HAYIRLA ŞERRİN SAVAŞI

İsmail Hakkı CENGİZ - 27.06.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Dünya, kuruldu kurulalı “hayır”la “şer”rin savaşına sahne…

Herhalde, kıyamet kopuncaya kadar da bu savaşa sahne olmaya devam edecek!

Bu savaş bugün de sürdüğüne göre; biz nerede yer alacağız?

Elbette hayır cephesinde, hayrın saflarında… Elbette şerre karşı!

Fakat “hayır” ne, “şer” ne?

Hayır ve şerri birbirinden ayırmak hiç de kolay değil… Hele hele bir “illüzyon” olan, bir göz bağlayıcı olan, modern bir büyücü olan ve kitleleri esir alan televizyonlar varken… O televizyonlar ki; şerri kolaylıkla hayır, hayrı ise aynı kolaylıkla şer olarak gösterip milyarlarca insanı ikna edebiliyor.

Hadi, medyanın etkisini de bir yana bırakalım… Hayır ve şerri ayırmak yine de pek zordur.

Misâl; Kuzey Afrika’da aylardır süren bir “savaş” var: Tunus’ta 25 yıllık, Mısır’da 30 yıllık diktatörlükler yıkıldı. Yıkan kim? ABD destekli halk hareketleri… Burada, kimi tutarsak hayrı tutmuş olacağız?

Ülkelerini soyan, halka baskı yapan diktatörlerin mi yoksa “şeytan”la özdeşleştirilen ABD’nin desteklediği isyancıların mı yanında durmak lâzım?

Bu savaş, Afrika’nin bir diğer ülkesinde daha açık şekilde sürüyor: Libya’da, 42 yıllık diktatör Kaddafi ile NATO adı altında Amerika “ateşli” silahlarla çarpışıyor. Burada kimin yanında olursak “hayır”dan yana ağırlık koymuş olacağız?

Şimdi, bunlardan daha önemli ve yakın bir tehlike söz konusu: Suriye’deki hadiseler ve bu komşu ülkeye müdahale ihtimali!

Suriye’de babadan oğula  geçen kanlı bir baskı rejimi var. Bu yönetimin mutlaka devrilmesi lâzım. Lâzım da nasıl? Ülkenin dinamikleri yönetimi devirmeye yetmiyor… Baskı rejimi en küçük muhalefeti en sert şekilde susturuyor.

Bu şartlar altında, Suriye’ye “demokrasi” getirmek için “şeytan”la işbirliği yapmak mubah olmuyor mu? Şeytan kim? Elbette AB ve ABD…

x   x   x

Haddizatında, bu suallere cevap olabilecek bir vukuatı dünya çok yakın geçmişte yaşadı: Irak müdahalesi!

Oradaki kanlı diktatörü indirmek ve demokrasi getirmek için, Amerika’nın öncülüğünde Batı Irak’a girdi.

Evet, kanlı diktatör gitti. “Demokrasi” geldi! Ama ne “demokrasi”!

Irak’taki 8 senelik “demokrasi” bilançosu: Harap olan ve talan edilen bir ülke, milyonlarca ölü, yaralı, sakat… Öksüz ve yetim kalan milyonlarca çocuk… Sayılamayacak kadar fazla, tecavüz ve işkence… İstikrarsız, yarınsız, parçalanmış bir millet!

Bu bilançoya baktığımızda açık olarak görünüyor ki; ABD’nin “demokrasi”si, Saddam’ın baskılarından daha kötü ve daha zararlı olmuştur. Irak’taki “Yeni rejim” eskisinden çok daha çekilmezdir.

X   x   x

Suriye olayına bakarken, önümüzdeki Irak örneğini daima aklımızda tutmak zorundayız. Yakın mazideki yaşanan Irak olayının verdiği hayatî ders: Şeytanla işbirliği asla ve asla “hayır” getirmiyor.

Şartlar ne olursa olsun; her halükarda “şeytan”ın karşısında yer almak, hayrın yanında yer almak demektir.

 

Önceki yazılar

Tarih: 27.06.2011 Okunma: 761

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?