12 Haziran seçimleri büyük gürültü ve
patırtılarla başlayıp, yine aynı şekilde bitti. Hatırlayın MHP’nin başına
musallat olmuş bazı siteler ve yayınları vardı. Merak edip bakmışsanız artık o
sitelerin yayından kalkmış olduğunu görürsünüz. Çünkü amaç hâsıl olmuş “seçim
meselesi hallolunmuş”, AK Parti %50’ye yakın oyunu almış, MHP %13 ile ipin
ucundan dönmüş ve kavga bitmiştir. Geçtiğimiz günlerde AK Parti kuruluşunun 10. yılını kutladı.
CHP Cumhuriyetimizle yaşıt, MHP ise 1969’dan beri siyaset sahnesindedir. AK
Parti kuruluşunun 10. yılında 3 dönemdir iktidar, CHP ve MHP ise iktidarın çok
uzağındalar. Bu demektir ki, AK Parti siyaset oyununu çok iyi biliyor ve
girdiği her seçimden daha büyük başarılarla çıkmasını biliyor. Buna karşılık CHP,
MHP politikanın gereklerini tam anlamıyla yerine getiremediğinden seçimleri
kaybetmeye mahkûm oluyorlar. Diyeceksiniz ki BDP ne oluyor. Bize göre BDP bir
siyasi parti olmaktan çok uzak, tehdit ve şantaj ile oy devşiren bir
yapılanmadır. YSK tarafından yayınlanan Hakkâri, Şırnak, Batman, Van gibi
illerin seçim sandık sonuçlarından bunu pekâlâ görmek mümkün. Seçimlere giren diğer partileri bir tarafa bırakıp MHP’nin
ve ülkücülerin neden iktidar olamadıklarını anlatan güzel bir yazıdan bölümler
aktarmak istiyorum. Yazıyı www.habererk.com
sitesinde M. Metin Kaplan kaleme almış. (1) Bugünkü ülkücüler öğrenci olan ya da olmayan hiçbir
genci ülkücü yapmaya uğraşmazlar. Uğraşamazlar. Çünkü kendileri ‘Devlet’in
başına Devlet gelecek’ten başka ülkücülüğe dair bir slogan dahi bilmezler…
Kitap da pek okumazlar, okurlarsa da ciddi fikrî ve ilmî kitaplar yerine
popüler yazarların kitaplarını okurlar… Sorarsanız, S. Ahmet Arvasi’yi, Dündar
Taşer’i, Erol Güngör’ü, Galip Erdem’i bırakın okumayı, isimlerini dahi
duymamışlardır… MHP’nin propagandasını yapmazlar… Afişini asmazlar…
Sloganını yazmazlar… Mitingine gitmezler… Allah bilir, ama belki MHP’ye rey
bile vermezler… Yalnızca Ülkü Ocakları’na kendiliğinden gelen anneden-babadan
‘olma’ ülkücülerle birlikte bir grup oluştururlar, Ülkü Ocakları’nı bunlarla
hayatta ve ayakta tutmaya gayret ederler… Ülkü Ocakları’nın mevcut durumunu
muhafaza etmeye çalışırlar. ‘Bir daire, birkaç oda, birkaç masa, birkaç
sandalye ve en mühimi Bozkurtlu bir tabela!’ Hepsi bu! Ülkücüler hiç mi bir şey yapmazlar? Yapmaz olurlar mı?
Elbette yaparlar. Başkanlarına ‘reis’ diye hitap ederler… Ama bildiğiniz gibi
değildir. Reisler sayılamayacak kadar çoktur, elini sallasan reise değer; sınıf
reisi, koridor reisi, kat reisi, blok reisi, fakülte reisi, üniversite reisi,
yurt reisi, ilçe reisi, il reisi, bölge reisi… Say sayabilindiğin kadar. ‘Şef
çok, Kızılderili yok!’ Sınıfta/amfide ders dinlemek yerine kantinde, çalışma
salonunda ders çalışmak yerine cafe/barlarda ‘bacı’larla veya kızlarla ‘zaman
öldürür’ler… Sınıftaki, kattaki, fakültedeki, üniversitedeki,
yurttaki en güzel kız en büyük ‘reis’in hakkıdır. Diğer kızları ya da
‘bacı’ları, derecesine göre sırasıyla diğer reisler aralarında paylaşırlar. Bu
ölçü ve ilkeye riayet etmeyen biri olursa çıngar çıkar! Reisin sahip çıktığı
kıza, hele bir de ülkücü olmayan biri ‘yazıldıysa’ iş kavgaya kadar gider.
Lâkin bu ‘olay’ı ideolojik bir ‘olaymış’ gibi takdim etmek suretiyle çok güzel
kamufle ederler! En şanslı(!) olanlarıysa ailelerine “Yurt ortamı ders
çalışmaya müsait değil, ev tutmamız lâzım” diyerek yalan söylerler,
arkadaşlarıyla ortak bir ev kiralayıp, ‘eve çıkarlar’. Ancak ‘daha iyi ders
çalışmak için’ çıktıkları bu evlerde, yine derslere girmez ve ders çalışmazlar,
üstelik kız arkadaşlarıyla birlikte ‘yaşayıp’ giderler… Velhasıl yaşayışları
bir ‘komünist’ ya da ‘ot’ gençten farksızdır. Bunlar da onlar gibi ‘yerler’,
‘içerler’, ‘yatarlar’ ve ‘gezerler’. Oysa “İnandığı gibi yaşamayanlar,
yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar” denmiştir! Lâkin… MHP Genel Başkanı bulundukları şehre geldiğinde
ya da MHP veya Ülkü Ocakları hasbelkader bir eğlence gecesi yahut kapalı salon
toplantısı tertiplendiğinde ‘kravatsız, siyah gömlekli, siyah takım
elbise’lerini giyerler ve ‘ispatı vücut ederler’. Sıraya dizilirler, kol kola
girerler. MHP Genel Başkanı’nı yahut sanatını icra eden sanatçıyı daha yakından
ve daha iyi görebilmek için yaklaşmaya çalışan MHP’lileri ya da ülkücüleri
iterek ve kakarak, güya çevre koruması yaparlar! Bunlar belki MHP’ye rey bile vermezler, ama MHP Genel
Başkanı’na, MHP İl Başkanlarına ve MHP İlçe Başkanlarına çok önemli ve büyük
bir hizmet yaparlar… Mekanizma şöyle işler: Bunların şartları haiz olanları MHP
İlçe teşkilâtlarına üye yapılırlar… Ondan sonra MHP teşkilâtları ile Ülkü
Ocakları teşkilâtları Başkanı paslaşarak bunların hepsini ‘ilçe delegesi’
yazarlar. Bunların güvenilir olanlarını, ‘ilçe delegesi’ olanlarından aldıkları
güçle ‘il delegesi’ seçtirirler. ‘İl delegesi’ seçilenlerin Genel Merkeze en
‘sadık’ olanlarını gene bunların ‘il delegesi’ olanlarından aldıkları güçle
‘Genel Merkez Delegesi’ seçtirirler… Böylece İlçe Başkanları, İl Başkanları ve Genel Başkan
yerini garantiye alır! Kendileri istifa etmedikçe, ya Genel Başkan istemedikçe
bunların hiçbirini ‘seçim’le değiştirmek mümkün olmaz! Bu, az bir hizmet midir?
Ne ise… ‘Her ne kadar sürçü lisan ettikse, affola!’ Ülkü Ocakları, Ülkücü Dünya Görüşü için başka ve
gerçekten iyi/güzel/faydalı hiçbir şey yapmaz mı? Yapmaz dersem, -Allah
korusun- hakkını yemiş olurum. Hakkını teslim etmek lâzım… Allah için söylemek
gerekirse, çok kaliteli ve güzel bir dergi çıkarır: Ülkü Ocakları Dergisi.
Keşke bütün ‘iş’leri bu çapta kaliteli ve güzel olsa! Sözün özü: Ülkü Ocakları gerçek fonksiyonlarını ifa
eder hale gelmedikçe, -mümkün değil ama- MHP Genel Başkanı’nın ve hatta MHP
teşkilâtının baştan aşağı bütün yöneticilerinin değişmesi hiçbir şey ifade
etmez! Sadece kişiler değişmiş olur, fakat zihniyet aynen kaldığı için işleyiş
aynı şekilde devam eder, gider! Ülkü Ocakları derhal ve behemehal Ülkücü Dünya
Görüşü’ne dönmeli! Gerçek fonksiyonlarını ifa eder hale gelmelidir! (1) http://www.habererk.com/kose-yazisi/907/mhp-ne-yapmali-5.html
MHP ve ülkücüler ne yapmalı
Hüseyin ŞİNASİ - 19.08.2011
Tarih: 19.08.2011
Okunma: 808
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.