Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Şu mübarek günlerde…
Nefsimizi terbiye etmek, Allah’a biraz daha yaklaşmak için oruç tutuyor, ibadet ediyoruz…
Yaradan diyor ki, “yalan söyleyecekseniz, sizin aç kalmanıza benim ihtiyacım yok.”
Sabah-akşam, “iftar”, “sahur”, “dua”, “ibadet” programları yapan, Müslümanlığı kimselere bırakmayanlar, bu mübarek günlerde sadece “yalan” haberler üretmekle kalmıyor, daha ötesine geçip “iftira”lar düzüyorlar…
x x x
“İTİRAF” ÇARPITMASI
“Islak imza” deyince aklınıza ne, daha doğrusu kim geliyor?
Kurmay Albay Dursun Çiçek…
Devre arkadaşımız olan Dursun sayesinde Türk dili yeni bir kavram kazandı.
Türk dili kazandı fakat arkadaşımız kaybetti. Bu “ıslak imza” davasından 16 aydır tutuklu… Ailesi perişan… Ziraat Bankası’nda müdür olan eşinin tayini Ardahan’ın Hanak ilçesine çıkarıldı.
x x x
Dursun Çiçek, “Islak imza” davasından berât mı edecek, ceza mı alacak?
Bu “dava” çok mühim…
Ülke iki buçuk senedir “ıslak imza” gerçek mi, değil mi sualini tartışıyor… Çünkü varlığı ve yokluğu kesin olarak kanıtlanamadı…
İşte, tam bu noktada Dursun Çiçek’in söyleyecekleri, hele “itiraf”ları hayatî önem taşıyor.
Ve o gün geldi!
Dursun Çiçek “itiraf” etti… 02 Ağustos Salı günkü duruşmasında, Çiçek demiş ki, “İnternet Andıcı gerçek bir belgedir.”
Bunu söylediği andan itibaren, televizyonlar “Çiçek itiraf etti” diye yayın yapmaya başladılar. Dursun Çiçek neyi itiraf ediyor?
İnce dikkat gerek!
“İnternet andıçını…”
Bu andıç’ın “ıslak imza” davasıyla alâkası var mı?
Yok… O ayrı bir dava… O “eylem planı”…
Nitekim Çiçek’in mahkemedeki ifadesi şöyle devam ediyor: “Islak İmza da gerçek olsa söylerdim. Sadece bir kâğıt parçası ama tutuklanmamıza yetiyor.”
Arkadaşımız böyle söylediği halde, TV’lere çıkan “analizci”ler, “yorumcu”lar sanki “ıslak imza”yı doğrulamış gibi yalan, “kasıtlı” bilgiler verdiler.
Ertesi gün, yani Çarşamba günü çıkan yandaş basının manşetlerinde hep “ıslak imza” “itirafı” havası basılıyordu. Açıklamalara dikkatle baktığınız vakit, Dursun arkadaşımızın, aslında, daha önce Genelkurmay’ın da Ecevit’in başbakanlığı döneminde, hükümetin izniyle başlatıldığını açıkladığı “internet siteleri” konusunu doğruladığı anlaşılıyor. Fakat bu gözlerden kaçırılıyor… “Islak imza” hakkında söyledikleri görmezden geliniyor, gazetelere konmuyor.
Takvim gazetesi ise, daha ileri gidiyor… Bu gazete, kocaman harflerle İTİRAFIN BELGESİ manşetini attıktan sonra altına şu açıklamayı koyuyor: Çiçek 1 numaralı sanık olarak yargılandığı “ıslak imza” davasında, 2 Nisan 2009 tarihli belgenin altında, kendisi dâhil tüm ilgililerin imzası ve parafı olduğunu belirtti.
Yahu, sizde hiç vicdan, insaf, hakkaniyet duygusu yok mu?
Doğruluk bunun neresinde, adalet bunun neresinde? Müslümanlık neresinde?
Dursun Çiçek, ifadesinde, bilhassa diyor ki, “ıslak imza, dediğiniz şey sadece bir kâğıt parçası… Öyle olduğu halde tutuklanmamıza yetiyor.”
Siz bunu seyirciye ve okuyucuya hiç duyurmadığınız gibi, söylediklerini ters çevirip, “ıslak imza”yı “itiraf” etti diyorsunuz.
x x x
ÇARPITMAYA DEVAM
Çarşamba akşamı, Kanal7 haberlerini izliyoruz. Kanal, haddizatında, Salı günü verdiği bu haberi, yeni bir habermiş gibi, “Dursun Çiçek’ten itiraf” başlığıyla, elbette yine “Islak imza, dediğiniz şey sadece bir kâğıt parçası… Öyle olduğu halde tutuklanmamıza yetiyor.” sözlerini kırparak veriyor.
Beyler, hanımlar bunun adı gazetecilik, televizyonculuk, habercilik falan olamaz.
Bunun adı düpedüz İFTİRA’dır.
TAHRİF’tir.
Siz nasıl “Müslüman”larsınız?
x x x
“TARAF”SIZ
Zaten, Çiçek “ıslak imza”yı itiraf etmiş olsa bunu en büyük puntolarla manşete taşıyacak olan gazete hangisidir?
Taraf, öyle değil mi?
Taraf, Çarşamba günkü anasayfasında bu konuya hiç yer vermemiş.
Bütünüyle görmezden gelmiş… “İftira” atmaktan daha namusluca ve dürüstçe bir davranış…
Önceki yazılar