Sebahattin ÖNKİBAR, YENİÇAĞ
Deniz Feneri olayı soyut bir iddia değil. Kesin bir yargı hükmüne dayanıyor. Alman Yargısı her şeyi belgelemiş ve kararını vermiş!
Dahası, yargılananlar da cezadan indirim olsun diye suçlarını yazılı olarak itiraf etmişler.
Davanın en önemli sonucu ise asıl suçluların Türkiye’de olduğu hükmüdür.
Peki, kim mi onlar?
Bağımsız Alman Yargısına göre Zahit Akman, Zekeriya Karaman ve ekibidir.
Üç yıla yakın bir süredir bu soruşturma ya da araştırma sürüyor derken birkaç gün önce Zahit Akman, Zekeriya Karaman ve ekibi savcılığa alındı.
Ama nasıl bir alınma?
Bu ülkede MGK Genel Sekreterliği ve Ordu komutanlığı yapanlar sabaha karşı kameralar eşliğinde polis ordusu ile yaka paça derdest edilirken Zahit Bey ve şürekâsının kapısı sabah kahvaltısı sonrasında çalınıyor ve efendim savcı bey sizi davet ediyorlar deniliyor.
Savcılığa davet sürecinde bir fotoğraf var ki o zaten her şeyi anlatıyor.
Zahit Akman adeta savcılığı teftişe gider edasında pozlar veriyor.
En önemlisi bu olayla alakalı olarak sızan ya da sızdırılan tek bir şey yok.
Evet Deniz Feneri gibi dehşet bir olayda tek bir belge ya da ifade basında yer almıyor.
Gazete ve televizyonlar hadiseyi neredeyse görmeme noktasında!
Ve bir başka sahne:
Malûm, bugünlerde gündemde bir şike operasyonu var.
Başrollerde ise Aziz Yıldırım!
Ama nasıl bir başrol.
Aziz Bey’in her anı polis tarafından kameraya alınıp açıktan basına servis ediliyor.
Soruşturma için yasal yargının gizlilik kuralı var ama, takan kim?..
Polis ve savcılık daha iddianame bile hazırlanmadan hükmünü verip Aziz Yıldırım infaz ediliyor ve suçluluğu noktasında açıktan propaganda yapılıyor.
Olay bizzat soruşturmayı yapanlar tarafından imaj cinayetine dönüştürülüyor.
İnsaf ile, iz’an ile, ahlak ile bir Zahit Akman olayını, bir de Aziz Yıldırım hadisesini kıyaslayın ve hükmünüzü verin!
Ama Aziz Yıldırım olayı futbolda şike, o daha önemli demeyin, Zahit Akman hadisesi Allah rızası için fukaraya dağıtılmak üzere toplanan zekatların çalınması ve zimmete geçirilmesi iddiasıdır ki şike olayı ile kıyas kabul etmez; zira Aziz Yıldırım davasında şahsi çıkar yok, başkanı olduğu kulübü birinci yapma hırsı var.
Hayır, elbette Aziz Yıldırım’ın yaptığı iddia edilen şeyleri onaylıyor değilim; ama çirkinlik bağlamında Deniz Feneri olayı çok daha korkunç!
Durum bu iken sergilenen tutumu görüyorsunuz, tablo tam bir ibret vesikasıdır ve Türkiye’de yargının ne hale getirildiği gözler önündedir.
Laf aramızda Aziz Yıldırım olayının bu biçimde dezenformasyona tâbi tutulması ve yargısız lince dönüştürülmesi, bu işin amaçlı bir operasyon olduğu kanaatimi pekiştirmeye başladı.
Sahi, Cihan Kamer ve Abdullah Kiğılı gibi AKP yandaşı Fenerliler bu operasyondan şahsen neden zarar görmediler?
Duyduk duymadık demeyin, bu operasyon Fenerbahçe’yi fetih hareketidir; zira polis bu hadisede Ergenekon operasyonundaki metodu kullanıyor.
Yazının tamamı için: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18990