
İyi söylüyor, güzel söylüyor da neden söylüyor?
Öyle ya, mademki ortada şifre yok, haksızlık yok, sıkıntı yok, “sızıntı” yok, o halde METEKSAN’a yüklenmenin manası ne?
Hatta tam tersini düşünüp, söylememiz gerekmiyor mu?
Yani mademki sınavlarda bir şaibe yok, sınavlar hakkaniyetle, dürüst, tarafsız, adil, kimseye bir avantaj sağlamadan yapıldı bu METEKSAN’ın da başarısı değil midir?
METEKSAN başarılı olduysa ve dahi 36 senedir başarılıysa, çocuklarımızın hakkaniyetli bir biçimde üniversitelere girmesini sağlamışsa, şimdi onu eleştirmek değil, emeği geçenleri alınlarından öpmek gerekmez mi?
Bu nasıl habercilik, nasıl manşet atma ve manşeti nasıl açıklamadır?
Görüldüğü gibi; şifre iddiaları konusunda bugünkü bilgilerimizle “tatmin” olmak mümkün değildir.
Yandaş medyanın hadiseyi görmezden gelmesi veya yalanlama çabaları soru işaretlerini daha da artırıyor ve kafa karışıklığını yoğunlaştırıyor. Bu yayıncılık politikası kuşkuları daha da ağırlaştırıyor. İddiaların gerçekliğine dair kanaatleri daha da yükseltiyor.
Yandaş medya bir suçluluk psikozuna girmiş gibi… Ne yapacağını, ne yazacağını şaşırmış durumda…
Çırpınıyor da çırpınıyor!
* * *
MEDYADAN
Şifreli sınav, İslâm’da var mı?
Belirli bir sistem dahilinde ve sürekli olarak çalışmazsa,
bir sporcunun refleksleri körelir. Aslında bütün meslekler böyledir. Bir
gazeteci de daha çok kendi yöneticilerinin baskıları sonucunda, artık olayı
yerinde araştırma yapmayı düşünmez bile!
Çünkü kendisinden araştırmanın sonucunda ulaşacağı gerçek değil, gazetenin
siyasi tercihine uygun bir yaklaşım beklenir!
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı “ÖSYM
Başkanı’nın izahından tatmin oldum” dediyse, İklim Bayraktar’ın kelimesiyle,
“basıncı”ların bu konuyu araştırmasına gerek yoktur! Çünkü onlar gazeteci
değil, adı üzerinde basıncıdır! Yani bağlı oldukları siyasi otorite ne diyorsa
onlar için gerçek odur!
***
Radikal’den Betül Kotan ise mesleğin haysiyetini korudu ve “YGS sınavında
bütün kitapçıklarda şifre var mı?” sorusunun cevabını, sınav
kitapçıklarını ÖSYM’ye giderek ve bizzat görerek tespit etti.
Kotan, haberinde konuyu şöyle anlattı:
“ÖSYM’ye gittik. …
ÖSYM ekibi, depodan, Radikal için sınavda Matematik, Türkçe, Fen Bilimleri
ve Sosyal Bilimler testlerinde 40’ta 40 ve 40’ta 37 net çıkaran 1500 civarında
adayın kitapçıklarının içinden rasgele, 100 kitapçık seçti ve incelememize izin
verdi.
Kitapçıkları bizimle birlikte inceleyen ÖSYM yetkilileri, incelenen
kitapçıklarda şıkların dizilişinde belli bir kuralın olduğu (z5 medyan-5’li
tekrar) tespitimize katıldılar ve bütün kitapçıklarda benzer bir kural olduğunu
kabul ettiler.
ÖSYM yetkilileri, Türkiye’nin günlerdir ’şifre’ olarak değerlendirdiği durumu
’kalıp-şablon’ kavramıyla açıklarken, ’Biz aylarca çalışarak bir program
hazırladık. Çok da başarılı bir program aslında. Ancak Meteksan’da kitapçıklar
basılırken, maalesef insan hatası yüzünden programın bir kısmı eksik çalışmış
ve sistem hep aynı kalıp üzerinden kitapçık basmış. Bunu biz de önceki gece
fark ettik’itirafında bulundular.”
***
Yani eline hangi kitapçık gelirse gelsin şifreyi bilen her öğrencinin, 40
soruda 37 soruya doğru cevap verme şansı vardı. Şifrenin adının “mod medyan”
olduğunu ÖSYM yetkilileri söylüyor. Bu kavramın, üniversite adayı öğrenciler
arasında bilindiği, İnternet üzerinden bu konuda yazıştıkları da bir sır değil.
Kimileri, “mod medyan” diye bir soru
çıkacak zannederken, bazı dershanelerde sınav sabahı saat altıda öğrencilerin
şifre konusunda bilgilendirildiğine dair yoğun bir söylenti var.
Yeniçağ ve Hürriyet tarafından soruşturmayı etkilediği ifade edilen
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile Betül Kotan’ın haberinden sonra, “Bu benim
kararımla olacak bir şey değil, konuya savcılar karar verecek” dedi.
Bence bu olay, örgütlü bir suçtur.
Peki, bu istikbal hırsızlığının sorumlusu, sadece Meteksan’daki bir işgüzar mıdır?
1 milyon 700 bin öğrenciyle birlikte bütün Türk halkının meselesi olan bu vahim
operasyonun siyasi sorumluluğu yok mudur?
***
Bakınız, Kur’an’ın bu konuda hükmü nedir:
“Ey iman edenler! Haktan yana olup, adaleti sapasağlam ayakta tutun,
Allah için şahidler olun. İsterse kendinizin veya ana-babanızın ya da
yakınlarınızın aleyhine olsun, isterse onlar zengin veya fakir bulunsun. Allah
onları korumada herhalde sizden öndedir. Artık hak ve adalette hevese uymayın.
Eğer dilinizi büker veya yüz çevirirseniz, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
(Nisa-135) Arslan Bulut, Yeniçağ, 09
Nisan 2011
Yazının hattı: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17746
Arşiv