Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Bu yazıyı okurken veya okuduktan sonra, şöyle derin bir nefes alıp arkanıza yaslanın ve bir dakika sükûnetle düşünün!
Ne oluyor, ne bitiyor, ne yapıyoruz?
Benim
gördüğüm; bir “iç savaş” yaşıyor
gibiyiz.
Birbirimizi yok etmek için elimize kesici veya ateşli silah almamış olabiliriz.
Belki, artık, kan dökmeyecek kadar olgunlaşmış olabiliriz.
Ama değil mi ki bir diğerimizi, kendimize rakip olarak, yok edilmesi gereken düşmanlar olarak görüyoruz, biz barbarlıktan kurtulamamışız demektir.
Sanki nüfusun yarısı diğer yarısını en amansız düşmanı gibi görüyor gibi geliyor, bana!
Çok şükür ellerimizde kan dökücü silahlar yok. Fakat o silahlardan daha korkunçları var.
Elimize geçirdiğimiz devlet kurumunun amansız gücü var.
Elimizdeki televizyonun, vurduğunu göçerten gücü var.
Elimizdeki gazete ve dergilerin, yakaladığını süründüren gücü var.
Ve nihayet yandaş kabul ettiğimiz hukuk kurumları ve hukuk adamları var.
Yakası elimize geçen bir “hasmımız” yanmış demektir. Ne savunma, ne söz hakkı… Elimizden çekeceği var… Linç ederiz… Yargısız infaz ederiz…
Ve bunu ne adına yaparız?
Din, iman, vatan, millet, bayrak hatta
Atatürk adına yaparız.
Bu saydığım kutsal değerler, bizden bunu mu istiyor?
Atatürk, bizden bunu mu yapmamızı istedi?
Hani vicdan, izan, insaf?
Akılla birlikte hepsi tutuldu mu?
Hani, “Yaradılanı hoş gördük, Yaradandan ötürü” diyen Yunus’un hoşgörüsü?
Hani, “Gel, ne olursan ol gel!” diyen Mevlana’nın sonsuz insan sevgisi?
Nerede, “Bütün müminler kardeştir” diyen, dinimizin temel ilkesi?
Mazisinde böyle yüce değerler olan bir necip milletin evlatları, nasıl oluyor da bir arada yaşama şuurunu benimsemek yerine, benim gibi düşünmeyen yok edilmelidir, diyen bir noktaya gelebiliyor?
* * *
Ergenekon soruşturması kapsamında 1 senedir tutuklu olan iş adamı Kuddusi Okkır dün tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
Ama ne tahliye edilme!
Televizyonların çoğu, sağlık sebebinden diye kısaca olayı geçiştirdi.
Bilmeyenler için, nasıl bir sağlık sebebi olduğunu ben söyleyeyim.
Bir yıl önce cezaevine 80 kilo ve gayet sağlıklı olarak giren Okkır, dün 40 kilo ve bir canlı cenaze biçiminde çıktı… Bilinci kapalı... Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yatırıldı… Kurtarılma ümidi kalmamış.
Bütün dünyanın gözü önünde meydana gelen şu hadiseye bakın.
Bu şahıs bir iş adamıdır, dünyanın takip ettiği bir davadan dolayı tutukludur, ailesiyle haftalarca görüştürülmüyor. Ailesiyle görüştüğü zaman artık birbirlerini tanıyamaz durumdadırlar.
Böyle bir kişi, herkesin gözü önünde bu hale
gelebiliyorsa, cezaevlerine düşen fakir fukaraya Allah acısın!
* * *
Mübarek aylardayız. Dün akşam Regaip kandilini idrak ettik. Bütün millet ellerini dualara açtı.
Benim de bir duam var:
Allah’ım, bize izan, insaf ve vicdan ver.
Bizi kardeşlik duygularıyla birbirimize
ısındır.
(Âmin).
* * *
Üstatlardan
Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu, cezasız
kalmalarına yol açar.
Jan Jak Russo
* * *
Bizim Yunus
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Okunu kör nefsin kılıçla çelmiş…
Bizim Yunus,
Bizim Yunus…
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Ölüm dedikleri perdeyi delmiş…
Bizim Yunus,
Bizim Yunus…
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Eli kaatile de
kalkamaz elmiş…
Bizim Yunus,
Bizim Yunus…
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Zaman, onun kement attığı selmiş…
Bizim Yunus,
Bizim Yunus…
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Toprakta devrilmiş, göğe çömelmiş…
Bizim Yunus,
Bizim Yunus…
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Sayıları silmiş, BİR’e yönelmiş…
Bizim Yunus,
Bizim Yunus…
Necip Fazıl Kısakürek
Önceki yazılar