Anamur yeni Cumhuriyet Meydanına kavuşurken, sahneye kara kuru, üflesen uçuverecek bir adam çıktı karşımıza. Adı Mustafa Yıldızdoğandı. Cumhuriyet Meydanı ha bugün ha, yarın bitti bitecek derken, açılışa hazır hale gelmiş ve 1 Haziran 2011’de iki aşamalı bir programla hizmete giriyordu. Programın ilk basamağında resmi bir tören düzenlenmiş, çok geniş bir katılım sağlanmış ve gözlemlerimizi aktarmıştık.
Programın ikinci aşaması Anamur Belediye Başkanı Mehmet Türe’nin yaptıkları ve yapacaklarının açıklandığı, bir anlamda da MHP’nin gövde gösterisine şeklindeydi. MHP İlçe Başkanı konuşurken halkın ilgisinden memnun olduğu her halinden anlaşılabiliyordu. Mersin Milletvekilleri Behiç Çelik ve Kadir Ural da konuşmalar yapıp, destek istediler. Programın sunuculuğunu üstlenen Kemal Şen kendini hayli geliştirmiş.
Konuşmaların ardından beklenen gelip Mustafa Yıldızdoğan sahneye çıktığında adeta yer yerinden oynadı. Bu sırada bir belediye yetkilisinden öğrendiğim kadarı ile Cumhuriyet Meydanın
O akşam orada kaç kişinin olduğunu bırakalım başkaları tartışsın, kendilerince hesaplar yapsınlar. Biz işin o tarafına bakmıyoruz. Ama Anamurluların Mustafa Yıldızdoğan hayranlığına bir kere daha şahit olduk. Evet, Anamur’da Mustafa Yıldızdoğan’a aşırı bir ilgi, sevgi ve hayranlık var. Mustafa Yıldızdoğan’ı sadece MHP’liler değil toplumun her kesimi seviyor ve bağrına basıyor. Bu çok net olarak anlaşılabiliyor. MHP seçim araçlarında genellikle Mustafa Yıldızdoğan’ın şarkıları çalınıyor. Geçtiğimiz belediye başkanlığı seçimleri sırasında da yine aynı şarkılar kullanıldığından mıdır bilmem, şarkıların çoğuna izleyicilerin oldukları yerden koro halinde katıldılar. Ve çok hoş oldu.
Başa dönelim kara kuru bir adam dedik. Mustafa Yıldızdoğan gerçekten kara kuru, zayıf, üflesen uçuverecek bir yapıya sahip. Ama bu kara kura adam sahneye çıkıp artık halkın dilinde efsaneleşmiş türkülerini söylemeye başladığında kocaman bir dev olur. Gözünüzün önünde erişilmez başı dumanlı bir dağ oluverir. Bir bakarsınız dağların ardından kopup geliveren bulut olur, yağmur olur, sel olur taşar, dereler misali çağlar, engin denizde kocaman dalga olur, sizi alıp götürür çok uzak diyarlara.
Sahneden inip masanıza oturduğunda mahçup bir Yörük delikanlısıyla karşılaşır, hiç yabancılık çekmezsiniz. Çünkü Mustafa Yıldızdoğan, sizler gibi Torosların engebeli yamaçlarında davar gütmüş, koyun otlatmış, bir merkebin peşine bağlanmış deve kervanın peşine takılıp yürümüş, uzun ve engebeli yoldan, sıcaktan yorulup bir ardıç ağacının gölgesine dengilip, biraz soluklandıktan sonra elini kulağına atıp “Offff Sarıyaylam seni yaylayamadım tor iken.” yakımını yakabilmiş bir dedenin torunudur.
O nedenle Mustafa Yıldızdoğan, bizden ve içimizden biridir. Biraz da bu kadar sevilmesi ve hayranlık duyulmasının sırrı burada. Yanık ve insanı sarıveren sesi ile insanların duygularına tercüman olmasının, ruhunun derinliklerine hitap edebilmesinin sonucu olarak, seviyor, dinliyor, coşuyor, peşinden koşuyorlar.
Konser akşam dokuz gibi başlarken, konser alanın her tarafını dolaştık. Kimi zaman aralardan zor geçtik. Kimi zaman sıkışıp kaldık. Genç yaşlı, kadın erkek, büyük, küçük hemen hemen herkes oradaydı. Dilerden şarkılar, ellerden bozkurt işareti hiç eksik olmadı. Kimileri adeta kendinden geçmiş duygu selinden konuşamıyor. Ama olsun gözler asla yalan söylemez. Mustafa Yıldızdoğan’dan halk memnun, gelen halktan ve ilgiden MHP memnun. Bu seçim döneminin finali bu olsa gerek.
http://www.anamur.bel.tr/tr/590/COSKULU-ACILIS