Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Üst düzey Amerikalı dostlarımızın(!) biri gidiyor biri geliyor.
Tabii ağızlarından bal damlıyor. Türkiye’yi, Türk-Amerikan dostluğunu öve öve bitiremiyorlar.
Daha birkaç gün önce ABD dışişleri bakanı Bayan Clington misafirimizdi. Bayan, Amerika’yla Türkiye’nin ne kadar sıkı bir müttefik olduğunu, Amerika’nın PKK’yla mücadeleye nasıl büyük destek verdiğini, istihbaratı ne kadar süratli paylaştıklarını anlattı…
Dinleyenlerin ağzı açık kaldı!
Gazete manşetleri, televizyon ekranları Bayan Clington’un resimleri, sözleri ve görüntüleriyle doldu taştı… “Kaya gibi destek” başlıkları atıldı. TV’ler saatler boyunca, Clington’un söylediklerini alt yazı olarak geçti…
Bu yayınları uzun uzun yapanlar elbette ABD dışişleri bakanına inanıyor ve halkı da inandırmaya gayret ediyordu…
Halk olarak biz dahi bunları görünce “Vay canına!” dedik, “Biz Amerika’yı hiç tanımamışız… Ne kadar âlicenap, ne kadar hayır ve yardımsever bir ülkeymiş… Bize de ne kadar dostmuş?” İnsan duygulanıyor, gözleri yaşarıyor!
Lâkin duygular azalıp da zihne mantık hâkim olunca şu sualler kafamızda dönüp duruyor:
Bu PKK denilen terör örgütüne karşı ABD bile yanımızdaysa, bu küresel gücün karşı olduğu ve dünyanın en güçlü ordularından TSK’nin mücadele ettiği bir terör örgütü nasıl oluyor da bitirilemiyor?
PKK’ya ABD karşıysa bu örgütü kim destekliyor da hayatiyetini sürdürebiliyor?
ABD, mademki istihbaratı bizimle süratle paylaşıyor, nasıl oluyor da PKK’nın eylemlerinden önceden haberdar olamıyoruz? O ABD ki uzaydan karıncayı bile izleyebiliyor!
Hadi, terör örgütünün eylemlerini önceden haber alamadık, diyelim… Ve fakat eylemlerden sonra nereye kaçar, nerede saklanır, kaçırdığı kişileri nereye götürür bunlardan niçin haberdar olamıyoruz? Bu nasıl istihbarat toplamadır, nasıl paylaşımdır?
x x x
Tam yukarıdaki sorular beynimizde kuyu açarken, bugünkü (19 Temmuz) Takvim gazetesinde şu haber çıktı:
“Yıl 1996... ABD, binlerce Kürdü
toplayıp dünyanın bir ucundaki GUAM ADASI'na götürdü. Götürdüğü 6 bin
493 Kürt'ün bin 700'üne çok iyi gerilla
eğitimi verdi. 2. Irak Harekâtı sonrası, yani 2004'ten itibaren de Kuzey
Irak'a geri getirdi.
Böylece, PKK’nın özel kuvvetleri kurulmuş oldu. 15–20 kişilik hücreler
oluşturuldu. Her hücreye İSRAİLLİ ESKİ ASKERLER (EMEKLİ DİYORLAR) komuta
etmeye başladı.” (Ergün Diler, Takvim, 19 Temmuz, 2011)
Özetle; eylemi, Amerika’nın eğittiği, İsrailli eski askerlerin yönettiği teröristler yaptı.
x x x
Eee, Amerika’nın söylemleri öyle, eylemleri böyle!
Göre göre, bile bile yiyoruz!
x x x
Bu arada, dün (18 Temmuz), General Petraeus ülkemizie geldi,
Kim bu general?
2003 yılında, Türk askerinin başına çuval geçirten Amerikalı… Ki yakında CIA başkanı olacağı, yani Amerikan istihbarat teşkilatının başına geçeceği bildiriliyor… Petraeus, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı sürpriz görüşmede, “CIA Başkanı olarak söz veriyorum PKK ile etkin mücadele yapacağız” dedi. (Hürriyet, 19 Temmuz)
Artık hesap edin, çuvalcı generalin nasıl dehşetli bir istihbarat desteği vereceğini!
x x x
13 askerin şehadetinin ertesinde, onları vuranları eğiten devletin en yetkililerinin ülkemize gelmesi…
Bir büyük ilâhî tevafuk mu?
Kör gözleri açacak, sağır kulaklara işittirecek, uyuyan kalpleri uyandıracak!
Önceki yazılar