İRAN’A DÜŞMAN OLMAK VEYA ONA İMRENMEK

İsmail Hakkı CENGİZ - 16.08.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Çok uzun yıllar, İran, irticanın kaynağı olarak gösterildi…

İran’ın, “molla rejimi”ni ülkemize ihraç etmek istediği anlatıldı…

Pek çok siyasî suikastte “İran parmağı” arandı…

Yanılmıyorsam, hiçbir iz bulunamadı…

x   x   x

Sonra İran’la “yakınlaştık”…

Enerji ve ekonomik işbirliğine gittik…

Fakat İran’ın İsrail ve Amerika’yla olan sorunları yüzünden, onunla kalıcı bir dostluğu asla gerçekleştiremedik…

Aslında İran’la daha sıkıfıkı olma, bilhassa terör konusunda ortak hareket etme mecburiyetimiz var. Çünkü bize baş kaldıran PKK, İran’a da başkaldırıyor. Yıllardır İran’ı da meşgul ediyor. Düşman ortak olduğuna göre, mücadelede de ortak hareket etmek aklın gereği… Fakat bir türlü “aklın gereği”ni hayata geçiremedik.

x    x     x

Şimdi…

Kaç gündür, İran’ın, PKK elebaşısı Karayılan’ı yakaladığı iddiası tartışılıyor.

PKK’nın İran’daki adı PJAK…

Elbette PJAK da Kandil’de barınıyor, oradan İran’a girip eylem yapıyor… Tıpkı PKK’nın Türkiye’ye girip eylem yapması gibi…

Yalnız İran’la Türkiye arasındaki fark, Türkiye sınırdan öteye gidip “operasyon” yapamıyor… Engeller var!

İran ise engel mengel tanımıyor. İstediği zaman, istediği kadar kuvvetle sınır ötesine geçiyor ve istediği kadar kalıyor.

Takvim gazetesinin15 Ağustos Pazartesi günkü şu haberine bakın: KANDİL ABLUKADA… Tahran, PKK’nın kolu PJAK’a karşı 16 Temmuz’da harekete geçti. Devrim Muhafızları Kandil’i ablukaya aldı. İran ajanları da teröristlerin arasına sızdı.

İnce dikkat gerek…

İran ne zaman harekete geçmiş? 16 Temmuz’da… Demek ki, Devrim Muhafızları 1 aydır sınır ötesi harekât yapıyorlar. Türkiye’nin “mavi” ve “bordo” berelilerinin hiç bu kadar uzun süre sınır ötesi harekâtına “izin” verildiğini duydunuz mu? Hatta son üç buçuk senedir Türkiye bir kere bile Irak’ın kuzeyine girebildi mi?

Haberde, en fazla gıpta ettiğim nokta neresi, biliyor musunuz?

“İran ajanları da teröristlerin arasına sızdı.” Bölümü!

İşte bağımsız ve büyük olan bir devletin en önemli niteliği! İstihbarat kabiliyeti!

x   x   x

İran’daki rejime elbette karşıyım… Demokratik olmadığı gibi insanî de bulmuyorum.

Fakat terörle mücadeledeki kararlılığı ve becerilerine gelin de gıpta etmeyin!

Dış politikadaki “bağımsız” hareket edebilme yeteneğine gelin de imrenmeyin!

x   x   x

İSTİKRARA BAK, HİZAYA GEL

Malûm, büyüme rakamları, üç ayda bir, yılın “çeyrek”lerini kapsayacak şekilde veriliyor.

2011 yılının ilk çeyreği, seçimlerden birkaç gün evvel açıklanmıştı… %11 büyüdüğümüz, bu konuda Çin’i bile geride bıraktığımız, dünya rekoru kırdığımız bildirilmişti.

Geçen hafta içinde de, ikinci çeyreğin büyüme rakamları açıklandı: 0, yazıyla “sıfır”…

Ekonomistler bunu, “yerimizde saydık” diye yorumladılar.

AKP’nin tek başına iktidar olduğu günden beri, 9 senedir, herkesin dilinde bir “istikrar” lafı var. “Tek parti demek istikrar demektir”… İktisat profesöründen, dağdaki çobana kadar, neredeyse bütün vatandaşlar “istikrar” diyor da başka bir şey demiyor…

“İstikrar”, “istikrar” diyenlere şimdi soruyorum:

Üç aylık bir zaman dilimi içinde, dünya rekorundan “yerinde sayma” noktasına nasıl gelinebiliyor?

Yoksa sizin “istikrar”dan muradınız böylesine sert iniş çıkışlar, birbirini tekzip eden çelişkili göstergeler mi?

 

Önceki yazılar

Tarih: 16.08.2011 Okunma: 742

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?