Düşününüz ki, bir marketten alışveriş yapıyorsunuz. Paranızı verip, almak istediklerinizi alıyorsunuz. Gıda olduğu için, son kullanma tarihlerine dikkat ediyorsanız ediyorsunuz ve dükkandan çıkıp gidiyorsunuz. Belki de, market sahibinin(çalışanın) sizinle nasıl ilgilendiğine bakıyorsunuz. Yani; yüzünüze gülüyor mu? Alışveriş yapmanız için sizinle hususi ilgileniyor mu, yoksa bacak bacak üstüne atıp, umursamıyor mu? Elbette bir insanın dikkat edeceği hususlar bunlardır. Eninde sonunda alışveriş biter ve siz o marketten çıkarsınız. Sonuç; iyiyse iyidir, kötüyse kötüdür. Bunu sadece çevrenize aktarırsınız. Direkt market sahibine “Siz bana çok iyi davrandınız. Teşekkür ederim” demezsiniz. Zıttı olsa, kötü muamele etse, tepkinizi belli edersiniz.
Bir örnek daha vermek lazım; çalışansınız ve işinizi yapmak için elinizden gelenin fazlasını yapıyorsunuz ve kendinizi yıpratıyorsunuz belki. Ay sonu geldiğinde aldığınız maaş gene aynıdır. Sizin saatlerinizi uzatıp, düşüncelerinizi yormanız patronunuzun ilgi alanında değildir. İşinizi iyi yaptıysanız iyidir. Kötü ise; tepki alırsınız. “Kötü çalışıyorsunuz” diye ikaz edilirsiniz. Fakat, “Aferin iyi çalışıyorsunuz” denmez. Çünkü; insanların görevleri vardır ve o görevler yerine getirilmelidir. Aksi halde, sizin de her ay patronun karşısına çıkıp “Ben çok iyi çalışıyorum!” deme hakkınızın olması gerekirdi. Bunu deseniz alacağınız cevap: “E bu senin görevin zaten!” olur kesinlikle.
Buradan hareketle, hükümet eden partilerin yaptığı icraatları anlatmaları, insan düşüncesine ters geliyor. Yani; duble yol yaptık, ekonomiyi şöyle düzelttik gibi övünmeler boşadır. Vatandaşın söylemesi gereken: “E zaten bu senin görevin değil mi?” olmalıdır.
Kimse kimseye gel seni hükümet yapalım demez. Talip olunur ve seçilirler. Ardından yapmaları gereken görevleri yapmalıdırlar. Yaptıktan sonra da, yaptık diye övünmemeliler. Bunun parti ile ilgisi yok aslında. Hangi parti olursa olsun. Davetiye ile çağırmıyor seçmen. Onlar seçmenin önüne çıkıyor ve seçmen de yetki veriyor. Böyle olursa demokrasi işliyor. Tıkandığı yer ise, yapılanların sadaka verir gibi, vatandaşa tekrar sunulmasıdır.
Nasıl ki; market sahibine “Çok iyi müşteri ağırlıyorsunuz, çok iyi ilgileniyorsunuz. Sattığınız ürünler kaliteli” denmez ise, ya da; patron size “Bravo! Çok iyi çalışıyorsunuz” demiyor ise, hükümet için de “Bunlar çok iş yaptı” dememek lazım. Çünkü; onların görevi o.
Duble yol mu yapmış? Yapacak tabi işi o. Sağlık hizmetlerini mi düzeltmiş? Düzeltecek tabi işi o. Ekonomiyi mi düzeltmiş? Düzeltecek tabi işi o… Sıralayabiliriz uzun uzun…
Her ne yaptılar ise, yapacaklar tabi işleri o. İşleri olmayan şeyleri yapmalarına ses çıkarmıyorsa millet, işleri olanı yaptıklarında alkışlarlar. Aksine yapmadıklarında hesap sormaları lazım.
E ben güzel mi yazdım şimdi? Yazacağım tabi, ben istedim çünkü!