Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Zaman” idare ediyor…
Çünkü “zaman” çok kıymetli… Çünkü “Vakit” nakittir.
“Zamanın ruhu” var(mış)… “zamanın ruhu”nu yakalayamazsan harap olur, yok olursun diyorlar…
“Zaman”, “Vakit” aynı zamanda matbuat… Kamuoyu oluşturuyor, iktidarı etkiliyorlar…
Bizde olduğu gibi İngiltere ve Amerika’da da aynı isimde gazeteler var.
İngiltere’de yayımlanan “The Times”, “zamanlar” manasına geliyor… Çok satıyor, ziyade etkili… Dünya çapında…
Amerika’da “Newyork Times” var… “Nevyork zamanları” veya “Nevyork’da zamanlar” gibi bir anlam çıkarıyorum. Bu da çok satan, gayet etkili bir gazete…
“Zamanın ruhu” olduğu, idare etmeye kalkıştığı gibi, “Zamanlar”ın kışkırtma yeteneği de var!
x x x
İngiliz “The Times” senaryoyu yazmış: Diyor ki "Esad’ın devrilmesini ancak Türkiye sağlayabilir"!
Breh breh breh…
Kendi ülkesi İngiltere’nin de dâhil olduğu, tarihin en emperyalist devletlerinden oluşan Avrupa Birliği Esad’ı deviremiyor…
Tek kutuplu dünyanın “süper gücü” Amerika deviremiyor…
Ancak ve ancak Türkiye Esad’ın devrilmesini sağlıyabiliyor…
İftihar ettik… Gurur duyduk!
x x x
“The Times” yani “zamanlar” devam ediyor: “Ölüm makinesi” adını verdiği Esad’a Türkiye 2 hafta süre vermiş… Sonra… Türkiye “çıkarlarını korumak için bir askerî harekât yapabilir”miş!
x x x
Tabi “Zamanlar” bizim bilmediğimizi biliyor, görmediğimizi görüyor… Batının Türkiye’yi hafife aldığını kaydeden gazete, "Türkiye bugün 74 milyonluk nüfusu, yüzde 9’luk yıllık büyüme oranı, TAŞMIŞ DURUMDAKİ yabancı yatırımcısı, iddialı özgüveni ve uluslararası ihtiraslarıyla bölgesel bir dev" diyor.
Daha neler neler diyor: Başbakan Erdoğan’ın üçüncü kez seçildiği son seçim zaferiyle Atatürk’ten sonra en fazla iktidarda kalan devlet adamı haline geldiğini belirten gazete, 90 yıldır ilk kez eski Osmanlı coğrafyasına, Arap dünyasına yeniden odakladığını belirterek, Arapların da Türkiye’nin başarılarını gıptayla takip ettiklerini aktarıyor.
x x x
Eh, artık öğrendik…
Başımızda Atatürk’le mukayese edilen, seçim zaferleri kazanan bir liderimiz var!
90 yıldır ilk kez Osmanlı coğrafyasına odaklanmışız, demek ki Osmanlı gibi kudretli ve yayılmacı olabilecek bir konuma gelmişiz!
Ve nihayet, Araplar da Türkiye’nin başarılarını gıptayla takip ediyorlarmış!
Eh, öyleyse ne duruyoruz?
Haydi yallah, “Ölüm makinesini” durdurmaya!
Esad’ı devirmeye!
Osmanlı’yı diriltmeye!
x x x
İngiliz “Zamanlar”ı bizi böylece yüceltip, cesaretlendirirken, “Nevyork’un Zamanları” daha ince bir siyaset güdüyor: Türkiye’nin tutumunu “analiz” eden gazete"Bir zamanlar, Suriye’nin müttefiki" olarak nitelediği Türkiye’yi, "Esad üzerindeki baskıları hafifletebilecek veya yoğunlaştırabilecek bir JOKER"e benzetti.
“Joker” olmak; iyi mi, kötü mü?
Anlayışınıza kalmış… İster aşağılandığınızı düşünün, ister pohpohlandığınızı!
İsterseniz, “kumar masası”nın esas oğlanı olduğunuzu…
Ve kışkırtmalardan kışkırtma, yağlardan yağ, gazlardan gaz seçin…
Dolmuşa binin!
Gittiği yere gidin!
Stop ettiği yerde inin!
Önceki yazılar