Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Gazeteciden, yazardan-çizerden,
televizyoncudan yandaş olur da sendikacıdan olmaz mı?
Olur!
Hem de hepsini
bastıracak biçimde olur!
Ortaya çıkan
rezaletler dolayısıyla, artık, iktidar yanlısı yazar ve medyacılar bile ÖSYM
başkan ve yöneticilerini sorumlu tutup, istifa etmelerini isterken; bir
sendikacı çıkıp, ÖSYM başkanı Prof. Ali
Demir’i savunabiliyor…
Kim bu sendikacı?
Eğitim Bir-Sen temsilcisi Ahmet Bey!
Bu zat-ı muhterem, 27
Nisan Çarşamba akşamı Habertürk
ekranlarında, ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda meydana gelen bütün “aksaklıkların” sebebini “komplo”lara bağladı. Meğer şifreler,
hatalı kitapçıklar yönetimin kabahati değilmiş. Yönetimi zor durumda bırakmak
isteyen “içerideki” güçlerin
komplosuymuş. Bunlar Prof. Ali Demir’i istifaya zorlamak için bütün bu
aksaklıkları meydana getiriyormuş.
Hal böyle olunca
adama sormazlar mı;
1.
Madem
bu olan biten komplodur ve arka arkaya sürmektedir; ÖSYM başkanı neden tedbir
almamakta, bu hain komploculara engel olmamaktadır?
2.
Bizzat Ali Demir
bile bir komplodan söz etemez, tam tersine, bir problem bulunmadığından,
aksaklıkların önemsiz olduğundan bahsederken sen hangi komplodan bahsediyorsun?
3.
Hatta
yine ÖSYM başkanı Demir, önce, “şifre”nin
öğrencilere dağıtılan kitapçıklarda olmadığını; sonra varlığı anlaşılınca da “sehven” yapıldığını söylediği halde bu
komplo iddialarını nasıl öne sürebiliyorsun?
4.
Nihayet,
burada bir komplo varsa, daha önceki başkan Ünal Yarımağan’ın istifasına sebep olan, KPSS rezaleti de bir
komplo muydu?
5.
Bu
sorular karşısında da hâlâ “komplo var”
diyorsan; bu komplocular eski ve yeni her iki yönetime birden mi karşılar? Bu nasıl
olabiliyor?
Sen neyi savunduğunun
farkında mısın? Yandaşlık bütün gözleri kör, kulakları sağır, hisleri, vicdanları,
insafı yok mu ediyor?
x x x
AKRABALAR
Çarşamba günü bir
gazetenin manşet haberiydi… “ÖSYM soru
ve kitapçıklarını basan şirketin 350 çalışanından 158’i birbiriyle yakın akraba”ymış.
Habertürk’teki Karşıt
Görüş programında, Ahmet Bey “komplo” iddialarını kuvvetlendirmek maksadıyla bu
haberi hatırlattı.
Elbette bu şirkette bir kayırılma olduğu açık… Fakat bunun
komployla ilgisi nedir?
Bu akrabalar tam
tersini arzu etmezler mi?
Yani, şirket
çalışanları birbirini kayırıyorlar ve akrabalarını işe alıyorlar. Akrabaların önemli
bir bölümü de emekli… Yani çift maaş alıyorlar. Şirketi çiftliğe çeviriyorlar… Sorarım; siz hazır böyle bir ortamı
bulmuş olsanız; işinizi aksatıp medyaya malzeme olarak, çarka çomak sokulmasını
mı istersiniz yoksa hiçbir aksaklık olmadan, medyaya hiç çıkmadan, tıkır tıkır
düzenin sürmesini mi?
Bize göre, ÖSYM’de
rezalet çıkmasını en son isteyecek kişiler, işte o akrabalardır. Çünkü bir rezalet
ortaya çıkınca kendi “çiftliklerinin” de
ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu bilirler. Ve artık orada bu işi
sürdürmeleri imkânsız hale gelir. Nitekim gelmiştir.
Tabii şöyle
değerlendirmek daha mantıklıdır:
Sınav soru ve
kitapçıklarını basan şirket, akraba çiftliği haline gelmiştir, burada liyakat
aranmamaktadır. Böyle bir yapıdan da düzgün iş çıkması mümkün değildir.
Öyle değil mi?
Elbette bütün bu değerlendirmeler;
“şifre”den kimlerin yararlandığı, sorusunu
asla unutturmamalı!
Önceki yazılar
YORUMLAR
Seyfeddin Karahocagil
25.02.2011 - 23:56
Değerli dostum ve aziz kardeşim.
Yine sizin bu sayfanıza girmekte bir haylı zorlandım
Belki de benim beceriksizliğimdir. Her yazınızı okumak isterim.Bunu başaramıyorum Özür dilerim.
Her kurumun Hatalı yanları vardır. Her şahsın hatalı yönlerı olduğu gibi.. Ben peyganber ocağı diyip kutsal saydığım Ordum hakkında Hoş olmayan şeyler söylemek istemem Ama şu kadarını söyleyeyim Emekli Albayın söylediği türden kimseler de orduda olabilir. Ama inanıyorum ki sizin söylediğiniz tipte Kumandanlar daha çoğunluktadır.
İl genel meclis üyesiyken Amasya'ya Yeni bir tugay komutanı gelmişti. İlk iş olarak yıllar önce bir tugay komutanının yaptırdığı mescidin Minaresini yıkmıştı.Biz bir gurup Amasyalı hoş geldin ziyaretine gittik. Çok iyi karşıladı ve gerçekten de sevimli bir paşaydı. Hoş beşten sonra ben:
- Paşam size birşey sorabilirmiyim dedim.
- Buyrun dedi Ben:
- Bu tugaydaki mescidi ve minaresini Yıllar önce sizin gibi bir paşa yaptırmıştı. Siz de yıktırdınız. O paşa mı doğru yapmıştı yoksa siz mi,
Böyle bir soru beklemiyordu. Biraz tedirgin Durakladı ve.
- Yanlış anlamayın. O minare ve mescid Tugayımıza uygun değil ben daha iyisini yapmak için yıktım dedi Ben:
- Kusura bakmayın bana pek inandırıcı gelmedi. Yıkmasına yıkarsınız da yapamazsınız. Sonra sizi irticadan emekli etmesinler dedim ve gülüştük.
Sonra:
- E biliyorsunuz durumu .. emir komuta meselesi dedi samimi olarak.
Diğer kurumlar da bu tip şeyler genele yansımıyor. Ama orduda Başta kim ve hangi zihniyet var sa tüm orduya yansıyor. Hani diyorsunuzya Otoriter baba. İşte o baba evlatları istese de istemese de Dediğini yaptırıyor..
Selam, sevgi ve saygılarımla
................................Seyfeddin Karahocagil
Seyfeddin Karahocagil
25.02.2011 - 23:56
Değerli dostum ve aziz kardeşim.
Yine sizin bu sayfanıza girmekte bir haylı zorlandım
Belki de benim beceriksizliğimdir. Her yazınızı okumak isterim.Bunu başaramıyorum Özür dilerim.
Her kurumun Hatalı yanları vardır. Her şahsın hatalı yönlerı olduğu gibi.. Ben peyganber ocağı diyip kutsal saydığım Ordum hakkında Hoş olmayan şeyler söylemek istemem Ama şu kadarını söyleyeyim Emekli Albayın söylediği türden kimseler de orduda olabilir. Ama inanıyorum ki sizin söylediğiniz tipte Kumandanlar daha çoğunluktadır.
İl genel meclis üyesiyken Amasya'ya Yeni bir tugay komutanı gelmişti. İlk iş olarak yıllar önce bir tugay komutanının yaptırdığı mescidin Minaresini yıkmıştı.Biz bir gurup Amasyalı hoş geldin ziyaretine gittik. Çok iyi karşıladı ve gerçekten de sevimli bir paşaydı. Hoş beşten sonra ben:
- Paşam size birşey sorabilirmiyim dedim.
- Buyrun dedi Ben:
- Bu tugaydaki mescidi ve minaresini Yıllar önce sizin gibi bir paşa yaptırmıştı. Siz de yıktırdınız. O paşa mı doğru yapmıştı yoksa siz mi,
Böyle bir soru beklemiyordu. Biraz tedirgin Durakladı ve.
- Yanlış anlamayın. O minare ve mescid Tugayımıza uygun değil ben daha iyisini yapmak için yıktım dedi Ben:
- Kusura bakmayın bana pek inandırıcı gelmedi. Yıkmasına yıkarsınız da yapamazsınız. Sonra sizi irticadan emekli etmesinler dedim ve gülüştük.
Sonra:
- E biliyorsunuz durumu .. emir komuta meselesi dedi samimi olarak.
Diğer kurumlar da bu tip şeyler genele yansımıyor. Ama orduda Başta kim ve hangi zihniyet var sa tüm orduya yansıyor. Hani diyorsunuzya Otoriter baba. İşte o baba evlatları istese de istemese de Dediğini yaptırıyor..
Selam, sevgi ve saygılarımla
................................Seyfeddin Karahocagil