Ahmet GÜRSOY, YENİÇAĞ
Pir-i Türkistani Hoca
Ahmet Yesevi’yi özlüyoruz. Türk yiğitliğinin, Alp tipinin mimarı, Hz.
Peygamberin âşığı, O’na benzemek için 63 yaşından sonra ömrünün kalan kısmını
yer altında yaptırdığı sığınakta çileyle geçiren samimi Müslüman Ahmet
Yesevi’yi özlüyoruz.
Neden özlüyoruz? Çünkü o herkesin hocası idi. Tıpkı Ebu Hanife gibi. Ne kurulu
iktidarların adamıydı ve ne belirli bir grubun. Herkesin hocası idi. Onun tv ve
gazeteleri yoktu; müritleri vardı. Onlar da kapı kapı dolaşıp, ümmeti
Muhammed’e iktidarları meth edeceğim diye kendini paralamazdı. Hele emin
olmadığı suçlar karşısında tellal bağırtarak bunlar “falancılar!” diye hiç
suçlamazdı.
Ahmet Yesevi gibi Türk önderleri, gönül erleri yok şimdi. Olduğunu sananlar da
bizi yanıltıyorlar. O’nun sayesinde Divan-ı hikmet diliyle söyledik, Anadolu’da
hikmet dilimiz Yunus Emre oldu. Gene kendi dilimizden söyledik. Türkçenin
nezaketini, inceliğini tasavvuf güzelliğinde nakış nakış işledik.
O bize Türklüğümüzü unutturmadı, tam tersine Türk’ü cihan hâkimi yaptı.
Müslüman Türk nasıl olur yer yüzüne gösterdi. Din, Yesi’den bir pınar olup
aktıkça, Anadolu’da Haçlı karşısında etten duvar olduk.
İşte tarih bakın, Kayı boyundan koca bir devlet çıkaran da Hoca Ahmet
Yesevidendir; aynı koldan, aynı damardan gelen Ahiler’dir.
İsterseniz Şeyh Ebebali’ye sorun.
Milli İstiklal Savaşın’da Kuva-yı Milliye hocalarının damarı da aynı Türk’tendir; Yesi’dendir. İngilizlerle bir olmayan mübarek din adamları “teslim ol” fetvasına karşı İstiklal-i vatan fetvasını yiğitçe yayınlarken hedeflerinde hür bir vatan vardır. Onlar herkesin, bütün Türklerin, bütün toplumun hocasıydı.
Şimdi herkesin hocası sandıklarımız bizi
hayal kırıklığına uğrattı. Önce Türk’ü bizzat Türk’ün kendisine karaladılar.
Kendilerine yaklaşan Türk, dinine olan sevgisi sebebiyle onlara kapıldıkça
kendini reddetmeye başladı. Taraf oldular.
Herkesin hocasıymış gibi göründüler; ancak iktidarın hocası rolünü oynadılar.
Ekonomik güç kendileriyle bütünleşince, yaban ellerden soğuk rüzgârlar
getirdiler. Türk’ün Kuzey Irak’ta kırmızı çizgileri silinirken, başına yaban
eller tarafından çuval geçirilirken, Kerkük kan ağlarken, Karabağ’da, Ermeni
işgali Kıbrıs’ta “verelim kurtulalım” çabaları sürerken, onlar liberal
politikalarla Türk’e “bunlar değişimin normal seyri” propagandası yaptılar.
Eski karşı koymacı statükoyu silerek yerine “n’olmuş canım” statükosunu
getirdiler. Ahmet Yesevi’yi özlüyorum.
Bana ne olduğumu, kim olduğumu hatırlatıyor tarihin derinliklerinden. Ey Türk!
Silkin ve doğrul. Hakikat ırmağının sesini dinle. Gireceksin, bütün
uyuşturuculardan kurtulup aslına döneceksin.
Yazının tamamı için: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18249