ADALET VE KALKINMANIN HALİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 10.05.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Başlık, “Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde adalet ve kalkınmanın hali” olacaktı. Fakat uzun olacağından kısalttık.

İktidar partisinden bahsederken hep kısaltma kullandığımız için neredeyse bu partinin gerçek adını unuttuk! Arada hatırlamak lâzım...

Kurucular partilerine isim koyarken hedeflerinin, amaçlarının, ideallerinin özünün özünü simgeleyecek isimler seçer herhalde… Partinin ismi, aynı zamanda, o partinin en iddialı olduğu hususu gösterir.

Demek ki iktidar partisinin en iddialı olduğu, en vazgeçilmez hedefi “adalet” ve “kalkınma”dır.

Peki, 9 senelik “mutlak” iktidarları döneminde bu en iddialı oldukları iki nesne nereden nereye gelmiştir?

Tabii bizim burada söz konusu edeceğimiz “adalet”, şu duvarlarında “Adalet mülkün temelidir” yazan mahkemelerin dağıttığı adalet olmayacaktır. O ayrı bir yazı mevzuudur. Biz burada “gelir dağılımı adaleti”nden bahsedeceğiz.

x   x   x

9 Mayıs Pazartesi akşamı, NTV’de 6 gazeteci “gelir dağılımı” ve “yoksulluğu” soruyor… İktidar sözcüsü Bülent Gedikli cevaplıyor.

Gelir dağılımına ait soru şöyle: Nüfusun en fakir %20’sinin millî gelirden aldığı pay, TÜİK rakamlarına göre %6.5 iken, en zengin %20’nin aldığı pay %48.5’tur. Bu 8 kat farka ne diyorsunuz, bu nasıl gelir dağılımı adaletidir?

İktidar sözcüsünün cevabı: Biz iktidarı devralmadan önce bu uçurum daha fazlaydı. En zengin %20’nin millî gelirden aldığı pay %49’du. Görüldüğü gibi yarım puan azalmış. Gelir dağılımı adaletini sağlama yolundayız.

Eh, doğru söze ne denir?

Gelir dağılımı adaleti yavaş yavaş, her 9 senede 0.5 puan düzelerek adaletli hale gelecek, inşallah!

Yoksullukla ilgili soru ise şöyleydi: İktidarınız döneminde yoksulluk arttı… Yoksulluğu kullanarak “sadaka ekonomisi” uyguluyorsunuz eleştirilerine ne diyorsunuz?

Bülent Gedikli’nin cevabı: Yoksulluğun arttığı doğru değil… İktidara geldiğimiz 2002’de yoksulların genel nüfusa oranı %28’ken bugün bu oran %18’e düşmüştür.

Sosyal yardımlara gelince; 2002’de yapılan yardım 2 milyar (Katrilyon) lira iken, 2010’da yaptığımız sosyal yardım 24 milyar (katrilyon) lira olmuştur.

x   x   x

Şimdi…

Duralım ve iktidar sözcüsünün verdiği şu rakamlara bir kere daha bakalım…

Ve soralım:

Madem yoksulluk, söylediğiniz gibi 10 puan birden azaldıysa, onlara yapılan sosyal yardım niçin tam 12 kat birden artmıştır? Sizin, eski iktidarlardan daha hayırsever, daha sosyal adalet yanlısı olduğunuzu kabul etsek bile, yoksulluğun azaldığı bir ülkede onlara yapılan yardımın 12 kat artırıldığı itirafı karşısında yoksulluğun azaldığına inanmak mümkün müdür? “Kalkınma”, “kalkınma” diyorsunuz... Yoksulluğun katlanarak arttığı bir ülkede kim, nasıl kalkınıyor acaba?

x   x   x

İktidarın kendi verdiği rakamlarla, işte 2011 Türkiye’sinde “adalet” ve “kalkınma”nın hali…

Bir parti kendine isim olarak seçtiği, dolayısıyla en iddialı olduğu şu iki hususta duvara toslamışsa, sonuç tam bir fiyaskoysa…

Başka bir göstergeye bakmaya gerek var mı?

x   x   x

MHP AŞKI

Milliyetçi camiaya yakın olduklarını söyleyen ve fakat yıllardır AKP yanlısı, MHP karşıtı duruş sergileyen iki yazar var: Nazlı Ilıcak ve Avni Özgürel

Bunlar düne kadar MHP’ye ve onun liderine hücum ediyor, partinin baraj altında kalması için çabalıyorlardı.

Dün akşam ikisi de ayrı ayrı haber kanallarında son “kaset” ve seçim atmosferini yorumlarken, demezler mi, “ben MHP’nin barajı geçmesini, TBMM’de mutlaka temsil edilmesini istiyorum!”

Dünkü yazımda, milletin ortak bir aklıselimi olması gerektiğini belirtmiştim. Bu böyle bir şey galiba… Baksanıza, yandaşlar bile uzun sürebilecek güçlü bir tek parti iktidarının zararlı olacağını gördüler! Onu dengeleyebilecek güçlü bir muhalefet olması gerektiğini, zihnin derinliklerinden gelen bir endişeyle hissediyorlar.

Bizce bu yetmez… Ülkenin selameti için iktidarın değişmesi gerektiğini de görebilmeliler.

 

Önceki yazılar

Tarih: 10.05.2011 Okunma: 640

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?