Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Tutukluların feryadı diyoruz ama onların sesini bizzat duymak elbette imkânsız… Onların adına avukatlarının feryatlarını işitebiliyoruz.
Avukatlar feryat-figan!
En büyük şikâyetleri, müvekkillerinin “ne ile suçlandığını bilmeden” içeride tutuldukları… Savcıların ve mahkeme üyelerinin, “somut olarak şu eylemleri yaptığınızdan dolayı tutuklandınız”, diyemediklerini söylüyorlar…
Bu durumun her türlü “hukuka, insan hak ve hürriyetlerine aykırı” olduğunu dile getiriyorlar.
“Tutukluluk, insan ruhunu yıpratan çok ağır bir psikolojik baskıdır; çünkü hüküm giymemişsiniz, ne ile suçlandığınızı, tutukluluğun kaç sene süreceğini bilemiyorsunuz” diyorlar.
Sonra…
“Bu dava siyasallaşmıştır… Siyasî bir davadır… Siyasî bir davada adil bir sonuç beklenemez”…
“Tutukluların suç işlediklerine, suçlu olduklarına zerre kadar inanmıyoruz”…
“Turuklanmayı gerektirecek ‘delilleri karartma’, ‘kaçma şüphesi’ söz konusu değil… Dolayısıyla tutuklu kalmaları gereksiz”, diye isyan ediyorlar.
x x x
Yukarıdaki “yeni” şikâyetleri dile getirenler 3-4 senedir Silivri’de veya Hasdal’daki tutukluların avukatları değil…
Kimlerin avukatları?
Daha birkaç gün önce, “Deniz Feneri” davasında tutuklanan “zanlı”ların avukatları…
Gazeteler, bunların suçsuz olduğu, haksız yere içeride tutulduklarına, en kısa zamanda çıkacaklarına dair yayınlar yapıyor… Hatta 24 Temmuz Pazar günü bir gazete, neredeyse bütün sayfasını dolduracak şekilde, “Savcı suç üretmeye uğraşıyor” şeklinde manşet attı.
Tabii bu gazete de Silivri sanıklarını savunan Aydınlık değildi.
Hangi gazeteydi?
Yenişafak!
x x x
Ayrıca…
Bir televizyon kanalı var ki, “Deniz Feneri”nden tutuklu bulunanların suçsuzluğunu kanıtlamak, haksız yere yattıklarını anlatmak için özel yayınlar yapıyor.
Elbette bu kanal da Ulusal Kanal değil.
Hangi kanal?
Kanal7!
Bu kanala, akşamları haber saatinden sonra göz atmanızı tavsiye ederim…
Tutukluluğun cezaya dönüşmesini, tutuklu sayısının hükümlü sayısını geçmesinin nasıl bir facia olduğunu, ülkede insanların nasıl kolayca tutuklanabildiğini uzun uzun kamuoyuna izah etmeleri tam bir “ibret” vesikası…
Çünkü Yenişafak gazetesi ve Kanal 7 televizyonu, yıllardır tutuklu bulunan Silivri ve Hasdal sanıklarını hakkında, yukarıdakilere benzer feryatlar ayyuka çıkarken, diyorlardı ki, “Bütün bu şikâyetler ‘davayı sulandırmak için’ yapılıyor”!
Şimdi neden aynı söylemlerle yargıya çatıyorlar?
Çünkü tutuklananlar kendi patron ve yöneticileri…
İbret!
Demek ki “bağımsız ve tarafsız yargı” bir gün herkese lâzım olabilirmiş!
Demek ki her tutuklanana peşinen “suçlu” gözüyle bakmak doğru değilmiş!
Demek ki “masumiyet karinesi” hüküm giymiyen herkes için geçerli olmalıymış!
Ve nihayet, demek ki her davaya, her zanlıya “insaf”la ve “hakkaniyet duygusu”yla yaklaşmak gerekliymiş!
Önceki yazılar